Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    Eski Zamanlarda İlim Yolculukları

    FallenAngel
    FallenAngel
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 1738
    Kayıt Tarihi : 05/02/11
    Nereden : İstanbul
    Aktiflik :
    Eski Zamanlarda İlim Yolculukları Img_le10200 / 999200 / 999Eski Zamanlarda İlim Yolculukları Img_ri10


    Cüzdan
    Altın Altın: Sınırsız
    Para Para: Sınırsız

    Eski Zamanlarda İlim Yolculukları Empty Eski Zamanlarda İlim Yolculukları

    Mesaj tarafından FallenAngel C.tesi Şub. 12, 2011 10:46 pm

    "ER-RIHLÂTU’L-İLMİYYE"

    Eski Zamanlarda İlim Yolculukları Rıhle, “rahale-yerhalu” babından mastardır Sözlükte: “yürüyüp gitmek, bir yerden bir yere göçmek, yolculuk yapmak” manalarına geliyor İlim ve kültür tarihimizde ise “ilim tahsil etmek, daha özel olarak, hadis tahammül ve ahzeylemek için yapılan yolculuklara” deniyor Çoğulu: “rıhlât” ve “rıhal”
    İndirdiği ilk ayetle “Yaratan Rabbinin adıyla oku”mayı emreden[1], insana kalemle yazmayı[2], Kur’an’ı[3], konuşarak maksadını açıklamayı[4] ve bilmediğini[5]öğreten, “Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?”[6] diyen, vahdâniyyetine kendisi ve meleklerinden sonra ilim sahiplerini şahit tutan[7], ilim sahiplerini derece derece diğer müminler üzerine yükselten[8], müminleri daha fazla ilme sahip olmak için duaya teşvik eden[9] ve “Allah’tan ancak âlim olan kulları gereğince korkar”[10] buyuran Cenabı Hakk, Kur’an-ı Kerim’de hem ilmin mahiyet ve hedefini tayin, hem de insanları bu yüce makama terğib ediyor
    Onun “Onlara Kitabı ve hikmeti öğretiyor”[11] diye takdim ettiği muallim Peygamber (sallallâhu aleyhi vesellem) de ısrarla ilmin kıymeti ve ilim adamlarının dindeki makamı üzerine vurgu yapıyor
    Rivayetlere göre, bir gün hücre-i saadetlerinden mescide çıkmış, bir tarafta Kur’an okuyan, dua eden, bir tarafta da ilim öğrenmek ve öğretmekle meşgul iki halka görünce: “Her ikisinde de hayır var… Ancak ben muallim olarak gönderildim” diyerek ilim öğrenmekle meşgul olan halkada oturmuştu[12]
    Kesir ibn Kays anlatmıştı: Medine’den bir adam Ebu’d-Derdâ’nın yanına Dımeşk’e geldi Ebu’d-Derdâ ona, “Ey kardeşim seni buraya getiren nedir?” diye sordu Adam, “Rasûlullah’tan (aleyhissalâtu vesselam) rivayet ettiğini işittiğim bir hadis” cevabını verdi Bundan sonra aralarında şu konuşma geçti:
    --- Bir ihtiyacını gidermek için gelmedin mi?
    --- Hayır
    --- Ticaret için de mi gelmedin?
    --- Hayır Yalnızca bu hadisi öğrenmek için geldim
    Bunun üzerine Ebu’d-Derdâ (adamı müjdeleyerek) dedi ki: Rasûlullah (sallallâhu aleyhi vesellem)’den dinledim, şöyle buyurdu:
    “Kim ilim öğrenmek için bir yola girerse Allah da onu cennete gidecek yola ulaştırır Melekler, yaptığı şeyden hoşnut oldukları için ilim talebesinin ayaklarının altına kanatlarını sererler Şüphesiz göklerdekiler ile yerdekiler, hatta su içindeki balıklar bile âlim için istiğfar ederler Âlimin âbide üstünlüğü ayın (dolunay olduğunda) diğer yıldızlara üstünlüğü gibidir Muhakkak ki âlimler Peygamberlerin varisleridir Şüphesiz ki Peygamberler altın ve gümüş para miras olarak bırakmamışlar, yalnızca ilmi miras olarak bırakmışlardır Her kim onu elde ederse büyük bir nasip elde etmiş olur”[13]
    Yine, o Muallim Peygamberin (sallallâhu aleyhi vesellem) mübarek ağızlarından ilim talebelerini ve âlimleri tebcil eden şu cümleler duyuluyordu:
    “Allah kimin hayrını dilerse onu dinde fakih yapar”[14]
    “Sizin en hayırlınız Kur’an’ı öğrenen ve öğretendir”[15]
    “Bizden bir şey işitip onu işittiği gibi başkalarına aktaran kimsenin Allah yüzünü ak etsin…”[16]
    “Kim ilim öğrenmek için yola çıkarsa o geri dönene kadar Allah yolunda (cihad eden gibi) sayılır”[17]
    Ebu Harun el-Abdi anlatıyor: “Kıymetli Sahabi Ebu Sa’id el-Hudri’nin yanına uğrardık Bizi görünce: “Rasûlullah’ın bize vasiyyeti gençler merhaba!” der, sonra şunu ilave ederdi: Rasûlullah bize şöyle tavsiyede bulundu: “İnsanlar dinde size tabidirler Muhakkak ki bir kısım kimseler dinlerini öğrenmek için yeryüzünün farklı yerlerinden size geleceklerdir İşte o vakit onları güzelce karşılayınız”[18]
    Sahabe ve ilim
    Mademki öğrenmenin şeriat sahibinin nezdinde böyle bir makamı vardı, mademki ilim “peygamber mirası”, âlimler “peygamberlerin vârisleri” sayılıyordu, öyleyse bu ayet ve hadislerin ilk muhatabı sahabilerin, Kitab'ı ve Sünnet'i öğrenmek için fevc fevc Allah Rasûlüne (sallallâhu aleyhi vesellem) koşup ona talebelik yapmalarından daha tabii bir şey olamazdı
    İlmin kaynağına, Medine’ye koşuyorlardı İşi o kadar ciddiye alıyorlardı ki, günlük hayatları içerisinde ilmi merkeze alarak düzenleme yapıyorlar, rızk temini veya başka ihtiyaçlarıyla meşgul oldukları günlerde ilim meclisinden geri kalmamak için nöbetleşiyorlardı Böylece nöbetçi olan Rasûlullah’ın (sallallâhu aleyhi vesellem) meclisinde bulunuyor, sonra dönüp o gün gelemeyen arkadaşlarına öğrendiklerini aktarıyordu
    Hz Ömer (radiyallâhu anh) anlatıyor: “Ensar'dan bir komşum ile beraber Medine’nin yüksek taraflarında kalan Ümeyye ibn Zeyd oğulları yur­dunda oturuyorduk İlim öğrenmek için Rasûlullah’ın yanına nöbetleşe inerdik Bir gün o iner, bir gün ben inerdim Ben indiğim zaman o gün vahiy veya başka ne duyarsam haberini komşuma getirirdim; o da indiği zaman böyle yapardı…”[19]
    Medine’ye her zaman gelinemeyecek kadar uzak mesafede olanlar da müsait bir vakit bulunca Medine’ye misafir olarak geliyorlar ve Hz Peygamberin (sallallâhu aleyhi vesellem) yanında günlerce kalıyorlardı
    Malik ibn Huveyris (radiyallâhu anh) anlatıyor: Bizler yaşları birbirine yakın gençler olarak ilim öğrenmek için Rasûlullah’ın (sallallâhu aleyhi vesellem) yanına Medine’ye geldik Orada yirmi gün ve gece kaldık Rasûlullah pek merhametli, pek şefkatliydi Ailelerimizi özlediğimizi düşününce bize geride kimleri bıraktığımızı sordu, biz de haber verdik “Haydi, öyleyse ailelerinizin yanına dönün, onların yanlarında oturun, bilmediklerini öğretin, vazifelerini yerine getirmelerini emredin (Sonra iyice ezberleyip ezberlemediğim hususunda tereddüt ettiğim bir şeyler söyledi ve dedi ki Beni nasıl namaz kılıyor gördüyseniz siz de öyle namaz kılın Namaz vakti geldiği zaman biriniz ezan okusun, yaşça büyük olanınız da namaz kıldırsın” buyurdu[20]

      Forum Saati Paz Mayıs 19, 2024 11:55 pm