Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    İslam Alemi (Basın'dan)

    FallenAngel
    FallenAngel
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 1738
    Kayıt Tarihi : 05/02/11
    Nereden : İstanbul
    Aktiflik :
    İslam Alemi (Basın'dan)  Img_le10200 / 999200 / 999İslam Alemi (Basın'dan)  Img_ri10


    Cüzdan
    Altın Altın: Sınırsız
    Para Para: Sınırsız

    İslam Alemi (Basın'dan)  Empty İslam Alemi (Basın'dan)

    Mesaj tarafından FallenAngel Çarş. Mart 09, 2011 4:05 pm


    Avrupa Konseyi'nin Türkiye hakkındaki haksız ve terbiyesiz kararını, muhterem Devlet Başkanımızın TRT ve ajanslarla dünyaya yayılan cevabı paçavraya çevirdi ve bu dünyayı düzelteceklerini ve Türkiye'nin işlerine burunlarını sokabileceklerini sanan bu sarhoş ve şımarık adamlara lâyık oldukları dersi verdi Bundan -eski tâbirle mütenebbih olurlarsa, yani nasihat paylarını alırlarsa ne âlâ, almazlarsa kendi bilecekleri şeydir.

    Yalnız burada bir noktaya işaret etmek isterim ki, Avrupa, Türkiye'den korkmaya başlamışa benziyor. Onun içindir ki, kendi işlerine gelir bir Türkiye yapmak hevesine düşüyorlar. 13 Aralık akşamı Gazeteciler Cemiyeti' ni ziyarete gelen 20 kadar sarhoş Konsey azası ve onların sözcüleri, bu adamların hamurunu ve niyetlerini ortaya koydu. Dediğim gibi, bunlar Türkiye'den korkuyorlar. Bu korku Osmanlı İmparatorluğu devrinde Viyana'ya kadar gitmiş olan ecdadımızın o devirde saldığı azametin, büyüklüğün korkusudur. Avrupa bu korkuya birdenbire kapılmadı. Bu kuşku ve ürkeklik, 1980'de Pakistan'ın İslâmabad şehrinde toplanmış olan İslâm ülkeleri delegelerinin, Afganistan'ın Ruslar tarafından işgaline karşı, 1980'de Moskova'da yapılacak olimpiyatlara iştirak etmemesi kararı alınışından sonra başladı ue gerçi Moskova Olimpiyatlarına pek çok İslâm memleketinin, hattâ Almanya ve Amerika'nın katılmaması, oyunların heyecanını azalttı. Ama Moskova Olimpiyatları gene de spor ve organizasyon bakımından bir şey kaybetmedi. Ne var ki, Avrupa ve Hrıstiyan alemi bu İslâm hareketinden ürktü. Şimdi onu bozmaya çalışıp duruyor. Avrupalılar, Arap memleketlerinin başkentlerini aşındırıp duruyorlar. Onlar bunu yapadursunlar, biz İslâmlar, yâni İslâm memleketleri ne yapıyoruz? Çoğunda iyi bir nüfus sayımı yapılamamış olan İslâm devletlerinin nüfusu milyarı bulmaktadır. Bu büyük bir rakamdır. Yani dünya nüfusunun dörtte biri Müslüman'dır. Gelgelelim bu Müslümanlar birbirlerini kırmakla meşguldürler. Hele Arap alemindeki ayrılık, bu necip milletin halifeler devrindeki parlak tarihine yakışmayacak kadar üzücüdür. Arap âlemi, Suudi Arabistan ve Basra Körfezi emirlikleri, Mısır ve taraftarları, Magrip Arapları, Sudan ve Nijerya gibi siyah Araplar ile Libya gibi ne tarafta olduğu ne yapacağı belli olmayan memleketlerden oluşuyor. Geri kalan İslâmlardan Irak, İran ile yıllardır kanlı bir muharebeye girişmiş, şimdi ona Ürdün de katılacak. Suriye, Lübnan'daki Hristiyan halka kafa tutuyor. Irak, Suriye'nin düşmanı. İslâm âleminin sadece 70 milyonunu teşkil eden Araplar bu kadar parçalanmış olursa, geri kalan İslâm âlemi acaba ne haldedir? Onların da birbirlerinden haberleri yoktur. Endonezya'dan Çin Müslümanlarına, Singapur'dan Özbekistan'a kadar İslâmlar parça parçadır. Dünya bu uyuyan arslanın hep böyle kalmasını istiyor. Ne derseniz deyiniz, bütün insanı hislerine rağmen kilise, İslâm'ın aleyhindedir. İslâm da kilisenin aleyhindedir ama, kendi aralarındaki kâh kopukluk, kâh muharebeler... Vakit bulup da İslâm'ın birleşmesini düşünemezler. Halbuki İslâm dini - ki bir hüsn-ü ahlâk dinidir- bunu Peygamberimiz, "Ben ahlâkın güzelliklerini tamamlamaya geldim" diye Allahın O'nu neden Resul gönderdiğini açıkça söylemiştir. Bunun için senede bir defa Müslümanlar hac münasebetiyle, yani Mekke'de Kabe'yi ziyaret maksadıyla orada toplanmaktadırlar. Bunun mânası, gidenlerin günahlarına tevbe edip Allah'a dua etmeleriyle beraber, İslâm'ı bir araya getirmektir. Maalesef, bin kere maalesef bunu hiçbir İslâm büyüğü düşünmemiştir. Her sene Mekke'de ve Arafat Dağı'nda toplanan bir milyon İslâm'a birleşmek ve İslâm'ı kuvvetlendirmek hakkında hutbeler okunmalıdır. Bunu başta ev sahibi Suudi Arabistan'ın güzel hatipleri ve daha sonra Türkiye, Endonezya gibi büyük İslâm memleketlerinin hatipleri yapabilir ve İslâm'ı birleşmeye davet edebilirler. Ben şimdilik bu kadarına işaret ederek, İslâm âlemini uyarıyorum. Belki dikkate alınır ümidiyle... Burhan FELEK 10 ŞUBAT 1982 "Milliyet" gazetesinden.

      Forum Saati Ptsi Mayıs 20, 2024 3:09 am