Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    Gözy⺣ârımSın

    FallenAngel
    FallenAngel
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 1738
    Kayıt Tarihi : 05/02/11
    Nereden : İstanbul
    Aktiflik :
    Gözy⺣ârımSın Img_le10200 / 999200 / 999Gözy⺣ârımSın Img_ri10


    Cüzdan
    Altın Altın: Sınırsız
    Para Para: Sınırsız

    Gözy⺣ârımSın Empty Gözy⺣ârımSın

    Mesaj tarafından FallenAngel Paz Mart 06, 2011 7:45 pm

    Boş bir ders daha ve Tanrı’ya sevinç çığlıklarımızKeşke hep böyle boş olsaydı deyişlerimiz her dersin boşluğundaBize yetmedi boş derslerimizin fazlalığı hepsinin boş geçmesini diledikÇok şey istedik Tanrı bize küstüBunun son boş dersimiz olduğunu bilmeden gülüpeğleniyoruzHiçbirimiz sınavları takmıyoruzHepimiz günümüzü hatta bu boş anı değerlendiriyoruzBense durmuş paylaşılmayı bekleyen yalnızlığımı avutmak için yazıyorumDüşünüyorum her zamanki gibiEtrafımda sonsuz yakarışlar içimdeki sesi duymama engel olamıyorlarBunu deniyorlar ama o güzel ses bu çirkin sesleri bastırıp satırları çoğaltmama neden oluyorHayatımın bütününde hiç yalnız kalmadığımı sadece yalnız kalmaktan korktuğumu anlamam uzun sürmediPeki ya şu an?Hiç yalnız kalmadıysam şu anda yalnız değilim demektirAma bakıyorum etrafıma herkes arkadaşlarıyla kendi aleminde ben YALNIZBana hayatımı ve geçmişimi anımsatan şarkıları dinleyemiyorumDemin de bir şarkı dinledim sözlerinde ’İstisnasız her an geçmişi özlüyorsan hadi durma ağla’ dediHıçkırmaya ve göz yaşlarımı tutamamaya başladımBen ağlamazdım hani?Hep gülerdim ya artık gözlerim hep yaşlıyanaklarım nemlidudaklarımda tuzun ekşi tadı varAslında içimi boşaltmam o kadar zor ki şimdi sende anlamıyorsun beni ama kendimi LANET olası bir şeye bile benzetemiyorumHerkes bir bedenmişim ruhum yokmuşduygularım yokmuş gibi davranıyor banaAma benim de bir kalbim varbilmiyorlarKırıyorlarDağılıyorumDağıldıkça toparlanması zor oluyor parçalarımtoparlamak bir yana bir de parçalar ufalıyor iyiceUlaşamıyorum hiçbir güzel yanımakötülükle bakıyorum dünyayaŞu 45 dakika içinde işte bunları düşünüyorumDüşünüyorum ve yazdıklarımla yaşıyorum

    Gidişinin üstünden kaç çığlık geçtiği umurumda değil Nefes alıp vermediğini bilmiyorum şu an Morgda olabilirsin ya da ruhu satılık herhangi birerkeğin koynunda Ne fark eder? Bu kez senden değil benden söz edeceğiz Bu kez oyunun kuralını değiştireceğiz Belki sormayacaksın neden “Pari***nne Moonlight” yerine “Suspicious Minds” dinlediğimi Eh nereden bilebilirsin ki dün senin damlattığın yaşları bugün Elvis’in silebileceğini? Sen şimdiye dek benim hayatıma dair neyi bilebildin ki?

    Burada işler biraz karışık Bazı ödevlerim var Çözümlemem gereken bazı sorular Sana bana hayata dair Artık sen ben ve biz’de dışarı çıkabilmek istiyorum çünkü Eğer şu an tam olarak şu an ölürsem cesedimi soru işaretlerim kaldırmasın istiyorum Kırdığım kalp sayısı yokluğunla doğru orantılı olarak artıyorsa ve yapıştıramayacaksam bir daha hiç birini geri en azından sayıları artmasın istiyorum Dünyada seni en çok isteyen erkek olarak bu dünyada en çok seni unutmayı istiyorum Duyuyorum güldüğünü Nasıl kahkaha attığını duyuyorum Ama olduğum yere çöküp ağlamayacağım bu defa Çünkü ağladığımda sarılabileceğim birilerinin olduğunu biliyorum artık Sırf bana bunları hissettirdiğin için alnının orta yerine bir kurşun sıkabilecek birileri Nasıl emin olabildiğimi sorma Hiçbir zaman hiçbir şeyden emin olmadım sana duyduğum o kutsal his dışında Hala da değilim Gerçekten sevilip sevilmediğimi oyuncak yerine konulup konulmadığımı ne denli öneme sahip olduğuma dair hiçbir eminlik duygusu yok içimde Ancak artık kime daha az güveneceğimi ayırt edebiliyorum Kimseye güvenmiyorum belki ama en az güvensizlik duyduğum adamlardan biri sayesinde hiçbir işe yaramayacak bu satırları yazıyorum Hiçbir zaman okumayacak olman bir şeyi değiştirmez Nasıl ki hiçbir zaman sevmemiş olman sevgimi değiştirmedi İçimdeki hisleri gömmemin tek sebebi seninle nefes alamıyor olmam Sensiz nefes alabileceğimi sanıyorum sadece Eğer başaramazsam küreği kendi ellerimle uzatacağım sana Kendi ellerinle göm katline göz yumduğun bedenimi diye Eğer başarırsam ardıma dönüp haline gülmeyeceğim bile Çünkü eğer başarırsam adının hiçbir harfi yaklaşamayacak o günden sonra kaderime

    Tek başıma savaşmıyorum İçimde de yanımda da kalabalık bir ordu var sarhoşlar şizoidler ve aldatılmış erkekler Arkamda bir kovboy var O ve ben onun bir kovboy olduğuna inandığımız sürece dünyanın en güçlü kovboyu olmaya aday Karşımda sen sağımda solumda görünmez bir ordu Arkamda beyazı gözümü alan karanlığı kanıma karışan bir adam Eğer düşersem o tutacak Eğer bir kere daha düşmeme sebep olursan adımı toprağa senin kanınla yazacak! Önümde ardımda birer adIm var şimdi Eğer tam olarak şu an tetiğe basabilirsem hayat benim için çok daha farklı olacak

    Bazı insanlar kahkaha atarken gözlerimin kısılmasını ağladıkça gözlerimin kızarmasına tercih ediyorlar Bazı insanlar gülümseyişimin rengini gözyaşımın tadından daha çok seviyorlar Öyleyse devam etsin “Sükût” çalmaya belki bir gece olsun rahat uyurum Hüzünden daha çok yakışan şeyler de varmış bir kadına son zamanlarda ruhumun nefes almasını sağlayanlar öyle diyorlar Sen onların kim olduğunu asla bilemeyeceksin Çünkü sen bittiğinde ben hayatımı onlarla paylaşıyor olacağım Göremeyeceksin

    Son ziyaretimde gözüme takıldı odanın duvarına kocaman bir soru işareti çizmişsin Son geldiğimde aklıma takıldı nasıl da fark edememişim sen beni hiçbir zaman sevmemişsin Son günlerde kalbime kazındı ben seni değil birilerini sevebilmeyi istemişim onca zamandır Şimdi bir silah olsa elimde aynada sen ve ben cinayeti intihara tercih ederim Bu ne işe yarar bilmiyorum ama en azından bir süre de bunu deneyelim

    Kovboylar siyah giyermiş hatunları gök rengi Yeni öğrendim Matem rengi değil güneş rengiymiş bana en çok yakışan Ondan öğrendim Beyaz giysem ne fark eder siyahımdan soyunup ölüler de beyaz giyer Oysa o ölümüme karşı çıkıyor Gariptir o beni yaşatmayı benim istediğimden daha çok istiyor Hiçbir zaman kendim için yaşayamadım bu hayatı Uğruna yaşadıklarımsa hep bana ölümü layık gördüler Oysa bu defa beni isteyen biri için savaşmak istiyorum Bu defa en azından onun için denemek istiyorum Gün gelecek çok yakın seni unutacağım

    Okunmayacak bir mektup için haddinden fazla kelime öldürdüm belki Son satırları kazırken tırnaklarımla şarkılar pansuman yapıyor yaralarıma Yine de tekrar düşecek daha çok kanayacak olsam bile tekrar deneyeceğim şimdi James Blunt dinlemeyeceğim “Goodbye My Lover” Biz birbirimize veda edeli çok zaman geçti Şimdi bu vedanın hayatımda bir nokta değil olsa olsa bir virgül olabileceğine inanma vakti Şimdi asıl senin önüne koca bir nokta koyup kendi adıma satırbaşı yapma saati geldi

    Mutlu kal demeyeceğim hayat senin İlgilenmiyorum Dediğim gibi şimdi senin adının üzerini çiziyorum Söyleyeceklerim bitti Gidiyorum Masalım ise hiç başlamamıştı zaten Şimdi görebiliyorum…

    Bundan böyle senin gibi ********lere karnım tok

    Hayat senin Juliet ama artık Romeo yok

    Bir defasında kışı yaz sanmıştım Bir gece güneşi görmüştüm bulutların arasında Bir adamı ADAM sanmıştım bir rüyamda O denli kördüm işte gözlerim o denli yorulmuştu ağlamaktan Yine de "Gel" dediğinde karşımda bir çıkmaz sokak olduğunu bilecek kadar akıl saklıymış demek ki bir yerlerde Bu defa bile bile uçurumdan atlamayacak kadar kendimi seviyormuşum meğer içten içe

    Ukâla maskelerin ardına gizlenmiş çaresiz kadın tanıyorum oysa Kendini kahraman sanan ama pelerininin altında bir kurtarıcı bekleyen yüzlercesini öptüm alınlarından kimse bilmez Yine de akmadıysa siyahım kazıyamadıysam derime yapışan maskeyivurun vurabildiğiniz kadar kırbacı sırtıma Mazoşist yanımı kiraya verdim ağlayacağım bu defa doya doya

    Şimdilerde martılar benim için uçuyor Şimdilerde okyanus benim gibi kokuyor Yine de boşvermek gerek bazen Alın yazın senden başka kimsenin bilmediği bir dille yazılmış Ne denli ağlarsan ağla senden başka kimse okuyamıyor kanlı harflerle kazınan yanını kaderinin alnına O sebeple şimdi gitmeliyim izin verin bana Dönene kadar unutma bir kahkaha borcum var sana dünya!
    Güneş ışığının sevimsiz gülümsemesi yüzüme yerleşmişti
    Kuşların anlamsız bağırtılarına dayanamıyorum 'Lanet Olsun' diye bağırdım
    Dışarıda bir top peşinde koşan insan yavruları
    Elimde bitirip bitirmemekte kararsız kaldığım eski bir kitap
    Hava sıcak
    Hava bunaltıcı
    Ağır bir koku var odada
    Ağır ve fazlasıyla boğucu
    Sessizliğin güneşle oynaşmasını görmek istemiyorum
    Ne yaptığını sanıyor bu *****lar ???
    Televizyonu açıyorum ve açmamla kapatmam arasındaki saniyeler kendimi yabancı hissetmeme yetiyor bile
    Soyunuyorum ve aynada uzun bir süre kendime bakıyorum
    Dedikleri kadar güzel miyim ??
    Ya da demedikleri kadar çirkin
    Küveti doldurup içinde boğulmak istiyorum
    İşte asıl yalnızlık budur
    Fantezilerim -Fan- olma aşamasında
    Neden hiçbir fantezim tamamlanıp yalnızlığıma eşlik etmiyor ki?
    Tek kişilik bedenimde barındırdığım benlikler bedenimden fırlarcasına kaçıyor
    Şşşşştt Canım acıdı (!)
    Yavaş olun çocuklar
    Yavaş ve sessiz
    Bağıra bağıra şarkı söylüyorum Biliyorum sesim berbat
    Ama dinlenmek için değil dinlemek için söylüyorum
    Yerde düngeceden kalma yarım votka şişesi
    Ardında gizlenen sigara paketi gözüme ilişiyor
    Amacım ne bilmiyorum
    Bütün kelebekler bile yukarı doğru yol alırken kaldırımlardan;Ben hep inişlerde ve esir düştüğüm hücrelerimi yenileme çabalarında dönüp duruyorum
    Penceremden beni gözetleyen küçük şeytanın alev kırmızısı gözlerine aldırmadan yerden kaldırdığım yarım votkayı dikiyorum
    İçmek çürümüş bedenime ağır ağır inen jilet darbeleri kadar derin ve anlamlı geliyor
    Uzun bir süre beynimin vücudumdaki hakimiyetine esir düşüyorum
    Ve sonra düşünüyorumda asıl mahkumiyet gizli kapılar ardında kalan Masum Yalnızlıktır
    Ve yalnızlık sadece örtülmüş hataların günahlarıdır(!)

    Eşsiz Kadınım

    Sabahı adımla
    karşıladığını söylüyorsun
    Benim gecemi adınla geçirmemden
    sana kilometrelerce koşmamdan kaynaklanıyor
    olabilir mi ya da tam tersidir
    sen varsın tüm ruhum bunu fısıdıyor

    bir kaç saat sonra
    Ayvalık' a yol alacağım
    Bu yaz uzun yollarda geçecek ömrüm
    şehirler akıl almaz hızla altımdan akıp geçiyorBursa'da Körfez'de İzmit'te Zonguldak'taAkçakoca'daBalıkesir'deÇanakkale 'de yolum düşen her şehirde pipomun çikolatalı dumanı geziniyor bazen yol kenarında durup birşeyler yazıyorumYemek yemeği unutuyorum yol boyunca ama yazmak tam bir bağımlılık sanırım
    Sıcaktan bunaldığını terlediğini anlatıyordun bana benim burada rüzgardan ve serinden sana bahsedecek olmam beni kahrediyor
    senin orada sıkıntı içinde olman ve konuştuğumuz diğer konular
    senin yaşadığın zorlukları paylaşamamak acılar en büyüğü
    Radyoda latin Amerika şarkıları çalıyor
    Rüzgar beni Arjantin' e savuruyor
    Yarı karanlık bir bar sokağının loşluğunda
    tango yapıyoruz seninle
    Şarkı kesildiğinde kollarım boş kalıyor
    sanki sen hiç olmamışsın hiç varolmamışsın
    olamayacakmışsın gibi karşımda
    zümrütten yakuttan bir heykel gibi dikiliyorsun sana hayranlıkla bakarken
    dokunuyorum Dokunduğum an ellerimi kaybediyorum Haykırıyorum Acım: sana bir daha dokunamayacak olmam
    ama sen kırıyorsun yalancı alçılarını eklemlerindeki taşlar çatlayıp yerlere dökülüyorlar uzanıp bana dokunuyorsun
    Tutuyor sarıp kavrıyorsun beni
    taştan kırılmaz ellerim oluveriyor
    Gülüyorsun hayretim karşısında
    tatlı tebessümün
    ruhumu okşuyor
    bir gece ansızın
    kapım çalıyor açıyorum
    ip boynumda
    sandalye kolumda
    kollarını açıp sana geldim diyorsun
    ellerini gösteriyorsun bak diyorsun
    uff oldu
    içim titriyor
    ellerimin için kayboluyor minik ellerin taş duvarlarımız yıkılıyor
    "kavuşmak dileğiyle"
    senin yazdıklarınla akıp qidiyor bu yazılar

    nasıL
    oluyor anlamam
    birden geliverir
    şimdi olduğu gibi
    iyi mi olur kötü mü
    ne fark eder
    boş otobüs durağını
    dolduran bizlere
    konuşurum içinden
    siz ona "şiir bu" dersiniz
    oysa içimde bir tek "aşk" vardır
    ve siz boş otobüsün yolcuları
    içimden geçmedikçe nasıl
    bir şeydir bilemezsiniz
    bu yazmak sohbetler
    içki masaları falanca kadının
    uzun sıska bacakları
    salı pazarında memeleri arasına
    sıkışıp kaldığım kocakarılar
    kızını vermeyen babanın
    kaşları arasındaki ince gölge
    sabır taşını kırık seven bir benlik
    diyorum ya
    nası
    oluyor anlamam
    birden geliverir
    şimdi olduğu gibi
    iyi mi olur kötü mü
    ne fark eder
    boş otobüs durağını
    dolduran bizlere
    konuşurum içinden
    siz ona "şiir bu" dersiniz
    oysa içimde bir tek "aşk" vardır
    ve siz boş otobüsün yolcuları
    içimden geçmedikçe nasıl
    bir şeydir bilemezsiniz

    hızlı hızlı geçtim koridorukapıyı karanlığın suratına çarptım oysa kendi gölgemdi dışarıda kalan
    derin derin nefes alırken bütün oyuncaklarımıkuklalarımıyastığımıyorganımıfoto graflarımıkitaplarımı
    hepsini yatağın altına tıktımüzerimdekileriyüzümü çıkardım
    çırılçıplak daha güçlüydüm hayata karşı
    farkına varmam çok uzun zamanımı aldı
    rol yaptım onlardanmış gibi davrandım
    inancımı bile çamurlu sularda yıkadım!
    pencereden her dışarı bakışımda bulutların bana ne kadar yakın olduğumu biliyordum
    düşürmek istedim hep kendimi aşşağı
    değişen neydigözlerimi açtığımdada yaşıyordum kapattığımdada
    hayat borçlu olduklarımdan düştüğünü söylüyordu ne zaman yüzüne baksam
    dua etmeye bile yüzüm kalmadı sanıyordum tanrının bir tek yüzü olduğunu unutup
    karanlıkta siyahtıduvarlarda! deişmiyordu işte hiçbirşey ben herşekilde çarpıyordum birine!
    fanusum camdan olmalı ve sadece ben görmeliyim duvarlarımı zorla gözlerine sokmaya uğraştım
    çabam niyeydisadece biraz sevilebilmek?
    yalandı!ne diye bu kadar uğraştım?
    insan yerine koyduklarım hiçbişey söylemedem çekip gittiler
    meydan dayağı yemiş biri gibiydim
    insanların yüzüme bakışları pislikmişim gibi hissettiriyordu kendimi
    olmayan bir beni suçlayabilecek kadar nasıl acımasız olabiliyorlardı
    susarak kendimi sildirmeye çalıştım yüzlerden kendimi savundukça dahada kirlenecektim gözlerinde
    Suçlu!herşeyi üzerime atıp defolup gitmek kolay geldi size
    ben yabmadığım şeylerin bile hesabını verdim kendime
    aynıydı ha yapmamaşım ha yapmadıımı bildiim halde susmuşum
    herkes meydanı terk etti sadece yerde kaldırım taşlarıyüzümde yaşlar ve titreyen ruhum kaldı
    soğuktu rüzgardan daha acımasız olduğumu kanıtlamak ister gibi bağırıyordum avazım çıktığı kadar
    boğuluyormuş gibisonuç ne duyan oldu ne anlayan
    ellerim dizlerim hertarafım yara içinde dokunamadım canım yandı sızladı çok acı çektim
    hiç bu kadar düşmezdi melekler!
    karanlık önümde soyunuyordu
    ve ben elimde çiviler hayatım boyunca bakacağım tabloyu asıyordum karşıma!
    kırık bi aynada kendimi aradım ben aslında
    parçalara bölünmüş görüntülerin hepsi aynı bene ait ama bir bütünü göstermiyorlar?
    kırmızılarımı acıtıyorlar
    parça parça ettiler içimi
    sesimi bile çıkartamıyorum sadece ağladım
    dön dolaş yine hep aynı son hep aynı göz yaşları
    o kadar körelmiş ki kalpleri!
    ölüler içinde yaşamak için ölmeliydin küçük kız
    mezarlık gibi burası heryer karanlık
    başımı dayadığım heryer soğuk
    inandığım her ruh ölü
    bana ait hiçbirşey yok burda
    dokunduğum herşey ceset kokuyor
    hala nefes olan birşeyler istiyorum
    ama biliyorum anahtarlarını bulmak zor açmak için kapıları
    artık bunca yıldan sonra ezberledim sen acısanda canı yanmaz onların!
    öyle yha sen rahat rahat nefes alıp verirken ben kalbimin kırıklarıyla kesiyordum bileklerimi
    hepsi bitti şimdi elime bulaşan kan damlalarını temizlemeye uğraşıyorum
    başımı çeviriyorum öbür tarafasoğuküzerimi örtüyorumgülümsüyorum biraz
    ''tanrım neden önce melekler düşer''

    iyi oldukları için saf ve bi o kadarda güzel oldukları için hatta aşka bile inanabilecek güçleri oldukları için belkide bileklerini kesebilecek kadar cesaretli oldukları içn ya da kendilerini çıplakken daa mutlu hissettikleri iiçin belkide acıyabildikleri için ya da soğuğu iliklerinde hissettiklerinde üstlerini örtebildikleri için önce melkler düşer işte hayat böledir ya yaşabildiğimz bütün güzellikleri yaşarz ve kndi hayatımzı kndimz bitrmk isterz ama cesaretmz yoktur kaç defa intihara yöneldi bu beden ama ruhum vazgeçirdi onu hep ruhum yüzünden çnkü o korkak o tırsak ya da bn onun arkasına sığınıyorum çnkü birileririnin arkasına sığınabilicek kadr acizim böle işte artık tükenmeye başladım az kaldı birgn yazamıyo olucam ve bigün kalktığımda hiçbi işlev gören uzvuma ulaşamıcam beynm bnden çıkalı çok oldu çnkü bni kimin ve neyin yönettiğinden habersizim sadece amaçszca yaşıyorum bu kötü bişi belkide ama cesaretimi toparlayamadımki bn hiç başkaldıramadım kimseye ezdirdim kndimi şimdi ise ben ezicem evt karar verilmiştr ezilen onlar olucak artık meleklere acı yok bundan sonra
    derim şeffaf kaplı varlığımı gizlememe yetmiyor


    eline makası alıp oturdu soğuk duvarın bir köşesine
    eteklerinde sarkan tüller sanki gereksiz bir geçmişin bırakamadığı uzantıları gibi takip ediyoru onu
    duvara yasladı sonra sırtını soğuk dokundu bir an tenine
    buz kesmiş onca şey vardı
    içinde acıyı hissetmeyecek kadar aşınmıştı kalbi
    bi an hiç birşey olmak istedi sanki biliyormuş gibi sonunun sonsuz olmayacağını
    kaç acı değerdi defolup gitmeye!
    kırık bir oyuncakla oynar gibiydi elelri
    belliydi korkuyordu da kendini incitmekten?
    batmakta olan güne baktıı hiç sesini çıkarmadan
    kan çanağı olmuştu göz bebekleri
    bir kaç gündür uyumadıı uykular yokluunda bile intikam almaktan çekinmiyordu
    etrafına baktı saklanacağı bir delik bile yoktu
    üstüne başına baktı herkesten güzeldi
    (gitme diye sayıkladım içimden bak bende burdayım)
    fark etmedi hiç umursamadı kendini
    bir ayna istiyorum dedi tek taraflı
    (asla bulamayacaksın dedim içinde ara kendini!)
    saçlarının arasına soktu ellerini
    yıllardan intikam alır gibi uzatmıştı her acıyla herbir saç telini
    siyahalrından düşme dedim sıkıca yapış onlara
    ağladıı ağladıı dayanamadım yinede görmedi beni
    dizlerine sarıldı kafasını bacakalrnın arasına aldı
    sanki hatırlamak istemediği bir şeyler vardı
    korkuyordu
    ağlıyordu hiç birşey yapamıyordum
    fırsatan istifade ölmek istedi hemen
    gidemeyeceğini bilir gibi korkmadan meydan okudu hayata
    yapamadı
    düşnümeliydii bu sarhoşluğu
    yan etkilerinde kurtulamadığı bir filmin tanıdık bir repliğinde alıntı sahneyi oynuyordu
    rol yapmadı ondan çalmışlardı seneryoyu
    ne farkederdi
    umursamadı kendini yine hiç yapmadığı gibi
    alışmıştı hep birileri bişiyler çalmıştı hayatından
    eksildiğini sandı
    (kutsalsın sen dedim)
    koluna kazıdığı 'umuduyla' bağışla dedi 'tanrım'!
    jiletin keskinliği hissetti bileğini
    şeytan aldı götürdü o an kimsenin kabullenemediği hayatını
    kendine uyduramadı !
    Tanrı bir melek bahşetti ona o sırada
    ayaklarının önüne düşen
    ßir hayat buldu kiminse
    Sahibi olsada olmasada artık onundu
    bir kız gördüm kaldırımn ucuna çökmüş korktuğu yüzünden anlaşılıyor yavaşca yanına yaklaştım genelde böle her gördüğüm insanı çözmeye çalışmazdım ama bu kız çok acıklı bakıyordu kaldırımn karşı tarafına yavaşca yaklaştım bnden korkmaması gerektiğini söledim o sırada yağmur başladı ve gökgürüldedi kızın üstünde sadece askılı bi tişört vardı hemen ne var ne yoksa üstümde ona uzattım konuşmasa bile bu soğukta bunları geri çeviremezdi diye düşündm hiç bi tepki vermedi küfretse defol dese anlardm ama demedi ölece baktı bana ona acımamı istermiş gibi yada o bana acıyordu ama olamaz bu o nie bana acısınki acınır durumda olan oydu yoksa bnmiydm gerçekten anlayamadm o sıralrda baktım baktım ve cesaretimi topllayıp onunla bir kez daha konuştum
    neden burdasın kimin kimsen yokmu? seni sıkmıyorum demi? neden kalkmıyorsun neden cvp vermiyorsun sorular peşi sıra geldi ama kızdan hiç ses çıkmıyor en sonunda bn tmm artık gidiyorum derkn ayağa kalktı elimden tutarken sanki bana gitme der gibi yalvarıordu ama sesi çıkmıyordu neden susuyorsun konuşsana diyordum çekip gitmek için nelerimi vermezdm ama bir şey bni orda olmaya zorluyordu birden irkildm gözlerimi açtığımda odamda yatağımdaydım iüstümdekilere baktımda o kızın üstündekilerin aynılar ve yamyaşım anlıyorumki o kızda bnm aslında
    kararıyorum

    her tarafım aydınlık olsa bile
    yapacak çok şey var aklımda
    bir beni bulamıyorum ki kendimde
    bildim bileli bu duvalarla sarılı yapmacık odalarda kalmış gözlerim
    hayaller bile acıtmıyor artık
    densiz hissiz
    karanlık odalarda kalmış bedenim
    derinliğe kadar işlenmiş aşk acılarıyla yaralanmış ruhum
    derinliğine sevmiş
    cam arkalarından sevilmiş
    her bulduğu mızrapta kendini aramış
    yüreğine saplamış ciğerlerini kazımış
    karlar yağarken çırılçıplak uzanmış toprağa
    bir kendini aramış siyah şekiller arasında
    bir kendini ayartmış
    her aşk yeni bir başlangıç değildir
    her terk ediliş yeni bir bitiş değildir
    karşısına her çıkan melodide biraz daha ağlamış
    göz yaşları şarkı yazmış
    gök-yüzü darmaduman
    karanlığa gömülü gecelerde biraz da yalnızlıkla baş başa
    basit umutlar basit mutluluklar için
    onun için
    kendi için
    siyahın cazibesini karanlıkla dans ettiren bir prenses için
    siyahın cazibesini karanlıkla dans ettiren bir peri gelmiş aklına
    ağlamış
    kendini bilmeden yaşamanın acısı için
    kendi için değil
    duvarlara bunanmış her siyahlık için
    ölüm gibi bir şey galiba

    ölüm gibi bir şey ya da ölümün ta kendisi terkedilş bitiş deil başlangıcın simgesi ama ağlayarak kötü bi başlangıç yapıyoruz hayata yapılacak o kadr çok şey varki birbir unutuyorum yapmam gerekenleri sadece şuan buradayım işte dier herşey donuyor şuanda burada ynmda herkes geri çekliyor ön planda bn varım gölgeler bile arkmda bugün gece gölgem bile kayboluyor zatn yalnz kalıyorum ölüm gbi birşey sokuluyor koynuma adı yalnızlık

    Bana en güzel cümleleri kuran cümleleri dinliyorum Bana en beyaz hisleri yaşatan kızA adıyorum bir bir “We should be happy together forever” diyorsa birileri kıpırdatıyorum dudaklarımı eş zamanlı olarak Belki inanırım belki inanırsın belki biz oluruz günün birinde diye Sahipsiz yaşayamadığım gibi sahiplenmeyi de sevmiyorum Her anormal insan gibi kendime sahipler seçiyorum Gariptir bana benden çok sahip olmanı istiyorum Tekrar ediyorum o sebeple ardı ardına; “Her şey güzel olacak biliyorum biliyorum biliyorum…”

    çok oldu seçtiğim sahiplerim terketti bni birer birer yanlış insanı sahip seçmişim dedim pes etmedm tekrar tekrar tekrar kndimi sahiplendirdim ama her seferinde hüsran ardlarında hep gözyaşı bıraktı onlar bn onları hiç sahiplenmedm belkide onlarda bni ama bn seçmiştim onları nasıl bırakabilrlerdi bni bn bnde mükemmelken onlar ne gibi kusurlarla bni bırakabildiler aklıma takılan bunlar deil bn kndimi seviyorum hala pes etmedim işte arıyorum güzel günler gelicek gelmeli bnde biliyorum biliyorum biliyorum haykırıyorum yaşasın güzel günlerin şerefine içelim

    sen benim derimden çok daha benimsin seni ararken

    içimde damarlarımda kanımda ışıkla örülmüş
    gizemli dokularımda sendin bulduğum sanki kandın sen
    taştın azıktın
    bense dışında kaldım aklın çılgınlığın giysilerin
    eski bir karanlık ormanlar soyundan geliyorum
    ama tıpkı bir kuyudaymış gibi iki büklüm girip
    kör bir adam gibi el yordamıyla
    yolumu bulmaya çalışırken topraklarımda
    adımlarıma yön verecek parmaklıklar yoksa da
    vardır senin gülünün büyümesi evimde
    içimde büyümeyi sürdürüyorsun
    köklerin çok derinde



    yapraklarında parmak uçlarımı yakmadan
    gözlerine dokunmam olanaksız
    susuzluğumda bedenin yangınları tutuşur
    kurar yüzünün yaprakları yokluğunu
    'kim var orada kim var orada?' diye sorarım sanki gecenin
    geç saatlerinde
    birisi kapımı çalmış gibi
    bir de bakarım ki boşluğun ortasında rüzgardan başka bir şey yoktur
    sulardan ağaçlardan gündüzleyin yaktığımız
    ateşlerden sönmeye yüz tutmuş
    sanki hiçbir şey yokmuş da
    var olan her şey oradaymış gibi
    sanki yeryüzünün bütün toprakları kapımı tıklatıyormuş gibi
    adsız yaşam gibi belirsiz
    filizlenen bitkiler ve çamur gibi bulanık
    gözlerimi kapar kapamaz uyanırsın canevimde
    ben toprağa uzanınca doğarsın uçuşan tozlar gibi
    yatağını aşındıran nehir
    birbirine dolanmış çıplak ağaçlarını koruyarak büyürse
    sen de onlar gibi büyürsün bende

    o nasıl karanlığıyla birlikteyse sen de benimle birliktesin
    işte kan ya da buğday toprak ya da ateş
    yaşarız burada bir tek bitkiymiş gibi
    yapraklarının anlamını bilmeyen

    tek bir bitkiyken dal verip budaklanıp ayrıldı yolumuz senin dalların uzadı uzadı yeşeren her bir yaprağımı sana doğru uzattımsada erişemedim hiç bir yanına bn geldm sen kaçtın sen kaçtın bn uzadım o zmnlarda hep bnden kaçmanın nedeninin beni sevmemen olduğunu düşünmüştüm be adam taki o mektup rüzgarla uçuşup yüzüme yüzüme vurulmasaydı meğer bn büyüyeyim diye kaçarmışsın bnden peki şimdi ne oldu be adam sen yoksun bn büyüdüm evet uzadım ama seni budadılar be adamım artık ulaşabileceim bir dal kalmadı

    Acı veriyor senden duyacağım kötü bir söz
    Seni kaybetmek öldürür beni
    Yüreğim kanar
    o kadar alıştım ki sana
    anlatmaz kelimeler
    yaşanırsın sen
    tek bir görüş yetti
    seni sevdirmeye
    sesini duyduğum zamanki mutluluk
    o kadar hoşuma gidiyorki
    sanki yansımamsın benim
    diğer yüzümsün
    mutluluğum
    gözyaşlarımsın ve
    iyiki varsın

      Forum Saati Ptsi Mayıs 20, 2024 1:31 am