Dînin emir ve yasaklarını yapmakta da sıra vardır. Îmân ettikten sonra, önce harâmları, sonra da farzları öğrenmek ve yapmak lâzımdır. Farzları yapmayan mü'minlerin, sünnetleri, nâfile ibâdetleri kabûl olmaz. Ya'nî bunlara sevâb verilmez.
Bir kimse, bir farzı özürsüz terk ederse, bu farz borcunu ödemedikçe, bu cinsten olan hiç bir nâfile ibâdetine ve sünnetine sevâb verilmez.
Meselâ, zengin bir kimsenin zekât borcu var. Zekât borcu olduğu hâlde, hayır hasenat yapıyor, sadaka veriyor. Hâliyle zekâtını ödemediği için bunlardan hiç sevâb alamaz. Çünkü, cenâb-ı Hak bundan önce zekât vermesini istiyor
Bir kimse, bir farzı özürsüz terk ederse, bu farz borcunu ödemedikçe, bu cinsten olan hiç bir nâfile ibâdetine ve sünnetine sevâb verilmez.
Meselâ, zengin bir kimsenin zekât borcu var. Zekât borcu olduğu hâlde, hayır hasenat yapıyor, sadaka veriyor. Hâliyle zekâtını ödemediği için bunlardan hiç sevâb alamaz. Çünkü, cenâb-ı Hak bundan önce zekât vermesini istiyor