İnsan bünyesinde hassas mizanla alınan elementlerden bir tanesi de demirdir. Et, karaciğer, böbrek, yumurta, sebze, meyve gibi yiyeceklerde bol olarak bulunmasıÂna rağmen vücuda alınan miktarı belirli bir sınırın üstüne taşmaz. Günlük "ortalama" demir alınımı, gıdalarla, 10?20 mg. kadarÂdır. Bunun mideye inip, ince bağırsağa gelÂdikten sonra, buradan ancak % 10?15 kaÂdarı bağırsak cidarındaki hücreler tarafından emilirler.
Niçin demirin bu miktarı emilmekte, fazlası emilmemektedir? Burası çok müÂhimdir. Yetişkin bir insanın günlük demir kaybı 1?1,5 mg. kadardır, öyle ise vücuÂda alınması gereken demir de o kadar olmaÂlıdır. Şu halde bağırsak duvarında öyle bir sistem yerleştirilmiş olmalıdır ki bu kadar demir emilebilsin. İşte bu sistem bağırsağa yerleştirilmiştir. Ağızdan demir alınımının arttığı durumlarda, bu ister gıdalarla fazla alınmış olsun, isterse biz kendimiz kasıtlı olarak fazla verelim, bağırsak hücrelerinden demirin fazlası emilmemektedir ve dışarı atılmaktadır. Demirin fazla emilmesinin bir zararı mı olur? Evet, demir vücuda fazla miktarda girerse, kandaki miktarı artmakta ve demirin fazlası depolarda birikmektedir. Bu ise demir depolanma hastalığı ve sonunda siroza kadar gitmektedir. Bağırsaktaki hassas sistemin bir benzeri kanda da vardır. Kandaki, protein yapısında, transferin ismi verilen taşıyıcı ile belirli miktarda demir kemik iliğine, depolara taşınmaktadır. Transferin fazla gelen demiri taşıyamamakta ve kanda demir artarak yukarıda sözü edilen hastalığı yapmaktadır. Alınan ve verilen demir miktarlarının hassas ölçülerle sabit tutuluşu yüzündendir ki, çoğu insanda demir azlığı ile oluşan kansızlık veya demir fazlalığı ile oluşan demir depo hastalığı ve siroz görülmemektedir. Vücudun ihtiyacı olan demir sadece gıdalarla alınan demir değildir. Damarlarımızda dolaşan trilyonlarca kırmızı kürenin her-gün 1/120'si yaşlanmakta ve dalak tarafından parçalanmaktadır. Buradaki parçalanma ile eritrositlerin hemoglobin maddesi yıkılmakta ve açığa çıkan demir yine eritrositlerin hemoglobinin sentezinde kullanılmak üzere kemik iliğine gönderilmektedir. Fazla geldiği durumlarda bile parçalandıkları organ olan dalakta ve diğer bir depo yeri olan karaciğerde ilerde kullanılmak üzere muhafaza edilmektedir. Gıdalarla demirin az alınması proteinden fakir buğdayın fazla olarak yenmesi, gebelik, süt verme, bağırsak bozuklukları gibi durumlarda hazım sistemi yolu ile demir az alınmaktadır. Hemen ilk bakışta insanın aklına kısa bir sürede, demir alınamadığı için, kansızlık olacakmış gibi gelir. Hâlbuki durum böyle değildir ve insan bünyesi o şekilde yaratılmıştır ki, kansızlığın ortaya çıkması için 2?22 yıl (ortalama 8 yıl) gereklidir. Çünkü bu süreye kadar vücudun stok halindeki demiri kullanılmaktadır. Demir, vücut için neden bu kadar önemli bir maddedir? Vücutta birçok element gibi demir de büyük hizmeti yüklenir. Kanın kırmızı küre eritrosit?lerinin yapısındaki hemoglobinin terkibine girer. Hemoglobin maddesi ise akciğerlerden oksijenin alınıp vücut hücrelerine götürülmesinde ve vücut hücrelerindeki karbondioksitin alınıp akciğerlere taşınmasında vazife alır. Yaklaşık olarak her dakikada bir kere bu taşıma işinin yapılmasında hizmetlerini sürdürürler. İrsî olarak geçen bazı hastalıklar dikkate alınmazsa; dünya yüzündeki milyarlarca insanın damarlarında dolaşan trilyonlarca kırmızı kürenin, içindeki hemoglobinin yapısına girmek suretiyle demire verilen hizmetin büyüklüğü; bu hizmeti yaparken kendi şuuru ile değil de, şuurlu bir el tarafından bu hizmetin görüldüğünü düşünebilmek bizi huzurlu kılmaktadır.
Niçin demirin bu miktarı emilmekte, fazlası emilmemektedir? Burası çok müÂhimdir. Yetişkin bir insanın günlük demir kaybı 1?1,5 mg. kadardır, öyle ise vücuÂda alınması gereken demir de o kadar olmaÂlıdır. Şu halde bağırsak duvarında öyle bir sistem yerleştirilmiş olmalıdır ki bu kadar demir emilebilsin. İşte bu sistem bağırsağa yerleştirilmiştir. Ağızdan demir alınımının arttığı durumlarda, bu ister gıdalarla fazla alınmış olsun, isterse biz kendimiz kasıtlı olarak fazla verelim, bağırsak hücrelerinden demirin fazlası emilmemektedir ve dışarı atılmaktadır. Demirin fazla emilmesinin bir zararı mı olur? Evet, demir vücuda fazla miktarda girerse, kandaki miktarı artmakta ve demirin fazlası depolarda birikmektedir. Bu ise demir depolanma hastalığı ve sonunda siroza kadar gitmektedir. Bağırsaktaki hassas sistemin bir benzeri kanda da vardır. Kandaki, protein yapısında, transferin ismi verilen taşıyıcı ile belirli miktarda demir kemik iliğine, depolara taşınmaktadır. Transferin fazla gelen demiri taşıyamamakta ve kanda demir artarak yukarıda sözü edilen hastalığı yapmaktadır. Alınan ve verilen demir miktarlarının hassas ölçülerle sabit tutuluşu yüzündendir ki, çoğu insanda demir azlığı ile oluşan kansızlık veya demir fazlalığı ile oluşan demir depo hastalığı ve siroz görülmemektedir. Vücudun ihtiyacı olan demir sadece gıdalarla alınan demir değildir. Damarlarımızda dolaşan trilyonlarca kırmızı kürenin her-gün 1/120'si yaşlanmakta ve dalak tarafından parçalanmaktadır. Buradaki parçalanma ile eritrositlerin hemoglobin maddesi yıkılmakta ve açığa çıkan demir yine eritrositlerin hemoglobinin sentezinde kullanılmak üzere kemik iliğine gönderilmektedir. Fazla geldiği durumlarda bile parçalandıkları organ olan dalakta ve diğer bir depo yeri olan karaciğerde ilerde kullanılmak üzere muhafaza edilmektedir. Gıdalarla demirin az alınması proteinden fakir buğdayın fazla olarak yenmesi, gebelik, süt verme, bağırsak bozuklukları gibi durumlarda hazım sistemi yolu ile demir az alınmaktadır. Hemen ilk bakışta insanın aklına kısa bir sürede, demir alınamadığı için, kansızlık olacakmış gibi gelir. Hâlbuki durum böyle değildir ve insan bünyesi o şekilde yaratılmıştır ki, kansızlığın ortaya çıkması için 2?22 yıl (ortalama 8 yıl) gereklidir. Çünkü bu süreye kadar vücudun stok halindeki demiri kullanılmaktadır. Demir, vücut için neden bu kadar önemli bir maddedir? Vücutta birçok element gibi demir de büyük hizmeti yüklenir. Kanın kırmızı küre eritrosit?lerinin yapısındaki hemoglobinin terkibine girer. Hemoglobin maddesi ise akciğerlerden oksijenin alınıp vücut hücrelerine götürülmesinde ve vücut hücrelerindeki karbondioksitin alınıp akciğerlere taşınmasında vazife alır. Yaklaşık olarak her dakikada bir kere bu taşıma işinin yapılmasında hizmetlerini sürdürürler. İrsî olarak geçen bazı hastalıklar dikkate alınmazsa; dünya yüzündeki milyarlarca insanın damarlarında dolaşan trilyonlarca kırmızı kürenin, içindeki hemoglobinin yapısına girmek suretiyle demire verilen hizmetin büyüklüğü; bu hizmeti yaparken kendi şuuru ile değil de, şuurlu bir el tarafından bu hizmetin görüldüğünü düşünebilmek bizi huzurlu kılmaktadır.