Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    Güç ve Ekonomi 2023 Türiye Stratejisi

    FallenAngel
    FallenAngel
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 1738
    Kayıt Tarihi : 05/02/11
    Nereden : İstanbul
    Aktiflik :
    Güç ve Ekonomi 2023 Türiye Stratejisi  Img_le10200 / 999200 / 999Güç ve Ekonomi 2023 Türiye Stratejisi  Img_ri10


    Cüzdan
    Altın Altın: Sınırsız
    Para Para: Sınırsız

    Güç ve Ekonomi 2023 Türiye Stratejisi  Empty Güç ve Ekonomi 2023 Türiye Stratejisi

    Mesaj tarafından FallenAngel Ptsi Mart 14, 2011 11:40 am

    2023yılı Türkiye için derin anlamlar taşımaktadır. Türkler bugüne kadar bağımsızdevlet ve beylikler toplamında 100’ den fazla devlet örgütü kurmuştur.[1]Her ne kadar modern devletlerin çağı 16. Yüzyıldan sonra başlamış olsa dayapılanmalar devlet olarak kabul edilebilmektedir. Bu ayrım altında yatan nedendüzen veya başka bir şekilde ifade edilmek istenirse devlet düzenin tahsiledilmesidir. Modern devlette sınırlardan geçiş serbestliği ortadan kalmış vedevlet sadece yönetim- güvenlik sarmalını değil üretim yani ekonomi alanınadahil olmuştur.[2] Bununyanı sıra tarih boyunca yüzden fazla devlet kurduğumuz gerçeği aynı zamanda 99(yani kurulan devlet sayısından bir eksik) devleti yıktığımız ve yıkmasına maniolmadığımız anlamına gelmektedir.

    2023yılı Türkiye için derin anlamlar taşımaktadır. Türkler bugüne kadar bağımsızdevlet ve beylikler toplamında 100’ den fazla devlet örgütü kurmuştur.[1]Her ne kadar modern devletlerin çağı 16. Yüzyıldan sonra başlamış olsa dayapılanmalar devlet olarak kabul edilebilmektedir. Bu ayrım altında yatan nedendüzen veya başka bir şekilde ifade edilmek istenirse devlet düzenin tahsiledilmesidir. Modern devlette sınırlardan geçiş serbestliği ortadan kalmış vedevlet sadece yönetim- güvenlik sarmalını değil üretim yani ekonomi alanınadahil olmuştur.[2] Bununyanı sıra tarih boyunca yüzden fazla devlet kurduğumuz gerçeği aynı zamanda 99(yani kurulan devlet sayısından bir eksik) devleti yıktığımız ve yıkmasına maniolmadığımız anlamına gelmektedir.

    [1]Bknz: [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
    [2] Bknz:NilgünToker Kılınç: Modern Devletin İcrası olarak modernleşme (http://www.birikimdergisi.com/birikim/makale.aspx?mid=153)

    Küresel tarih incelendiği zamandevlet oluşumlarının doğmasında, büyümesinde ve yıkılma sürecinde tercihlerinrasyonel ve benzer temellere dayandığı görülmektedir. Maslow’un ihtiyaçlarhiyerarşisinde[3]belirttiği gibi temel fizyolojik ihtiyaçlar tatmin olmadan diğer ihtiyaçlara(güvenlik, ait olma, bağlanma, saygınlık ve kendini gerçekleştirme) geçilmesiimkansızdır. Bu teoriyi insan topluluklarına uyguladığımız zaman ise ortayabirincil ihtiyacın ekonomik artık oluşturmak olduğu gerçeğe çıkmaktadır. Yeme,içme ve barınma gibi temel ihtiyaçların karşılanmasından sonra ekonomik artıkdevletlerin yapı taşlarını oluşturmuştur. Gelişme ve büyüme zamanlarında isedevletler ekonomiyi değil politik sonrasında ekonomik en son ise siyasal çözümlerleproblemlere yaklaşmıştır. Gerileme veya çöküş zamanlarında ise tam tersi biruygulama ile ideolojik (siyasal), ekonomik ve en son ise politik tercihler gözönünde bulundurulmuştur. Bu kıstasları bir tablo ile açıklamak gerekirse:[4]



    Aşamalar


    Faktörler


    Temel Problemler

    Oluşum


    Ekonomik

    Politik

    İdeolojik


    Geçinme, artık, uzmanlaşma problemleri.

    Genişleme


    Politik

    Ekonomik

    İdeolojik


    Otorite, güvenlik ve merkez ile çeper bölgeler arasında ki ilişki problemleri

    Sınırlama


    İdeolojik

    Ekonomik

    Politik


    Siyasal ve askeri yapılar çözülmeye başladıkça ortaya çıkan ve emperyal sınırlar içierisinde ve ötesinde ruhani/ideolojik sadakat yaratma girişimlerine yol açan kimlik ve tutunma problemleri



    Yukarıda ki tabloyu mirasınıaldığımız Osmanlı Devletine uyguladığımız zaman şu sonuçlara ulaşırız:[5]

    Kurulum:Moğol tehdidinden uzak zayıf Bizans’a yakın verimli topraklar üzerindeki birbeylik öncelikle ekonomik artığı sağlama konusunda büyük bir avantaja sahipti.Bu avantajı siyasi ve askeri tehditlerden uzak bir coğrafyada olması kurulumsürecinde işini daha da kolaylaştırmıştı. Bunun yanı sıra Türk milletine hasbir savaşçı geleneğin ve devlet kurma bilincinin faydaları, etkileri ve önemiihmal edilmemelidir.

    Genişleme:Ekonomik artığın sağlanmasından sonra ise yakın zayıf Bizans’ın topraklarınaseferler düzenlenmiştir. Verdiği ekonomik rahatlık ve adaletli yönetim imajışüphesiz politik problemlere çözümün temelini oluşturmaktaydı. Kendimilletinden veya dininden olmayan doğu Avrupa Osmanlı devletini bir kurtarıcıgözü ile bakmaktaydı.

    Sınırlama-Çöküş:En güçlü hali şüphesiz düşmeye başlayacağı nokta olarak kabul edilmelidir.Kanuni Sultan Süleyman ile tüm rakiplerini sindirmiş olan devlet bu noktadanitibaren güç kaybetmeye ve dağılmaya doğru yol alamaya başlamıştır. Bunuekonomik ve politik sorunlar ardı ardına patlak vermesi ise takip etmiştir.Neredeyse bütün devletlerin düştüğü temel problemleri görememe (ekonomik vepolitik) hastalığına Osmanlı Devleti’de yakalanmış ve çözüm amaçlı ideolojikbir yaklaşımı kabul etmiştir. Bunu başta İslamcılık, Osmanlıcılık ve Turancılıkresmi ruhani/ideolojik tercihlerde görmekteyiz.

    Osmanlı mirasından veya küllerindenkurulan Türkiye Cumhuriyeti herkesin açık bir gözle görebildiği ekonomikproblemleri birinci sıraya yerleştirmiştir. Şüphesiz Osmanlı’nın bunlarıçözememesinin sebebi devlet yönetiminde saklı olduğu kadar uluslararası çıkar(kapitülasyonlar ve imtiyaz içeren antlaşmalar) mekanizmalarıdır. YeniTürkiye’ye Osmanlı’dan kalanları şu şekilde sıralayabiliriz:[6]

    Cumhuriyetindevraldığı ekonomik yapı asırlardan beri değişmemişti. Nüfusun beşte dördüdoğrudan, veya dolaylı olarak tarımla uğraşmaktaydı. Tarımda üretim çok ilkelyöntemlerle gerçekleşmekteydi. Köylüler, çoğunlukla, yetiştirdiklerinikendileri tüketiyordu. Tarımsal ürünlerin pazarlara ulaşmasını sağlayacakulaşım kanallan mevcut olmadığı için tarım ürünlerinin diğer ürünlerle değişimiçok sınırlıydı. Bu nedenle şehirler gıda gereksinimlerini ancak civarbölgelerden karşılıyorlardı. Tren yolu az ve mevcut olanlar da kötü durumdaydı.Kara yollarının en iyisi dahi ancak kağnıların geçişine izin veriyordu.

    Ekonomideiç ve dış ticaretin hemen hemen tamamı azınlıkların elinde bulunuyordu. Sınaiüretim el sanatlarından ibaretti. Batılı ülkelerin bir taraftan elde ettikleri kapitülasyonlar,diğer taraftan empoze ettikleri serbest ticaret Anadolu'da sanayiin kurulmasınıengellemiştir ve mevcut olanları da öldürmüştür. Türk halkının sınai ürüngereksinimleri ithal yoluyla karşılanıyordu. Bu ithalat ise fındık kuru üzüm,incir, tütün gibi sınırlı sayıda tarım ürünü ve halı gibi bir kaç el sanatıürününün dış satımı ile karşılanıyordu. Türkiye'de İçişleri Bakanlığı'nın 1934tarihli raporunda ekonomiye empoze edilen serbest ticaretin etkileri şu şekildeaçıkça ortaya konulmaktadır:

    "Gümrükkapıları ardına kadar açık tutulduğu dönemde Avrupa'dan ithal edilen ipeklikumaşlar Bilecik dutluklarının harap olmasına neden oldu. 1821'de 600 adet eltezgahına sahip bulunan Üsküdar'da 40 tezgah kaldı. Aynı şekilde 1812'de 3000tezgah bulunan Tırnova'da tezgah adedi 1000'e indi. Mensucat (dokuma)sanayiinin çöküşü diğer sanayi dallarını da etkiledi. Memlekette sanayinin birgün tekrar canlanacağı ümidi hemen hemen yok gibiydi."

    Bütünbu olumsuz yapıya ek olarak Anadolu topraklan savaşlardan büyük hasar görmüştü.Tarım alanları İtalyan, Fransız ve Yunan istilası sonucunda, ve kurtuluşsavaşında büyük hasar görmüştü. Lozan Anlaşmasından sonra Yunanistan ileTürkiye arasında yapılan nüfus değişimi Anadoluda bir çok el sanatı, sanayi veticaretin olumsuz bir şekilde etkilenmesine, hatta yok olmasına neden oldu.1926 yılına kadar Türkiye'yi terk eden ve tüccar, esnaf ve zanaatkarlardanoluşan 1.3 milyon Yunanlıya karşılık Batı Trakya' dan gelen 400 bin Türktemelde çiftçiydi. Anadolu tarımı bunları ancak güçlükle absorbe edebildi.

    Bununyanı sıra halkın hali perişan ve acınacak durumdaydı. Ülkenin savaşlardan sonratükenmişliğinin kanıtını ise 11 Nisan 1917 New York Times gazetesi şöyle ortayakoyuyordu:[7]Köylerin %80’i sağlıksız şartlar altında yaşamaktadırlar. Halkın %14 sıtma,%9’u frengidir. Köylünün %72 bitlidir ve her an tifüse yakalanabilir. Evlerin%97’sinde uygun tuvalet ve benzeri kolaylıklar yoktur. Halkın okumaya oranı isesadece %7’dir.

    Yukarıdasayılan ekonomik ve insani durum devletin çöküşünü politik olarak daresmetmektedir. Uzun süren savunma mantığının ve savaşların yıkıcı etkisinin enağır hissedildiği topraklar şüphesiz Anadolu’dur. Bu gerçeklerin tamamenfarkında olan Atatürk ve silah arkadaşları Lozan imzalanmadan önce İzmirİktisat Kongresini toplamış ve radikal kararlar almışlardır. Dönemin tercih vebeklentilerine uygun bu kararlar her ne kadar bazı yazarlar tarafından Lozan’adestek amaçlı gözükse de temelde ekonomik amaçları göz önünde bulundurmaktadır.Çünkü Lozan sonrasında ve Büyük Buhran yıllarında birincil tercih yeni kurulandevletlerde olduğu gibi ekonomi olmuştur. Ekonomik bağımsızlık ve artığınoluşturulamaması şüphesiz zayıf bir devlet, zayıf bir ordu ve zayıf bir devletyönetimi anlamına gelecekti. Bu gerçeği başta Atatürk olmak üzere büyükşahsiyetler sözleri ile de ifade etmişlerdir. Ekonomik artığı oluşturmak vedaha da önemlisi ekonomik bağımsızlığı kazanmak için Yeni Türkiye aşağıdakidüzenlemeleri ve uygulamaları hayata geçirmiştir:



    1923-1932döneminde ekonomi politikası: özel girişime öncelik Cumhuriyetin ilk yılları,1932'den sonra uygulamaya konulan "devletçilik" uygulamalarından farklıolarak özel girişime öncelik veren bir politika arayışı dönemidir. K.Boratav budönemin, devletin hiç bir şekilde ekonomiye müdahale etmediği gerçek anlamda "liberal"bir dönem olmadığına dikkati çekmektedir. Bu dönemde Devlet ekonomiyemüdahale etmiştir. Bu müdahaleler, devletin bizzat kendisinin işletmediğitekelleri imtiyazlı şirketlere dağıtmaya, devlet ihaleleri yoluyla ve genişteşviklerle özel sermaye birikimini hızlandırmaya yönelikti. Devletin budönemde ekonomideki varlığı Osmanlı İmparatorluğundan devralınan devlet tekelleri(tuz, petrol, benzin, barut ve patlayıcı maddeler tekelleri) ve fabrikalardan ibaretkalmıştır. 1915 yılında sayılan 22'yi bulan ve Osmanlı döneminde devlete aitolan bu fabrikalar, 1925 yılında kurulan Sanayi ve Maadin Bankası tarafındandevralınmıştır. Devletin bu dönemde en önemli ekonomik faaliyeti demir yollarıyapımıdır. 1930 yılında demiryolları Ankara'dan Sivas'a ulaştı. 1928 ve 1929yıllarında Ankara-Ulukışla ve Mersin-Adana hatları yabancı şirketlerden satınalındı.[8]

    DevletçilikDönemi, Mayıs 1932 tarihinde Sovyetler Birliği ile $8 milyon tutarında faizsiz,20 yıllık bir borçlanma anlaşması imzalandı. Bu, gelişmekte olan bir ülkeyeverilen ilk borç örneğidir, ve bunu izleyen 25 yıl içinde başka borçlanmayagidilmemiştir. Bu borç şeker fabrikaları ve Kayseri' de kurulacak olan dokumafabrikaları için Sovyet malzemesi alımında kullanılacaktı. Planın proje yapımıve finansmanını Sümerbank üstlenmişti. Beş yıllık plan ile yurt içinde üretilenürünlerin işlenmesi öngörülmekteydi. Bu gruba giren üretim dalları pamuklu veyünlü dokuma, gıda, şeker ve basit imalat endüstrileridir. Fakat Plan bunlarınötesinde 6 alt sanayi grubunda toplanan ileri sanayi üretiminin de gerçekleştirilmesinihedeflemekteydi: kimya, kağıt-selüloz, madencilik, tekstil, seramik, demir-çelik.Planın öngördüğü fabrika sayısı 20, gerekli kaynak ise 45 milyon Türk lirası idi.Bunlardan ikisi dışında tamamı zamanından önce gerçekleştirilmiştir. Bu planınuygulanmasında özel bir ticari banka olarak kurulan İş Bankası da görev almış,şişe ve cam fabrikasının kurulması ve işletmesi görevi bu bankaya verilmiştir.[9]

    2010 tarihine gelene dek inişliçıkışlı büyüme rakamları, siyasi- ekonomik olaylar ve daha da önemlisi politiksorunlarla karşılaşıldı. Günümüzde her ne kadar bu politik sorunlar çözülmemişgibi gözükse de demokratik ve ekonomik atılımlar ile temel dayanak noktalarıçürütülmektedir. Adeta bir kabul değiştirmenin yaşandığı günümüzde bununsancıları hissetmeyen toplumsal grup yok gibidir.

    Başta Kürt Açılımı ismi ile başlayansüreç zamanla isminin iticiliğini yok etmek adına Demokratik Açılım Süreci halinegetirildi. Fakat ekonomik ve siyasal yapı bunu kaldıracak olgunluğa oluşmadığıiçin bir tıkanma veya duraklama dönemine girmiştir. Temel terör meselesiniçözmek için atılması gereken adımlar aynen bir ülkenin kuruluş zamanlarındaolduğu gibi sırası takip edilmelidir.

    Busıra: ekonomik (halkın refah düzeyini artırma ve terörün finansman kaynaklarınıkurutma), politik (darbe zamanlarında ve geçmişte uygulanan baskıcıpolitikaların terkedilmesi ile birlikte eşit, özgürlükçü ve tarafsız birpolitik yapı oluşturma), ideolojik (ayrılıkçı düşüncelerin yeşermesine olanaksağlayan ırkçılık gibi ideolojiler yerine ülkenin geneline hitap edenbirleştirici ve tarihsel bağları olan ideolojilerin yaygınlaştırılması)şeklinde olmalıdır.

    2023 Türkiye Cumhuriyeti’nin 100yılıdır. Bunun yanı sıra her ne kadar mistik bir anlam ifade etse de SerdarTurgut’unda[10] ifadeettiği gibi Türklerin dünyaya ikinci kez hükmedeceği yıl olabilir.

    Bunun için izlenmesi gereken yolyukarıda izah edilmeye çalışılmıştır. Beyüme veya gelişme döneminde temelproblemlerin neler olduğu ve nasıl çözülebileceği bu yazının konusu olmamaklabirlikte kısaca ifade etmek gerekirse; merkezi otoritenin tam sağlanması içintoplumsal grupların bağlılıklarının arttırılması ve bu başarılırken aynı zamandademokratik ve özgürlükçü siyasi yapılanmanın sağlanmasıdır. Bunun yanı sıraekonomik problemlerin çözülmesi (önem sırasına göre; tarım, sanayi ve hizmet)ile refahın ülke geneline yayılması gereklidir. Son olarak ideolojik görüşlerinülkeyi ayrılıkçı veya bölücü kamplara ayırmasının engellenmesi ve tarihseldayanağı olan bütünlüğün (birlikteliğin) sağlanmasına olanak tanıyanideolojilerin STK’lar tarafından benimsenmesi ve benimsetilmesi.

    2023 vizyonuna uygun adımlailerlemek için problemleri çözüm sıramız politik, ekonomik ve ideolojikolmalıdır. Güçlü bir devlet için bu gerekli ve daha güzel bir ifade ilezorunludur. Dikkat edilmesi gereken husus ise gerileme zamanlarında tercihlerinideolojik, ekonomik ve politik değil tersine ekonomik, politik ve ideolojiksırayı takip etmesi gerekmektedir. Çünkü kuruluş devrinde bu sıra mevcutdevletlerin toparlanmasına da olanak sağlayacaktır.

    HakanUZUN

    2010

    [1]Bknz: [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

    [2] Bknz:NilgünToker Kılınç: Modern Devletin İcrası olarak modernleşme (http://www.birikimdergisi.com/birikim/makale.aspx?mid=153)

    [3] [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

    [4] Noel Cowen,Kürsel Tarih, Akyüz Yayın Grubu,2004.

    [5] [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

    [6] Prof Dr. Okan H. AKTAN, Atatürk'ün Ekonomi Politikası: UlusalBağımsızlık ve Ekonomik Bağımsızlık, Hacettepe Üniversitesi Edebiyat FakültesiDergisi Cumhuriyetimizin75. Yılı Özel Sayısı

    [7] Alıntı yeri:Tevfik Çavdar, Milli Mücadeleye Başlarken Sayılarla Durum ve Genel Görünüm II,sf, 19.

    [8] Boratav, K., Türkiye’de Devletçilik, SavaşYayınları, Ankara (1982), sf.25

    [9] Tokgöz, E.,Türkiye’nin İktisadi Gelişim Tarihi, Hacettepe Üniversitesi, İ.İ.B.F, sf,45-48.

    [10] Serdar Turgut AKP’nin2023 planı (http://www.haberturk.com/yazarlar/547200-akpnin-2023-plani)

      Similar topics

      -

      Forum Saati Ptsi Mayıs 20, 2024 6:37 am