Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    Hareketsiz Duran Bitkiler Neden Kendilerini Savunurlar

    FallenAngel
    FallenAngel
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 1738
    Kayıt Tarihi : 05/02/11
    Nereden : İstanbul
    Aktiflik :
    Hareketsiz Duran Bitkiler Neden Kendilerini Savunurlar Img_le10200 / 999200 / 999Hareketsiz Duran Bitkiler Neden Kendilerini Savunurlar Img_ri10


    Cüzdan
    Altın Altın: Sınırsız
    Para Para: Sınırsız

    Hareketsiz Duran Bitkiler Neden Kendilerini Savunurlar Empty Hareketsiz Duran Bitkiler Neden Kendilerini Savunurlar

    Mesaj tarafından FallenAngel Paz Mart 06, 2011 7:26 pm

    Hareketsiz Duran Bitkiler Neden Kendilerini Savunurlar



    Saldırıya uğradıklarında bulundukları ortamdan uzaklaşmalarını sağlayacak ayakları veya savaşacak kendilerini koruyacak kolları olmayan bitkiler düşmanlarına karşı kendilerini bir şekilde savunmak zorundadırlar. Bu savunma her bitki türüne göre çeşitlilik gösterir. İşte bitkilerin bilim adamlarını hayrete düşüren savunma stratejileri�

    Zehirli Kimyasal Salgı Üretimi:

    Bazı bitkiler parazitlere ve böceklere karşı çeşitli salgılar üreterek düşmanlarıyla mücadele ederler ve kendilerini ancak bu şekilde korurlar. Bir numaralı savunma silahları olan zehirli kimyasal salgılarını gereği gibi kullanabilmek için bitkiler çok çeşitli stratejiler kullanırlar. Örneğin;
    Mantar ve salatalıkların zehirli uçları vardır ve bunları saldırı anında harekete geçirirler.
    Bu tam teçhizatlı savaşın başka bir örneği de çınar ağaçlarında mevcuttur. Çınar ağacı yapraklarından salgıladığı bir öz su yardımıyla gövdesinin altındaki toprağı sistemli bir şekilde zehirler öyle ki bu zehirden sonra toprağın üstünde küçücük bir ot bile yetişemez. En önemlisi de bu zehirli maddeyi bünyesinde barındırmasına rağmen çınar ağacı kendisi bundan herhangi bir zarar görmez.
    Akçaağaçların özellikle şeker akçaağacının genç sürgünlerini ve yapraklarını zararlı canlılardan koruma düzeni çoğu zaman insanların ürettikleri böcek öldürücülerden çok daha etkilidir. Şeker akçaağacı gövdesinde bol şekerli öz su olmasına rağmen yapraklarına �tanen� denen bir maddeyi gönderir. Bu böcekleri rahatsız eden bir maddedir. �Tanen�li yaprakları yiyen böcekler kurtulmak için hemen daha az tanenli üst yapraklara çıkarlar. Oysa üst yapraklar kuşların en çok uğradıkları yerlerdir. Buraya kaçan böcekler kuşlar tarafından avlanırlar. Şeker akçaağacı bu stratejisi sayesinde böcek saldırılarından az zarar görerek kurtulur. (Bilim ve Teknik Dergisi Mart 1993 s.226)

    Haberleşme Yöntemi:

    Bitkilerin savunma mekanizmalarının içinde haberleşme yeteneği de vardır. (Science et vie Eylül 1998) Bazı bitkiler ısırılan bölgeden kendilerini ısıran böceğin sindirim sistemini bozucu ve ona sahte tokluk hissettiren bir sıvı salgılarlar. Aynı zamanda yaprak hasar gördüğü yerden �jasmonik asit� denen bir tür asit de salgılayarak diğer yaprakların saldırıdan haberdar olmalarını ve savunmaya geçmelerini sağlar.

    Diğer Canlıları Kullanma Yöntemi:

    Mısır ve fasulye bitkileri ise düşmanlarından korunmak için parazit yaşayan eşek arılarını adeta paralı asker gibi kullanırlar. Tırtıllar yapraklarına yerleşmeye başladığında özel bir kimyasal salgı salgılayan bu bitkiler eşek arılarını bulundukları yere toplarlar. Eşek arıları da larvalarını bitkiye saldırmış olan tırtılların üstlerine bırakırlar. Büyüyen eşek arısı larvaları tırtılların ölümüne neden olur. Bu da bitkinin kurtulmasını sağlar. Bitkilerin bazıları ise aleolu kimyasal bileşikleri yapılarında bulundururlar. Bunlar böcek ve hayvanlar için bazen korkutucu bazen alerji yapıcı bazen de öldürücü olarak etkilerini gösterirler.

    Desen Oluşturarak Canlıları Taklit Etme Yöntemi:

    Orta ve Güney Amerika�da yetişen bir asma bitkisi siyah ve yeşil tırtıllar ve kırmızı kelebekler için çok ideal ve çekici bir yiyecek türüdür. Öyle ki bu böcekler yavrularının yumurtadan çıkar çıkmaz bu lezzetli yiyecekle beslenebilmeleri için yumurtalarını asma bitkisinin yaprakları üzerine bırakırlar. Yalnız burada çok önemli bir nokta vardır. Bu kelebekler yumurtalarını bırakmadan önce asmanın yapraklarını iyice kontrol ederler. Eğer bir başka hayvan yumurtalarını yerleştirmişse aynı bitkinin yapraklarından birden fazla ailenin bireylerinin beslenmesi zor olacağından orayı tercih etmez ve boş olan başka yaprakları ararlar. (David Attenborough The Private Life of Plants Princeton University Press Princeton New Jersey s.66)

    Böceklerin tercihinin bu yönde olması bitki için oldukça büyük bir avantajdır. Çünkü asma bitkisi saldırıdan korunmak için böceklerin bu seçiciliğinden faydalanır.

    Asma bitkisinin bazı cinsleri yapraklarının üst kısımlarında yeşil yumrucuklar oluştururlar. Bazı türleri ise yaprağın altında bulunan dal ile birleşme yeri üzerinde kelebeklerin yumurtalarına benzer renkte lekecikler meydana getirirler. Bunu gören tırtıl ve kelebekler başka böceklerin kendilerinden evvel bu yaprakların üzerine yumurtladıklarını zannederler ve bitkiye yumurtlamaktan vazgeçerek kendilerine yeni yapraklar aramaya başlarlar.

    Yapraklarını böylesine olağanüstü bir yöntemle koruma altına almış olan asma bitkisi herkesin bildiği gibi topraktan çıkan ve kuru bir dal ile yapraklardan oluşan bir bitkidir. Bu bitki herhangi bir akıl hafıza ve teşhis kabiliyetine sahip değildir. Kendisinden tamamen farklı bir canlının bir böceğin özelliklerini tercihlerini yumurtalarının şeklini bilmesine kesinlikle imkan yoktur. Ama görüldüğü gibi asma bitkisi adeta böceğin hangi şartlarda yumurtalarını bırakmaktan vazgeçip de başka bir bitkiye yöneleceğini bilmekte ayrıca kendi yapraklarında bu yumurtalara benzer desenler oluşturmakta ve çeşitli değişiklikler yapmaktadır. Asma bitkisinin herhangi bir böceğin yumurtalarını taklit edebilmesi için neler yapması gerektiğini birlikte düşünelim.

    Taklit zeka gerektiren bir yetenektir. Bu nedenle bitki bir zekaya sahip olmalı bu yumurtaları görüp idrak etmeli ve hafızasına bunu yerleştirmelidir. Daha sonra bu özelliklerini bazı sanatsal kabiliyetleri ile birleştirip kendi bünyesinde çeşitli değişiklikler oluşturup böyle bir savunma taktiği geliştirmelidir. Elbette ki bu saydıklarımızın hiçbiri bir bitki tarafından gerçekleştirilecek ya da çeşitli tesadüfler sonucunda ortaya çıkması mümkün olan özellikler değildir. Asma bitkisi bu özelliğe sahip olarak �yaratılmış�tır. Bu ona Allah tarafından özel olarak verilmiş bir savunma sistemidir. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar planlayan Allah yeryüzündeki tüm bitkilerin bulundukları ortamda gereken her türlü ihtiyaçlarını yaratmıştır. Allah her şeyin hakimidir. Tüm evrende olan biten her şeyden haberdardır. Allah bir ayetinde bu gerçeği şöyle bildirmektedir:

    �Gökten yere her işi O evirip düzene koyar...� (Secde Suresi 5)

    Düşmanı İçeriden Çökerten Savunma Sistemi: Silene Tatarica

    Bitkilerin böceklere karşı yürüttüğü savunma savaşında gösterdiği akılcı davranışlardan birisi de Rus Bilimler Akademisi'nin internet sayfasında yayımlandı. (innovations-report.com/html/reports/life_sciences/report-14339.html)

    Rusya'daki Syktyvkar Biyoloji Enstitüsü'nden bilim adamlarının yaptıkları araştırmaya göre Silene tatarica türüne ait çiçekler düşmanı içeriden yıkan bir strateji izliyor. Bu bitki türü kendisine saldıran tırtılların deri değişimini kontrol eden hormonu üretip bunu düşmana karşı silah olarak kullanıyor.

    Ecdysteroids hormonu böceklerde deri değişimini kontrol ediyor. Bir tırtılın sağlıklı bir kelebek haline gelebilmesi için önce pupa dönemine geçmesi gerekiyor. Bu geçiş dönemlerinde tırtılın vücudunda bu özel hormon salgılanıyor. Belli dozaj hormonla hücrelere iletilen mesaj hücrelerce okunuyor. Hücreler de emre uyarak bir dizi kompleks biyokimyasal reaksiyon gerçekleştiriyor. Tüm bunların sonucunda tırtıl metamorfozunu tamamlıyor ve kelebeğe dönüşüyor.



    Silene tatarica çiçeği tam da bahar döneminde çiçek açmadan az önce saldırıya uğrayacağını bilircesine alarma geçiyor. Düşmanın fizyolojisini en ince detayına kadar biliyormuş gibi kendi vücudunda Ecdysteroids hormonu üretiyor. Tırtılın ısırıklarıyla hazırlanan hormon bombaları düşmanın vücuduna iletilmiş oluyor. Aşırı dozajda hormona maruz kalan tırtılın hücreleri aniden deri değiştirme komutu alıyor ve bunu uygulamaya geçiyor. Tırtıl çok kısa sürede pupa dönemine geçiyor sonrasında ise hemen ölüyor. Silene tatarica çiçeği de bu şekilde düşmanlarından kurtulmuş oluyor.

    Elbette böyle kompleks taktikler bu kadar akılcı ve etkili sistemler tesadüfen bitkinin kendi iradesiyle var olmuş değildir. Ayrıca hiçbir tesadüf böyle kompleks ve akılcı bir sistemi meydana getirmiş olamaz. Bu davranışların bitkiye üstün bir akıl tarafından ilham edildiği açık bir gerçektir. Bu akılcı davranışlar tüm canlıların Rabbi olan Yüce Allah'ın bitkilere ilhamının sonucudur. Allah canlı cansız her şeyi her an kontrolü altında tutar ve evrendeki her şeyin mülkü Allah'a aittir. Bu gerçek bir ayette şöyle haber verilmektedir:

    "Göklerin yerin ve içlerinde olanların tümünün mülkü Allah'ındır. O her şeye güç yetirendir." (Maide Suresi 120)

    Küstüm Otunun İlginç Taktiği

    Küstüm otunun çok ilginç bir savunma sistemi vardır. Bu bitkinin yapraklarına dokunulduğunda birkaç saniye içinde sapla birlikte yapraklarının gövdeye doğru yaslandığı görülecektir. Eğer bitkiyi rahatsız eden etki devam ederse bu kez küstüm otu aşağıya doğru ikinci bir hareket yaparak gövdesinin üzerindeki sivri dikenleri ortaya çıkarır. Bu da böcekleri kaçırmak için yeterlidir. Bitkideki bu hareketi gerçekleştiren mekanizma elektrik akımlarıyla başlar. Bu akım aynı insan vücudundaki sinirlerden geçen akım gibidir. Bitkinin reaksiyonları bizde olduğu kadar hızlı değildir. Bununla birlikte bitki özünü taşıyan kanallar aracılığıyla iletilen elektrik sinyalleri 30 santimetrelik mesafeyi bir-iki saniye içinde geçer. Isı ne kadar yüksek olursa reaksiyon o kadar hızlı olur. Her bir yaprağın dibi (yaprağın sapıyla birleştiği yerde) oldukça şişkindir. Buradaki hücreler sıvıyla doludur. Uyarı buraya ulaştığı zaman yaprağın dibindeki şişkinliğin alt yarısı aniden suyunu boşaltır ve aynı anda diğer üst yarı bu suyu kendi bünyesine alır. Ve yaprak aşağıya doğru düşer. Böylece uyarı saplar boyunca ilerlerken yapraklar domino taşları gibi teker teker ardı ardına kapanır. Bu şekilde bir savunma hareketinden sonra bitkinin tekrar hücrelerini doldurup yapraklarını açabilmesi için 20 dakika gereklidir. (Malcolm Wilkins Plantwatching New York Facts on File Publications 1988 s. 141-142)

    Resimdeki mısır bitkisinin en büyük düşmanlarından biri tırtıllardır. Saldırıya uğrayan mısır bitkileri kimyasal bir salgı yayarlar ve tırtılları yok edecek olan eşek arılarını yardıma çağırırlar.

    Resimde görülen bu canlı kayalar gerçekte toprağın altında gizlenmiş olan bir bitkinin etli yapraklarıdır. Çiçek açmadığı zamanlarda bir kayadan farksız olan taş kaktüs bitkisi aslında gerçek bir kaktüs değildir. Kayaya benzeyen görünüşü onun düşmanlarından çok iyi bir şekilde korunmasını sağlar. (Michael Scott The Young Oxford Book of Ecology Oxford University Press Spain 1995 s.95)
    (alıntı harun yahya ilmimercek)

      Forum Saati Paz Mayıs 19, 2024 7:23 pm