Kapadokya İki yanardağ arasında kalmış bir düzlükte doğanın akıl almaz güzellikteki taşlarının görsel şöleni Kaçışlar, mağaraların içine girilen, yerin yedi kat altına saklanan yaşamlar Katpadukya yani güzel atlar ülkesi yani Urgup, Avanos ve Nevsehir arasında bir rüya
Kapadokya
İki defa gittik ikisi de sonbahardı Ağaçların turuncuya dönen yapraklarıyla mağara evlerin arasında yürüyerek, kayalara tırmanarak doğanın güzelliklerini izledik
Melendiz Çayı’nın ikiye böldüğü Ihlara Vadisi’nde çay kenarında yürümek, buz gibi suya elini sokmak, sonbaharın hüznünü vadinin içinde hissetmek için yüzlerce basamağı görmüyor gözümüz Ağaçların altında yürüyerek ilk hristiyanlık dönemine ait kaya kiliselerine bakıyoruz Ağaçaltı, Sümbüllü, Yılanlı, Kokar Kiliseleri bunlardan bazıları Fresklerin çoğu tahrip olmuş, mağaraların içi kötü kokuyor Ama vadi yine de çok güzel
Uçhisar merkezde bölgenin en yüksek kayasının -Uçhisar Kale’si- üzerine çıkıldığında, çok geniş bir vadi ayaklarınızın altında kalırken karşıda Erciyes Dağı da görünür ki bu manzara mükemmeldir
Derinkuyu ve Kaymaklı'da kat kat indikçe şaşırtan, “buralarda nasıl yaşamışlar” sorusunu sorduran, yer yer daracık yollarından geçilirken eğilip bükülünen yeraltı şehirleri bulunuyor
Avanos, ustaların turistlere şovlar yaptıkları, gruptan birini de denemeye davet ettikleri ve her defasında bir türlü şekle girmeyen, sürekli eğilip bükülen çamurun yine usta tarafından bir kaseye, vazoya dönüştürülerek deneyene hediye edildiği, küçücük kaplarda şarap/elma çayı ikram edilen, çanak-çömlek atölyeleriyle dolu Kızılırmak kenarındaki Avanos’ta ayrıca halıcılık da yaygın olarak yapılıyor Halı atölyelerinde de uçan halılar, ipek halılar vb bölgenin ürünü olan halıların tanıtıldığı süper halı şovlar yapıyorlar
Kapadokya, bir kere gitmekle doyamayacağınız güzellikler sunmaya devam ediyor
Kapadokya
İki defa gittik ikisi de sonbahardı Ağaçların turuncuya dönen yapraklarıyla mağara evlerin arasında yürüyerek, kayalara tırmanarak doğanın güzelliklerini izledik
Melendiz Çayı’nın ikiye böldüğü Ihlara Vadisi’nde çay kenarında yürümek, buz gibi suya elini sokmak, sonbaharın hüznünü vadinin içinde hissetmek için yüzlerce basamağı görmüyor gözümüz Ağaçların altında yürüyerek ilk hristiyanlık dönemine ait kaya kiliselerine bakıyoruz Ağaçaltı, Sümbüllü, Yılanlı, Kokar Kiliseleri bunlardan bazıları Fresklerin çoğu tahrip olmuş, mağaraların içi kötü kokuyor Ama vadi yine de çok güzel
Uçhisar merkezde bölgenin en yüksek kayasının -Uçhisar Kale’si- üzerine çıkıldığında, çok geniş bir vadi ayaklarınızın altında kalırken karşıda Erciyes Dağı da görünür ki bu manzara mükemmeldir
Derinkuyu ve Kaymaklı'da kat kat indikçe şaşırtan, “buralarda nasıl yaşamışlar” sorusunu sorduran, yer yer daracık yollarından geçilirken eğilip bükülünen yeraltı şehirleri bulunuyor
Avanos, ustaların turistlere şovlar yaptıkları, gruptan birini de denemeye davet ettikleri ve her defasında bir türlü şekle girmeyen, sürekli eğilip bükülen çamurun yine usta tarafından bir kaseye, vazoya dönüştürülerek deneyene hediye edildiği, küçücük kaplarda şarap/elma çayı ikram edilen, çanak-çömlek atölyeleriyle dolu Kızılırmak kenarındaki Avanos’ta ayrıca halıcılık da yaygın olarak yapılıyor Halı atölyelerinde de uçan halılar, ipek halılar vb bölgenin ürünü olan halıların tanıtıldığı süper halı şovlar yapıyorlar
Kapadokya, bir kere gitmekle doyamayacağınız güzellikler sunmaya devam ediyor