Bir kadın erkek ilişkisinin harcında bulunan sevginin miktarı o ilişkinin doyum vericiliğini dolayısıyla da söz konusu kadın ve erkeğin mutluluğunu etkileyen en önemli faktördür. Taraflar birbirini ne çok severse o oranda tatmin bulurlar ilişkilerinde ve genel anlamda hayatlarında. Çünkü doyum verici kadın erkek ilişkisi, varoluşsal bir ihtiyaçtır. Yani insanlığımızın özünde bu ihtiyaç vardır; Adem Havva’ya muhtaçtır, Havva Adem’e!
Image
İnsan hislerini, düşüncelerini, yaşadıklarını en çok dil yoluyla anlatır. Bir kişinin konuşma içeriği bize o kişinin kişisel dünyası hakkında bilgi verir. Biz söz konusu kişinin söylediklerinden, ona dair, yaşadıkları, düşündükleri ve hissettiklerine dair bir çıkarımda bulunuruz. Kişinin belirttikleri ile gerçek olanlar arasındaki tutarsızlık ise genel anlamda dikkat çekici olur.
Zamane insanının en çok yatırım yaptığı, günlük dilde ve yazın hayatında en çok kullandığı kelimeler arasında sevgi ve aşk ilk sıralarda yer alsa gerektir. Buna mukabil zamane insanının en çok muzdarip olduğu problemler arasında da ilişki problemleri ön saflarda yer tutmaktadır.
Zamane insanının ilişkilerinde seni seviyorum, aşkım, canım, hayatım, iyi ki hayatımdasın vb. ifadeler o kadar çok kullanılıyor ki, zamanımızda yaşamayanlar, sadece bu ifadelere şahit olsalar, insanlığın artık gerçek sevgi dönemi diye bir dönemde var olduğunu düşünebilirlerdi. Oysa bizler bu kadar çok sevgi ifadesinin yanında bir o kadar da ilişki problemlerine şahit oluyoruz. Ve şahit olduklarımız bize bir çelişki gibi geliyor: zamane insanı sürekli karşısındakine sevgisini dile getiriyor ve sürekli karşısındakiyle kavga ediyor! Evet ortada bir çelişki var; çünkü sevgi bu kadar kavgayı, aldatmayı, ağlatmayı, incitmeyi vb. kaldırmaz! Birisi hem sevdiğini söylüyor hem de karşısındakine acı veriyorsa bu bir çelişkidir. Çünkü söylenen ile eylenen birbiri ile örtüşmüyor durumdadır.
Söz konusu çelişkinin bize daha anlaşılır gelmesi için şu soruyu kullanabiliriz: Zamane insanı seni seviyorum derken aslında neyi kastediyor? Gerçekten de karşısındakini sevdiğini söylemediği aşikar; çünkü gerçek sevgi kavga üretmez. Bana kalırsa zamane insanı söylediği şeyle beklentisini dile getiriyordur. Onun açısından seni seviyorum demek çoğunlukla “bana beni sevdiğini söyle” anlamına gelmektedir. Bu yaklaşım zamane insanının ruhuna uygundur. Çünkü zamane insanı bencildir, egoisttir. O, merkezinde kendisinin yer aldığı bir dünyada yaşıyordur. Dolayısıyla olan biten şeyler onun için olmalıdır. Sevgi ise söz konusu, önce o nasiplenmelidir ondan; artarsa modern bir cömertlik sergileyebilir belki! Peki neden bu sevilme ihtiyacını açıkça dile getirmez de yolu dolambaçlı hale getirir? Bu durumda da modern insanın diğer özellikleri bize ışık tutabilir. Modern insan güçlüdür, mantıklıdır, bilimseldir. Oysa sevilme ihtiyacını ifade etmek duygusallıktır ve duygusallık güçsüzlük göstergesidir; kendini kontrol edememek, mantığına hükmedememek demektir.
Gerçek ihtiyaçlarımıza uzak kaldığımız için, ve onları dile getiremediğimiz için çok yoğun öfke yaşıyoruz, hırçınlaşıyoruz. O yüzden çok sevdiğimizi söylediklerimize hayatı zindan edebiliyoruz.
Zamane insanı olan bizler ne yapmalıyız peki? Sahici duygularımızla yüzleşmeliyiz, acılarımıza kapılarımızı açmalıyız ve en önemlisi de gerçek sevgiyi üretmeliyiz.
Image
İnsan hislerini, düşüncelerini, yaşadıklarını en çok dil yoluyla anlatır. Bir kişinin konuşma içeriği bize o kişinin kişisel dünyası hakkında bilgi verir. Biz söz konusu kişinin söylediklerinden, ona dair, yaşadıkları, düşündükleri ve hissettiklerine dair bir çıkarımda bulunuruz. Kişinin belirttikleri ile gerçek olanlar arasındaki tutarsızlık ise genel anlamda dikkat çekici olur.
Zamane insanının en çok yatırım yaptığı, günlük dilde ve yazın hayatında en çok kullandığı kelimeler arasında sevgi ve aşk ilk sıralarda yer alsa gerektir. Buna mukabil zamane insanının en çok muzdarip olduğu problemler arasında da ilişki problemleri ön saflarda yer tutmaktadır.
Zamane insanının ilişkilerinde seni seviyorum, aşkım, canım, hayatım, iyi ki hayatımdasın vb. ifadeler o kadar çok kullanılıyor ki, zamanımızda yaşamayanlar, sadece bu ifadelere şahit olsalar, insanlığın artık gerçek sevgi dönemi diye bir dönemde var olduğunu düşünebilirlerdi. Oysa bizler bu kadar çok sevgi ifadesinin yanında bir o kadar da ilişki problemlerine şahit oluyoruz. Ve şahit olduklarımız bize bir çelişki gibi geliyor: zamane insanı sürekli karşısındakine sevgisini dile getiriyor ve sürekli karşısındakiyle kavga ediyor! Evet ortada bir çelişki var; çünkü sevgi bu kadar kavgayı, aldatmayı, ağlatmayı, incitmeyi vb. kaldırmaz! Birisi hem sevdiğini söylüyor hem de karşısındakine acı veriyorsa bu bir çelişkidir. Çünkü söylenen ile eylenen birbiri ile örtüşmüyor durumdadır.
Söz konusu çelişkinin bize daha anlaşılır gelmesi için şu soruyu kullanabiliriz: Zamane insanı seni seviyorum derken aslında neyi kastediyor? Gerçekten de karşısındakini sevdiğini söylemediği aşikar; çünkü gerçek sevgi kavga üretmez. Bana kalırsa zamane insanı söylediği şeyle beklentisini dile getiriyordur. Onun açısından seni seviyorum demek çoğunlukla “bana beni sevdiğini söyle” anlamına gelmektedir. Bu yaklaşım zamane insanının ruhuna uygundur. Çünkü zamane insanı bencildir, egoisttir. O, merkezinde kendisinin yer aldığı bir dünyada yaşıyordur. Dolayısıyla olan biten şeyler onun için olmalıdır. Sevgi ise söz konusu, önce o nasiplenmelidir ondan; artarsa modern bir cömertlik sergileyebilir belki! Peki neden bu sevilme ihtiyacını açıkça dile getirmez de yolu dolambaçlı hale getirir? Bu durumda da modern insanın diğer özellikleri bize ışık tutabilir. Modern insan güçlüdür, mantıklıdır, bilimseldir. Oysa sevilme ihtiyacını ifade etmek duygusallıktır ve duygusallık güçsüzlük göstergesidir; kendini kontrol edememek, mantığına hükmedememek demektir.
Gerçek ihtiyaçlarımıza uzak kaldığımız için, ve onları dile getiremediğimiz için çok yoğun öfke yaşıyoruz, hırçınlaşıyoruz. O yüzden çok sevdiğimizi söylediklerimize hayatı zindan edebiliyoruz.
Zamane insanı olan bizler ne yapmalıyız peki? Sahici duygularımızla yüzleşmeliyiz, acılarımıza kapılarımızı açmalıyız ve en önemlisi de gerçek sevgiyi üretmeliyiz.