Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    İnanç ve İnsanlar

    FallenAngel
    FallenAngel
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 1738
    Kayıt Tarihi : 05/02/11
    Nereden : İstanbul
    Aktiflik :
    İnanç ve İnsanlar  Img_le10200 / 999200 / 999İnanç ve İnsanlar  Img_ri10


    Cüzdan
    Altın Altın: Sınırsız
    Para Para: Sınırsız

    İnanç ve İnsanlar  Empty İnanç ve İnsanlar

    Mesaj tarafından FallenAngel Çarş. Mart 09, 2011 4:08 pm

    İnsanın yaradılışında inanma hissi vardır. En geri topluluklar üzerinde ve tarihin derinliklerinde yapılan araştırmalar bu hissi ortaya koymaktadır. Mesela Amerika?da Kızılderililer, ruhların kullanması için mezarlara elbise, silah ve yiyecek koyarlardı. Fiji Adaları?nda kırk kadem yüksekliğinde ve elli mil uzunluğundaki bir set, ruhların ahiret seferi için tuttukları yol olarak kabul edilirdi, Eski Yunanlılar, ruhları öbür dünyaya götürdüklerine inandıkları kayıkçılara verilmek üzere her ölünün ağzına bir madeni para koyarlardı. Eski Mısırlılar a göre ölüm günü, semavi hayata kabul olunmak günü sayılıyordu.

    İnanç ve insan yapısı arasındaki alaka çok derindir. Dr. Henry Link, ?Dine Dönüş? kitabında, ABD e Psikoloji Araştırmaları Daire Şefi olarak 15321 kadın ve erkek üzerinde yaptığı inceleme ve 73226 psikoloji testinin tatbik neticesini şöyle değerlendiriyor: ?Bir dine inanan ve mabedlere devam eden kimselerde şahsiyet ve karakter, dine karşı lakayd olan ve mabede gitmeyenlerden daha sağlam ve üstündür.? Dale Carnegie, ?Üzüntüyü Bırak Yaşamaya Bak? isimli kitabında, üzüntüyü önleme çarelerinden olarak şunları yazmaktadır; ?Bugün, yarım saatlik dinlenme zamanı ayıracağım. Bu dinlenme sırasında Allah?ı düşüneceğim.? Harward Üniversitesi?nde Felsefe Profesörü William James:??Üzüntüyü tedavi eden en kuvvetli ilaç, dini inançtır.? der. Dr. A, A. Brill: Gerçekten dindar olan kimsenin ruh hastalığına yakalanmasının mümkün olmadığını söyler. Psikoloji uzmanları dua ve kuvvetli inancın; üzüntü, sıkıntı ve korkuyu önlediğini tesbit etmişlerdir. Bu üçü de (üzüntü, sıkıntı ve korku) hastalıklarımızın hemen yarısını doğuran sebeplerdir. Psikiyatristlerin en meşhurlarından biri olan Dr. Carl Jung,?Modern Man İn Sedrach Of Sovl? isimli kitabında şunları yazıyor: ?Son otuz sene içinde dünyanın her tarafından hastalar bana müracaat ettiler. Yüzlercesini tedavi ettim. Otuz beş yaşını geçmiş olanların hasta olmalarının asıl sebebi, d?n? inançlarını kaybetmeleri idi. Bunlar hayata din açısından bakmıyorlar, dindar arkadaşları gibi davranmıyorlardı. D?n? inançlarına yeniden kavuşmadan da tamamen iyileşmiyorlardı.? Budha?dan sonra Hindliler?in en büyük lideri olan Mahatma Gandhi: ?Duaların yardımı olmasaydı, kısa zamanda çıldırırdım.? diyor. Nobel Mükâfatı kazanan Dr. Alexis Carrel ?Readers Digest? dergisine yazdığı bir yazıda, ?Bir kişinin yapabileceği en kuvvetli enerji duadır. Dua, dünyanın çekim kuvveti gibi gerçek bir kudrettir. Hiçbir tedavinin fayda vermediği vakalarda, insanların sadece dua gücü ile hastalıklardan ve melankoliden kurtulduklarını gördüm? diyor. Psikiyatristler, sinirlerimiz gergin, ruhumuz ıstırap içinde olduğu anlarda, birisine derdimizi söyleyerek boşalmanın, ilaç yerine geçtiğini söylüyorlar. Kimseye söyleyemeyeceğimiz dertleri bile herşeyi duyan ve herşeye gücü yeten Allah?a söyleyebilir, sırlarımızı sadece O?na açabilir ve yanlız O?ndan imdad bekleyebiliriz. Jacgues Chevalier, ?Pascal? adlı eserinde, Pascal?ın ?Allah?tan uzaklaşan, O?nu aramayan insan, ne kendisinde, ne de kendi dışında hakikate ve saadeti bulamaz? dediğini yazıyor. İnancın, aile bağlarını kuvvetlendirmedeki rolü de çok büyüktür. J. Dominian, ?Boşanma? isimli kitabında: ?Dini törenle yapılan evliliklerin diğerlerine göre daha az boşanma ile neticelendiğini? söylemektedir. Aynı eserde inançsızlarda boşanmanın son derece yüksek olduğu istatistiklerle gösteriliyor. İnanç zayıflığının intiharlardaki büyük tesirini görmek mümkündür. Maddi refahın herşeyi hallettiğini iddia edenler istatistikleri dikkatlice incelediklerinde yanıldıklarını anlayacaklardır. Mesela; ABD? de her sene 100 doktor intihar ediyor. Dünya Sağlık Teşkilatı ve Birleşmiş Milletler neşriyatına göre Japonya?da 1955? de 22477 intihar var. 1978 istatistiğine göre, İsveç?te 20 bin intihar var. Herşeyi maddeye bağlayan, ekonomiyi ?alt yapı? kabul edenlerin burada düşünmesi icab etmektedir. Çünkü bu devletlerde sosyo-ekonomik durum çok iyidir. Tahsil ve kültür seviyeleri de yüksektir. Freud ve Adler?in iddialarının yanlışlığı da ortadadır. Çünkü refah seviyesinin bu ülkelerde yüksek oluşu yanında, cinsiyet mevzuundaki serbestlik de meydandadır. Öyleyse intiharlar niye? Hâlbuki refah seviyesi düşük olmasına rağmen onlara göre muhafazakâr olan Mısır?da intihar nisbeti 10 milyonda beştir. Japonya?da ise, 20 binde beştir. 1962?de Mısır?da 14 intihar var. Türkiye?de resmi istatistiklere göre şöyle: 1962?de 100000?de 0,6 ile intihar sayısı 197?dir. Görüldüğü üzere maddi problemlerini halletmiş ülkeler mutlu değillerdir.

      Forum Saati Ptsi Mayıs 20, 2024 2:34 am