Ufaktık çok ufaktık o masalları dinlediğimizde..Ya düşünebilecek aklımız yoktu,yada düşünmeye yetebilecek kadar bilgimiz çoktu.İkisi arasında hala tereddütlerim var.Kerem'in Aslısı vardı ,Ferhat'ın Şirin'i Öyle ki ne mecnunlar geçti bu yollardan,ne aşka kitaplar yazmış şair kitlesi..
Ne dağlar kat edilmişti,Ne yorgunluk terleri süzülmüştü yüreklerinden.Demem -o ki:
..Bakmakla görmek arasındaki çelişkiyi çoktan fethetmişlerdi...
Ve başlıyorum:
Bir şarkı mırıldanıyor ,bir kadın söylüyor şarkıyı..
Uzaklardan o tiz sesini duyabiliyorum..
Oda bir aslı,oda bir şirin gözbebeklerimde..
Gözlerim kapalı,
Ve ben onu dinliyorum,
Gidişlerindeki yaralar büyük,
ama terkedilişlerindeki acı daha hissedilir...
Acıların ayakta tutabildiği insanların sesleri hep böyle güzel mi olur?
Yada yaşadıklarını anlayabildiğinden mi güzel gelir dinleyene.
Ne kadar anlayabilir,nekadarını açıklayabilir kendini..
Farklı diyorum işte hançere saplanırcasına,bedenimde hissediyorum,yaşadıklarını,
Ve bir sızı;
Artçı deprem sancısını andırıyor bana..
Ve başlıyor kadın:
(İlk sözleri dudaklarından hece hece dokulurken gözbebekleri dolu dolu..)
-Gitmeyi çok düşündüm defalarca direnmeme ragmen,yokluğu bir perde oldu düşlerimde..
İstedimde gitmeyi,beni kollayan birşeyler vardı..İlk başlarda bukadar sarsılı değildi belki,ama sonraları sancılar öylesine arttı ki dayanamadım..İki günün birleşimine hoşgeldin diyişlerim hep ince bir sızıydı..
Soluksuzca beklediğim günler oldu,iki dudaktan çıkacak söz uğultusu içinde boğulmaya hazırdım..Günlerce boş duvarlara öylece baka kaldığım oldu...Kalemle kağıdı yan yana getiripte yazamadığım anlar..Beni ifade ettiğine inandığım birkaç karalamanın dışına çıkamadım işte..
-Kadın konuşuyor içimde , ben kadınla konuşuyorum düşümdeymişçesine..Anlatıyor,anlatıyor bazen o bile şaşırıyor donup kalan hallerine..
Sevdim diyor;
sevilmediğimi sandığım zamanlar da bile sevdim,
Annemi ,babamı hiçe sayarken onun tek bir gülümsemesini görebilmek için sevdim..
Evet defalarca , günlerce, aylarca, yıllarca sevdim onu içimde.
Gözlerimden kan damlayacagını hissettiğim ana kadar sevdim.
Değiştiremedim,yalnızlıklarındaki o katı kötümserliği,bir annenin çocuğunu sevebildiği gibi sevdimm.
Belkide daha fazlası...
Dipsiz fırtınalarda savrulurken,kendimi onun yel olduğuna inandırarak sevdim..
Sevdim işte be cocuk amasımı olur bunun diyor ve bir sigara dumanını kana kana çekiyor içine..
Ve sonra dökülüyor son cümleler küfür gibi dudaklarından..
En deli rüzgarın içinden geçerken , fırtınaya yakalanmış bir serçeydi benliğim..İnadına üzerine uçmaya çalıştıkça,içinde bulunduğum girdap derinlemesine çekiyordu beni...Her bulduğum kuytu köşede,soluk almazcasına akıp gidiyordu göz yaşlarımda zaman..Bir sigara yakıyor,biraz konyak enjekte ediyordum bedenime.Biliyorum onun verdiği sıcaklığı veremez,biliyorum onun yaktığı ateş kadar derin yanamaz hiç bir ateş yüreciğimde..Ve bir şarkı mırıldanıyor ardından en içten masumiyetiyle:
-Vazgeçtim gözlerinden,vazgeçtim sözlerinden bir ahh de yeter..Sessizce,kimsesizce gönderdim dudaklarımı öpme al yeter..Hiç tanımaz tenim ellerini,bilmez yüreğim bilmez yüreğini,ahh bu koku bu ten bu dokunuş..Ah bu delilik sar sar bedenimi...Yok olmak anıdır ,Şimdi ..
Ne dağlar kat edilmişti,Ne yorgunluk terleri süzülmüştü yüreklerinden.Demem -o ki:
..Bakmakla görmek arasındaki çelişkiyi çoktan fethetmişlerdi...
Ve başlıyorum:
Bir şarkı mırıldanıyor ,bir kadın söylüyor şarkıyı..
Uzaklardan o tiz sesini duyabiliyorum..
Oda bir aslı,oda bir şirin gözbebeklerimde..
Gözlerim kapalı,
Ve ben onu dinliyorum,
Gidişlerindeki yaralar büyük,
ama terkedilişlerindeki acı daha hissedilir...
Acıların ayakta tutabildiği insanların sesleri hep böyle güzel mi olur?
Yada yaşadıklarını anlayabildiğinden mi güzel gelir dinleyene.
Ne kadar anlayabilir,nekadarını açıklayabilir kendini..
Farklı diyorum işte hançere saplanırcasına,bedenimde hissediyorum,yaşadıklarını,
Ve bir sızı;
Artçı deprem sancısını andırıyor bana..
Ve başlıyor kadın:
(İlk sözleri dudaklarından hece hece dokulurken gözbebekleri dolu dolu..)
-Gitmeyi çok düşündüm defalarca direnmeme ragmen,yokluğu bir perde oldu düşlerimde..
İstedimde gitmeyi,beni kollayan birşeyler vardı..İlk başlarda bukadar sarsılı değildi belki,ama sonraları sancılar öylesine arttı ki dayanamadım..İki günün birleşimine hoşgeldin diyişlerim hep ince bir sızıydı..
Soluksuzca beklediğim günler oldu,iki dudaktan çıkacak söz uğultusu içinde boğulmaya hazırdım..Günlerce boş duvarlara öylece baka kaldığım oldu...Kalemle kağıdı yan yana getiripte yazamadığım anlar..Beni ifade ettiğine inandığım birkaç karalamanın dışına çıkamadım işte..
-Kadın konuşuyor içimde , ben kadınla konuşuyorum düşümdeymişçesine..Anlatıyor,anlatıyor bazen o bile şaşırıyor donup kalan hallerine..
Sevdim diyor;
sevilmediğimi sandığım zamanlar da bile sevdim,
Annemi ,babamı hiçe sayarken onun tek bir gülümsemesini görebilmek için sevdim..
Evet defalarca , günlerce, aylarca, yıllarca sevdim onu içimde.
Gözlerimden kan damlayacagını hissettiğim ana kadar sevdim.
Değiştiremedim,yalnızlıklarındaki o katı kötümserliği,bir annenin çocuğunu sevebildiği gibi sevdimm.
Belkide daha fazlası...
Dipsiz fırtınalarda savrulurken,kendimi onun yel olduğuna inandırarak sevdim..
Sevdim işte be cocuk amasımı olur bunun diyor ve bir sigara dumanını kana kana çekiyor içine..
Ve sonra dökülüyor son cümleler küfür gibi dudaklarından..
En deli rüzgarın içinden geçerken , fırtınaya yakalanmış bir serçeydi benliğim..İnadına üzerine uçmaya çalıştıkça,içinde bulunduğum girdap derinlemesine çekiyordu beni...Her bulduğum kuytu köşede,soluk almazcasına akıp gidiyordu göz yaşlarımda zaman..Bir sigara yakıyor,biraz konyak enjekte ediyordum bedenime.Biliyorum onun verdiği sıcaklığı veremez,biliyorum onun yaktığı ateş kadar derin yanamaz hiç bir ateş yüreciğimde..Ve bir şarkı mırıldanıyor ardından en içten masumiyetiyle:
-Vazgeçtim gözlerinden,vazgeçtim sözlerinden bir ahh de yeter..Sessizce,kimsesizce gönderdim dudaklarımı öpme al yeter..Hiç tanımaz tenim ellerini,bilmez yüreğim bilmez yüreğini,ahh bu koku bu ten bu dokunuş..Ah bu delilik sar sar bedenimi...Yok olmak anıdır ,Şimdi ..