Babamın Gölgesini Gördüm
Minik ellerimi, elleri nasırlaşmış dağ gibi bir adam tutardı Sıcak Temmuz aylarında tarlada hasat toplayan, yorulduğunda anamın ellerinden soğuk ayran çorbası içen yiğid bir adam
Suratı sıcaktan buruşmuş, adeta coğrafyaya dönmüş Yüreği o kadarda mert bir adamdı Akşamın o güzel mehtabında yıldızları seyreder ve demli çayıyla bize tarihin derinliklerinden iz bırakan önderleri anlatırdı
Eliyle sıvazlarken aklar düşmüş sakalını güzel şiir yazar, edebi düşünür, nezaketi elden bırakmazdı Mert gibi takılmaz mertçe hayata bakardı Namerte boyun eğmez, rızkın helalini en ince ayarla rikkat kesilerek lokmayı besmeleyle boğazımızdan geçirirdi
Gölgesini gördüm babamın Onun gölgesi olabilmek için hayata öylesine baktım Dağları, sarp yalçın kayalıkları, meralarımızı o köyümün engin ve hoş insanlarını özledim Bilgisiz bilge adamlarını Yalın ve net sözlerini
Bilge babam bize dağların ötesindeki kızıl lale bahçelerini, gelincik çiçeklerini anlatır O pak kanıyla toprağı yeşerten hindikuş dağları, ogadinin sıcak çöllerini, hama yı, asyütü, Gazzeyi, bekri diyarı ve onun kahraman çocuklarını anlatırdı
Boynumuza astığı musafla medresenin yolunu tutar eğitim dönüşü alnımıza bir buse kondururdu
Kız kardeşime örtü bağlamayı öğretirken yırtık papuçlarını yamalamayıda ihmal etmezdi Çok özledim babamı Çocuksu hayallerimden hatırladığım bir iki kelam vardı onun adına
'' Ne hata yaparsan yap! Asla yalan söyleme! Hatanın telafisi olurda yalanın telafisi olmazmış''
'' Kuru ekmek ye! Aç kal! ama açlığını belli etme Derdini Allah'dan başkasına açma Sıkıntıdan kan gelsede ağzından kızılcık şerbeti içtim de''
Babam mert adamdı Ağzından asla şakilik işitilmez, nisyandan Allah'a sığınırdı Evimize gelen asla aç dönmezdi Biz açlıktan uyurduk ama misafirimizi doyurmadan göndermezdik
Bir gece babamın sadece gölgesini gördüm Sadece gölgesini Çoktan babamı benden alıp götürmüşlerdi Bir gece baskın yemiş evimiz ve bir daha dönmemek üzere hatıralarımda kalmış tüm güzellikler
Şimdi gel gör ki babam gece fısıldıyor yüreğime korkuyorum sensiz Yağmur ve şimşek ışık olmuyor gözlerimeKorkularımda odana gitmek istemiyorum Gecenin bir vaktinde senin yokluğunu bir kez daha öğrenmek beni üzüyor babam
Babamın gölgesini gördüm, kendini göremeden Onun musafında kırmızı bir çizgi
fe eyne tezhebun''Nereye bu gidiş nereye kadar''
Abdülkadir Seven
Minik ellerimi, elleri nasırlaşmış dağ gibi bir adam tutardı Sıcak Temmuz aylarında tarlada hasat toplayan, yorulduğunda anamın ellerinden soğuk ayran çorbası içen yiğid bir adam
Suratı sıcaktan buruşmuş, adeta coğrafyaya dönmüş Yüreği o kadarda mert bir adamdı Akşamın o güzel mehtabında yıldızları seyreder ve demli çayıyla bize tarihin derinliklerinden iz bırakan önderleri anlatırdı
Eliyle sıvazlarken aklar düşmüş sakalını güzel şiir yazar, edebi düşünür, nezaketi elden bırakmazdı Mert gibi takılmaz mertçe hayata bakardı Namerte boyun eğmez, rızkın helalini en ince ayarla rikkat kesilerek lokmayı besmeleyle boğazımızdan geçirirdi
Gölgesini gördüm babamın Onun gölgesi olabilmek için hayata öylesine baktım Dağları, sarp yalçın kayalıkları, meralarımızı o köyümün engin ve hoş insanlarını özledim Bilgisiz bilge adamlarını Yalın ve net sözlerini
Bilge babam bize dağların ötesindeki kızıl lale bahçelerini, gelincik çiçeklerini anlatır O pak kanıyla toprağı yeşerten hindikuş dağları, ogadinin sıcak çöllerini, hama yı, asyütü, Gazzeyi, bekri diyarı ve onun kahraman çocuklarını anlatırdı
Boynumuza astığı musafla medresenin yolunu tutar eğitim dönüşü alnımıza bir buse kondururdu
Kız kardeşime örtü bağlamayı öğretirken yırtık papuçlarını yamalamayıda ihmal etmezdi Çok özledim babamı Çocuksu hayallerimden hatırladığım bir iki kelam vardı onun adına
'' Ne hata yaparsan yap! Asla yalan söyleme! Hatanın telafisi olurda yalanın telafisi olmazmış''
'' Kuru ekmek ye! Aç kal! ama açlığını belli etme Derdini Allah'dan başkasına açma Sıkıntıdan kan gelsede ağzından kızılcık şerbeti içtim de''
Babam mert adamdı Ağzından asla şakilik işitilmez, nisyandan Allah'a sığınırdı Evimize gelen asla aç dönmezdi Biz açlıktan uyurduk ama misafirimizi doyurmadan göndermezdik
Bir gece babamın sadece gölgesini gördüm Sadece gölgesini Çoktan babamı benden alıp götürmüşlerdi Bir gece baskın yemiş evimiz ve bir daha dönmemek üzere hatıralarımda kalmış tüm güzellikler
Şimdi gel gör ki babam gece fısıldıyor yüreğime korkuyorum sensiz Yağmur ve şimşek ışık olmuyor gözlerimeKorkularımda odana gitmek istemiyorum Gecenin bir vaktinde senin yokluğunu bir kez daha öğrenmek beni üzüyor babam
Babamın gölgesini gördüm, kendini göremeden Onun musafında kırmızı bir çizgi
fe eyne tezhebun''Nereye bu gidiş nereye kadar''
Abdülkadir Seven