Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    Susuyorsun....

    FallenAngel
    FallenAngel
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 1738
    Kayıt Tarihi : 05/02/11
    Nereden : İstanbul
    Aktiflik :
    Susuyorsun.... Img_le10200 / 999200 / 999Susuyorsun.... Img_ri10


    Cüzdan
    Altın Altın: Sınırsız
    Para Para: Sınırsız

    Susuyorsun.... Empty Susuyorsun....

    Mesaj tarafından FallenAngel C.tesi Şub. 26, 2011 12:12 am

    Bir zamanlar seni bir uçurumun kıyısından tuttuğumu ve kurtardığımı söylerdin.

    Buna karşılık ne söyleyeceğini bilemeyen bir insanın sol yanı şenlenen kadın rolünü oynuyordum.Yaşadıklarından inatla ders almaya çalışan her şeye rağmen sevgiye olan inancını yitirmemiş kıyısından deli ucundan çocuk gözleri denize girince yeşile çalan küçük bir kadının tatlı tesellisiydi belki de güzel sözler duymak. Seni gerçekten de kurtardığıma inandırmıştın beni...
    Susuyorsun... Devam et...!

    Her güzel başlayan aşklar gibi şendik heyecanlıydık beklemedeydik. Görüşebileceğimiz zamanların ayarlamalarında duvarlara çentik atan mahkumlar gibiydik. Korkularını ilk yenen sen oldun sen akıttın dudaklarından “seni çok seviyorum” kelimelerini. Bense yaşadıklarını ve hatalarını tekrarlamak istemeyen ama yine de konuşmak için çıldırasıya tetikte duran telaşlı bir yürektim. Her şeye rağmen fazla bekletmedim seni. Bir gün beklediğim ama hiç ummadığım bir anda sana boşaldı dudaklarım; ’’seni seviyorum’’ diye...
    Susuyorsun... Devam et...!

    Bedenimden önce beynimi tahrik eden bir adamın şarkısını dinliyordum. Bu yüzden ilk karşılaşmamız tedirgin iki insanın karşılaşması gibi değildi. Küçük bir otel odasındaydık. Her şeye rağmen yaşadıklarına tez utangaç bir profil çiziyordum ama seni seviyordum. İlk defa sen dokundun dudaklarıma. Yüreğim yerinden çıkacak gibiydi. Yüreğim yerinden çıktı sen yerleştirdin. Küçük bir otel odasıydı şirindi ve belki de en güzeli pencerelerini açınca karşımızda Midilli’yi görmemizdi. Yağmur sularının ninnisinde seviştik seninle balıkçı motorlarının makamında. Özlemlerimi koynunda uyuttum ve sabahın ışıkları vururken bedenlerimize

    uyurken seyrettiğim yüzünü yüzümde unuttum...
    Susuyorsun... Devam et...!

    Yazdığın kelimeleri bırak adresime düşen yüzbinlerce cümleden hiç birine sığdıramadın beni. Yazdığın her satırda bir nehir gibi aktım bilinmezliğine. Başka bir şehirden gökyüzüne gönderdiğin sıcacık kelimeler benim şehrimin denizine düşüyordu ve ben her harfi tek tek çıkartırken derinlerden parmaklarıma denizin değil yüreğinin mavisi bulaşıyordu. Bütün şiirlerini itinayla saklıyordum ve her aşk’da olası olan bir bitiş ertesinde kullanmak üzere mahkeme tutanaklarına şiirlerini şahit olarak yazdırabileceğimi biliyordum. Çünkü şiirlerin çığlık çığlığa konuşuyorlardı

    ve ben senin yokluğunla şiirlerinle dertleşiyordum...
    Susuyorsun... Devam et...!

    “Bekle” kelimesiyle bitirdiğin her cümleyi virgülle uzattım ve bekleyişlerime sığdırdım düşünü kurduğum geleceğimizi. Suskunluğu her gün daha fazla uzatıyordun ve ben tek başıma yaşıyordum seninle beraber ellerinden tuttuğumuz ilişkimizi. Giderek uzaklaşıyordun daha çok susuyordun ve ben bilinmezlerin ortasında senin gerçekte neyin olduğumu öğrenmeye çalışıyordum. Aylar geçiyordu aramıyordun. Buna karşılık ben de “iyi ki sesin var yoksa bu hasret beni öldürecek” diyen adamın ölüm haberini bekliyor gibiydim. Her şeye rağmen bir şeylere sığınmak ve acılarımdan kurtulmak istiyordum. Ne zaman sana ihtiyacım olsa “aradığınız aşk’a şu an ulaşılamıyor” diyen kadının mutlu sesi yankılanıyordu kulaklarımda. Sen sorunlarınla uğraşıyordun bense sessizliğinle sevdamla ve yalnızlığımla. Sevda her şeye tek vücutmuş gibi göğüs germekti. Ben bunu biliyordum böyle seviyordum. Sense girdiğin mağaranın içinden uzattığım yardım elini bile görmüyordun...
    Susuyorsun... Devam et...!

    Herkes seni soruyordu selamını veriyordu iletemiyordum. Hep böyle mi çalıyordu sevdanın çanları. Farklı olduğumu düşündüğün bana bile geçmişimde bıraktığım yaralı sevdalarımı anımsatıyordun. Her şeye rağmen hiçbir kötü sözü yakıştıramadım sana. Giderek çoğalan kırgınlıklarımı itinayla kapatmaya çalıştım. Bir güzel sözün yeterdi belki bekletirdi sesimi bile duymadın. Merak edilmeyen bir yürek kaç zaman tutunabilir anıların güler yüzüne! Tutundum çırpındım düşmemek için.

    Uçurumun kıyısında bana uzanan elin yoktu düştüm..
    Susuyorsun...Devam et...!

    Bize ait bir çok düşü sen yaratmıştın ve sen yok ettin yine. Birer masal kahramanıydık ve masal olarak kaldık ilerde çocuklara anlatılmak üzere belki de. Yaşadığım ve yaşattığım hiçbir şey için pişman değilim. Hatta bir de teşekkürüm var sana kendimi en güzel sevilen kadın gibi hissettirdiğin için. Adı üstünde bir bekleyişti yaşadığım belki bu da bir düştü uyandım baktım ki yoksun

    seni düşlerinde bıraktım...
    Susuyorsun... Devam et...!

    Bir aşk’a kaç aşk sığar diye soruyor bir şair. Ben aşkıma tek aşk sığdırmıştım oysa bilmeden ismimin bile unutulduğunu. Sorulması gereken sorular tedavülden kalktı ki zaten cevapları da sana aitti. Sana değil seninle bir ömrün düşünü kuran kendime yakıştıramadım “hoşça kal” kelimesini. Ama sen bedeni dar gelse de almadan fikrimi elbisesini diktin vedanın. Bana sadece ortada kalmamak için giymek ve gitmek düştü. Ama gitmek değil ki öfkeyle kırgınlıklarla acıyla. Kendi özgürlüğüm için bağışladım seni. Yine de her şeye rağmen merak etmiyor da değilim; içindeki hangi sen gerçekte sevdi beni! Hangi sen haykırdı gökyüzüne ’’sen bende ömürlük olmalısın’’ diye!

    Ve hangi sen bu kadar kayıtsız kalabildi yüreğini konuşturan bir kadının yüreğine!
    Susuyorsun...! Devam et...!
    Susuyorsun... Artık konuşma...!

      Forum Saati Ptsi Mayıs 20, 2024 6:52 am