Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    Hayat ve Yaşamak ... !

    FallenAngel
    FallenAngel
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 1738
    Kayıt Tarihi : 05/02/11
    Nereden : İstanbul
    Aktiflik :
    Hayat ve Yaşamak ... ! Img_le10200 / 999200 / 999Hayat ve Yaşamak ... ! Img_ri10


    Cüzdan
    Altın Altın: Sınırsız
    Para Para: Sınırsız

    Hayat ve Yaşamak ... ! Empty Hayat ve Yaşamak ... !

    Mesaj tarafından FallenAngel Salı Şub. 15, 2011 5:27 pm

    Arkadaşlar Yanlış Yere açtıysam Özür Dilerim İşte Hayat ve Yaşamak :
    Şerefle Bitirilmesi gereken en ağır görev "HAYATTIR" Bu nedenle;
    Bir lokma ekmek için şerefini ayaklar altına almaya,
    Bir anlık zevk için namusunu lekelemeye, Bir zamanlık mevkii için ayak öpmeye,
    Günlük menfaatin için faziletini karartmaya "DEĞMEZ"

    Ne çok fazla akıllı ol, ne de çok fazla çılgın.
    Ne kendini çok fazla beğen, ne de çok fazla çekingen ol.
    Ne çok fazla onurlu ol, ne de çok fazla mütevazi.
    Ne çok fazla konuş, ne de çok fazla suskun.
    Ne çok fazla sert ol, ne de çok fazla yumuşak.


    Eğer çok fazla akıllı olursan, insanlar senden çok fazla şey bekler.
    Eğer çok fazla çılgın olursan, her zaman aldatılırsın.
    Eğer çok fazla konuşursan, kimse sana aldırmaz.
    Eğer çok fazla susarsan kimse seni saymaz.
    Eğer çok sert olursan, kırılırsın.
    Eğer çok yumuşak olursan ezilirsin

    UNUTMA !

    Pazartesi farkında olmadan Salı.. Salıda Çarşamba oluyorsa... Perşembe geldiğinde haftasonu için geri sayılıyorsa, Birinci hafta yerini ikinciye, ikinci üçüncüye, Ocak Şubat'a, Şubat Mart'a derken Nisan olduğunda yaz geliyor diye mutlu olunmuyorsa; O zaman günümüzü gün etmiyoruz..Bence Günümüzü Yarın Ediyoruz Günüzü YARIN ETMEYİ Bırakında.. GÜNÜNÜZÜ GÜN EDİN....
    YAŞAMAK fırsattır , yararlanmayı bil.
    YAŞAMAK güzelliktir, kıymetini bil.
    YAŞAMAK mutluluktur, tatmayı bil.
    YAŞAMAK rüyadır, gerçekleştirmeyi bil.
    YAŞAMAK meydan okumasıdır sana,karşı çıkmayı bil.
    YAŞAMAK görevdir,tamamlamayı bil.
    YAŞAMAK oyundur, oynamayı bil.
    YAŞAMAK servettir, korumayı bil.
    YAŞAMAK aşktır, sevgidir, keyfini çıkarmayı bil.
    YAŞAMAK bilmecedir, çözmeyi bil.
    YAŞAMAK hüzündür, aşmayı bil.
    YAŞAMAK verilmiş bir sözdür, tutmayı bil.
    YAŞAMAK şarkidir, söylemeyi bil.
    YAŞAMAK mücadeledir, kabullenmeyi bil.
    YAŞAMAK trajedidir, göğüslemeyi bil.
    YAŞAMAK şanstır, kullanmayı bil.
    YAŞAMAK çok kıymetlidir, mahvetmemeyi bil.
    YAŞAMAK yaşamaktır,uğruna savaşmayı bil.
    Tüm bunları gerçekleştirmeniz dileğiyle.....

    YARIN KIMSEYE VAADEDILMEMISTIR..

    Alfred D. Souza der ki;
    "Uzun zamandan beridir hayatin -gercek hayatin- baslamak uzere oldugu izlenimine kapilmistim. Fakat her zaman yolumun uzerinde bir engel, oncelikle erisilmesi gereken birsey, bitmemis bir is, hizmet edilecek zaman,odenecek bir borc oldu. Sonra hayat baslayacakti. Sonunda anladim ki bu engeller benim hayatimdi." Bu gorus acisi, mutluluga giden bir yol olmadigini gosterdi. Mutluluk yoldur, oyleyse sahip oldugunuz her anin kiymetini bilin ve mutlulugu, vaktinizi harcayacak kadar ozel biriyle paylastiginiz icin, ona daha fazla deger verin. Unutmayin, zaman hic kimse icin beklemez. Oyleyse; Okulu bitirene kadar, 100 milyar kazanana kadar, Cocuklariniz olana kadar, Cocuklariniz evden ayrilana kadar, Ise baslayana kadar, Evlenene kadar, Cuma gecesine kadar, Pazar sabahina kadar, Yeni bir araba, ya da ev alana kadar, Borclari odeyene kadar, Ilkbahara kadar, Yaza kadar, Sonbahara kadar, Kisa kadar, Maas gunune kadar, Sarkiniz soylenene kadar, Emekli olana kadar, Olene kadar.....

    MUTLU OLMAK ICIN ICINDE BULUNDUGUNUZ 'AN' DAN DAHA IYI BIR ZAMAN OLDUGUNA KARAR VERMEK ICIN BEKLEMEKTEN VAZGECIN. MUTLULUK BIR VARIS DEGIL, BIR YOLCULUKTUR. "PEK ÇOKLARI MUTLULUGU INSANDAN DAHA YUKSEKTE ARARLAR, BAZILARI DA DAHA ALCAKTA. OYSA MUTLULUK INSANIN BOYU HIZASINDADIR."

    Unutmayin "YARIN KIMSEYE VAAD EDILMEMISTIR''

    İyi bir insanda bulunması gereken özelliklerden bazıları...

    1.Düşünmeye vakit ayır; Düşünce güç icin kaynaktir.
    2.Eğlenceye vakit ayır; Eglence gencligin sirridir.
    3.Okumaya vakit ayır; Okuma bilginin pinaridir.
    4.Duaya vakit ayır; Dua, guc anlarda direnmenin destegidir
    5.Sevmeye vakit ayır; Sevme yasami tatli kilan şeydir.
    6.Anlasmaya vakit ayır.
    7.Gulmeye vakit ayır; Gulme ruhun muziğidir.
    8.Vermeye vakit ayır; Verme günün aydinliğidir.
    9.İşini yapmaya vakit ayır.
    10. Teşekkure vakit ayır; Tesekkur, yasam pastasinin kremasidir.

    GÜZEL YAŞAMANIN 10 ANAHTARI

    \||/
    (@@)
    ooO_(_)_Ooo

    Her ülkenin binlerce atasözü var, özdeyişi var. Bunlar birikimlerin hap halinde ifade edilmiş şekli.Ünlülerin, toplumları etkileyen kişilerin özdeyişleri var, çoğu zaman yazarlar anlatmak istedikleri konuya giriş yaparken "ufuk açma" niyetine alıntı yaparlar.Philip E. Humbert adlı bir psikiyatri profesörü, "İnsanlara mutlu yaşamın anahtarını 10 kuralda toplayacak olsam, hangi deyişleri seçerdim" diye kapsamlı bir çalışma sonrası bir liste çıkartmış.

    1. Kendini tanı - Sokrat
    Kendi içinde yolculuk yap. Günlük tut. Kalbin, gönlün, vicdanın ne diyor? Neyi öne çıkartıyor? Dünyaya bilinçli bakmanın yolu başta bu iç yolculuktan geçiyor.

    2. Olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol - Mevlana
    Dürüst ol, adil ol, hakça düşün. İçinden gelen sesin öne çıkardığı değerleri koru. Hayatta birşeyleri korumak için ayakta kalmazsan herşey seni düşürür.

    3. En yukarda aşk var - Aziz Paul
    Sesi müziğe dönüştüren aşktır. Aşk olmazsa, sevgi ilişkileri yoksa, ihtimam eksikse hayatın kuru bir daldan farkı kalmaz.

    4. Dünyayı hayal gücü döndürür - Albert Einstein
    Yaptığımız her şey hayal kurarak başlar. Hayat -herkes için- hayalleri gerçekleştirmek ve yapabileceğinin en iyisi, olabileceğinin en en güzeli peşinde gitmektir. Bobby Kennedy'nin sözü gibi: Diğerleri dünyaya bakıyor ve "Neden" diye soruyor. Ben bambaşka bir dünya düşünüyor ve "Neden olmasın" diye soruyorum.

    5. Fazla güzellik göz çıkarmaz - Mae West
    Güzel hayat doya doya yaşanır. Mutluluk paylaşılır, hayatı sevme hissi çoşkuyla beraber gelir. Ruhun müziğinde "Haydi bastır, göster kendini" temposu vardır. Kibir değil, çoşku!

    6. Fırsatlar yakalandıkça çoğalır - Sun Tzu
    Başarı cesaret ister, başlangıçtaki cesaret sonradan inanca dönüşür. İnanç insanlığa daha iyi hizmet arzusuna dönüştüğünde fırsatlar yelpazesi yukarı bir seviyede tekrar açılır.

    7. Ya yap ya yapma. Denemek yok! - Yoda (Yıldız Savaşları)
    Hayat seri hareket, karar ve kararlılık gerektirir.Tereddütte kalanlar geride kalır. Hayatın üstüne gitmezseniz hayat sizin üstünüze gelir.

    8. Mükemmellik, ekleyecek bir şey kalmadığında değil, alınacak bir şey kalmadığında oluşur - Antoine de St.Exupery
    Hayatınızı basitleştirin. Basite indirge, indirge, bir kere daha indirge... O zaman ne kalıyor, ona bak. İstekler listenizi kısa tutun. Kısa tutun ki fokus edebilesiniz. Güneş ışığına büyüteç tutmak gibi, odaklamazsanız hayatı yakamazsınız.

    9. Kabiliyet yoksa sanatçı olmaz, ama çalışılmadıkça kabiliyet hiç bir işe yaramaz - Emile Zola
    Ancak akıllı, bilinçli ve odağı şaşmayan çabalar sonrası olası potansiyelin yapabilecekleri gerçekleşir. Elması yontmadıkça elinizde sadece bir taş parçası vardır.

    10. Hayatı yaşamanın iki yolu var. Biri hiçbir şey mucize değilmiş gibi yaşamak... Diğeri herşey mucizeymiş gibi yaşamak - Albert Einstein.
    Şükretmeyi unutmamak gerek!

    Yasam için diğer öneriler !!! (Hayatın Altın Kuralları)

    - İnsanlara beklediklerinden daha çok sey ver ve bunu zevk alarak yap.
    - En sevdigin siiiri ezberle.
    - Dinledigin herseye inanma, sahip oldugun herseyi harcama ve istedigin kadar uyuma.
    - "Seni seviyorum" dediginde, cidden söyle.
    - Tutkuyla ve derinden sev. Sonradan yara alabilirsin belki,ama hayati komple yasamanin tek yolu budur.
    - Anlasmazlik durumlarinda, dürüst ol.
    - Kimseyi kirma, hakaret etme.
    - İnsanlari akrabalarina göre yargilama.
    - Yavas konus, ama hizli düsün.
    - Biri sana, yanit vermek istemedigin bir soru yöneltirse,gülümse ve en büyük askin ve en büyük basarilarin daha büyük riskleri oldugunu hatirla.
    - Anneni ara.
    - Biri hapsirdiginda, "çok yasa" de.
    - Kaybettiginde, ders al.
    - Hata yaptigini farkettiginde, onu hemen düzelt.
    - Telefona cevap verirken gülümse. Seni arayan kisi bunun sesinden anlayacaktir.
    - Konusmaktan, sohpetten hoslanan bir kadin/erkekle evlen.Yaslandiginizda, konusma yeteneginiz herseyden daha önemli olacak.
    - Biraz yalniz kal.
    - Degisikliklere kucak aç, ama degerlerini yitirme.
    - Suskunlugun, bazan, en iyi yanit oldugunu unutma.
    - Daha çok kitap oku, daha az televizyon seyret.
    - İyi ve saygin bir hayat sür. İlerde, yaslandiginda ve geçmisi hatirladiginda, birkez daha nasil zevk aldigini göreceksin.
    - Allah'a güven ama arabani kilitle.
    - Evde sevgi dolu bir atmosfer önemlidir. Huzurlu ve uyumlu bir ortam yaratmak için elinden geleni yap.
    - Sevdiklerinle anlasmazliga düstügünde, o anki duruma önem ver.
    - Geçmiste çok yasama.
    - Bildiklerini paylas. Ölümsüzlügü elde etmenin bir yoludur.
    - Gezegenimize karsi nazik ol.
    - Dua et. Duada, ölçülemeyecek bir güç saklidir.
    - Sana sevgi gösterisinde bulunan birini engelleme.
    - Baskalarinin isine burnunu sokma.
    - Onu öperken gözlerini kapatmayan bir kadin/erkege güvenme.
    - Yilda birkez hiç gitmedigin bir yere git.
    - Çok para kazaniyorsan eger, hayattayken, baskalarina yardim et. Bu, sansin sana verebilecegin en büyük tatmindir.
    - Unutma, istediklerini elde edememek, bazen büyük bir sanstir.
    - Bütün kurallari ögren, sonra bazilarina uyma.
    - İki insan arasindaki askin birbirine duyduklari gereksinimden daha büyük oldugu iliskinin en iyi iliski oldugunu unutma.
    - Basarini, onu elde etmek için vazgeçmek zorunda kaldigin seylere baglantili olarak degerlendir. Bu mesaji saklama. -Yeterli zamanım yok deme... Pasteur, Michelangelo, Leonardo da Vinci'nin de günleri 24 saatti...
    -Keşke sözcüğü yerine, bir dahaki sefere demeyi dene...
    -Önceliklerini iyi tayin et. Kimse ölüm döşeğinde; ''iş yerimde daha fazla zaman geçirseydim'' demez..
    -Cesur ol, Değilsen bile öyle davran. Hiç kimse aradaki farkı anlayamaz..
    -Büyük düşün, ama küçük zevklerin de tadına var...
    -Bol bol gülümse, hem maliyeti sıfırdır, hem de bedeline paha biçilmez...
    -Dinlemeyi öğren.. Bazı fırsatlar kapıyı hafif tıklatır..
    -Asla birilerinin umudunu kırma, Belki de sahip oldukları tek şey odur.. Mükemmeli ara, kusursuzu değil....
    -İnsanları; banka hesaplarının büyüklüğüyle değil, kalplerinin büyüklüğüyle ölç..
    -Hastanedeki arkadaşlarını ve akrabalarını ziyarete git. Senin orada geçireceğin süre onlarınkinden çok daha kısa..
    -Bir sırrın sorumluluğunu arkadaşına vermeden önce iyi düşün..
    -Biri sana sarıldığında, önce onun kollarını gevşetmesini bekle..
    -İlk kez tanıştığın insanlara, ne iş yaptıklarını sorma, onlarla ahbaplığını etiketlerinden bağımsız başlat...
    -Köprüleri atma. Aynı nehri kaç kez daha geçmek zorunda kalacağına şaşıracaksın...
    -Birisine seni seviyorum deme fırsatını asla kaçırma..
    -Zamanı ve sözleri dikkatsizce kullanma, ikisi de geri alınamaz.
    -Ölmeden önce denemek istediğin, 25 şeyin listesini çıkar, cüzdanında taşı ve sık sık göz at..
    -Ayrıntı profesörü olma... Olabildiğinden fazla sevecen ol..
    Göğün her yerde mavi olduğunu anlamak için dünyayı dolaşman gerekmez.
    Bak, aynı zamanda da baktığını gören ol.
    Geldiğin zaman boşluk dolduran değil, gittiğin zaman yeri doldurulamayan ol.
    Her duyduğuna inanma, elindekinin hepsini harcama ve istediğin kadar uyuma.
    Seni seviyorum derken inanarak söyle. Özür dilerken karşındakinin gözlerinin içine bak.
    İlk görüşte aşka inan. Evlenmeden önce en az altı ay nişanlı kal.
    Asla başkalarının hayalleri ile dalga geçme. Derinden ve inançla sev.
    Kırılabilirsin belki ama başka türlü de hayatını tam anlamıyla yaşayamazsın.
    Anlaşmazlıklarda dürüstçe savaş.
    İnsanlar hakkında konuşulanlara inanıp, onlar hakkında karar verme. İnsanları yargılarsan, onları sevmeye zamanın kalmaz.İnsanlara beklediğinden fazlasını ver ve bu işi yaparken kibar ol.
    Yavaş konuş ama hızlı düşün.
    Şunu daima hatırla ki, büyük aşk veya büyük yatırım daima büyük risk taşır.
    Eğer kaybedersen aklını da kaybetme.
    Üç S'yi unutma: Sevgi - herkese, Saygı - kendine ve başkalarına, Sorumluluk - Tüm hareketlerin için.
    Eğer hata yaptığını farkedersen, hemen onu düzeltmeye bak, bile bile devam etme.
    Konuşmayı sevdiğin biriyle evlen. Yaşın ilerledikçe sohbet her şeyden fazla önem kazanacaktır.
    Anneni sev, say, ara.
    Şunu bil ki, bazen sessiz kalmak en iyi cevaptır.
    Sevdiklerinle tartışırken, o anı önemse, geçmişi kurcalama.
    Satır aralarını da oku, bilgilerini paylaş. Bilgi insanı kuşkudan, iyilik acı çekmekten, kararlılık korkudan kurtarır.
    Dua et. Büyük güç verir. Düşün. Daha da büyük güç verir.
    Öperken gözlerini kapamayan sevgiliye güvenme.
    Bazen istediğin bir şeyin olmaması senin için bir şanstır.
    En iyi ilişkin, birbirinize olan sevginiz, birbirinize ihtiyacınızdan fazla olduğu zaman olacaktır.
    Şunu bil ki; karakterin senin kaderindir.
    Sınırsızca sev, her gönülde çiçek olacağına, bir gönülde buket ol.
    Sevgi için kollarını kapalı tutma, sonra kendinden başka tutacak şey bulamazsın.
    İçinden ne geliyorsa yap. Doğal ol.
    Mutluluk, sorunsuz bir yaşam değil, onlarla başa çıkabilme yeteneği demektir.
    Gülmek için mutluluğu bekleme, sonra tebessüm bile edemezsin...

    KULAKLARA KÜPELER...

    1- Aklını kullan.
    2- İyice tanımadan hiçbir insana bağlanma.
    3- Bitmemiş ilişkilerin üzerine ilişki kurma. Acı çeken sen olursun.
    4- İyice soruşturup diğer insanların da haklı olabileceğini düşün.
    5- Seni takmayanı sen hiç takma, konuşmayanla asla konuşma.
    6- Güvenmediğin biriyle asla çıkma.
    7- Yalanını yakaladığın kişinin düzelebileceğini düşünme.
    8- İnsanlara doğru değer ver, hak etmeyenleri sil.
    9- Kimseye yalvarma.
    10- Asla dönüp de arkana bakma.
    11- Sır tutmasını bil.
    12- Dostlarının sevgilinden daha önemli olduğunu unutma. Onları asla sevgilin için satma.
    13- Hak ettiğin sevgiyi alamadın mı kendini üzme, sorun sen değilsin.
    14- Kimsenin lafiyla dolduruşa gelme, ama aklının bir köşesinde de tut.
    15- Kafanda bitirdikten sonra iki çift tatlı söz, iki damla göz yaşı için asla yumuşama.
    16- Seni sevenlerle kullananları iyi ayırt et.
    17- Seni dinleyip anlama niyeti olmayanlarla tartışma.
    18- Emrivaki oluşturulan dostlukları kabul etme.
    19- Eğer verdiğin sır o kişide kalmıyorsa ikinci bir sır verme.
    20- Dostun olacak insanları bazı kriterlere göre belirle.
    21- Kendini öven insanlardan kaç.
    22- Karşındakinin doğruyu söylediğini varsayma.
    23- Kendine saygını yitirmene neden olacak hiçbir şey yapma.
    24- Sorunun olduğunda insanlar zaman ayırıp seni dinliyorlarsa onların öğütlerini gözardı etme.
    25- Göz göre göre su birikintilerine taş atma, mutlaka üstüne sıçrar.
    26- Kendinin herkesten daha önemli olduğunu unutma.
    27- Sen istemediğin sürece tanrı dışında kimsenin seni üzemeyeceğini aklından çıkarma.
    28- Göz yaşlarının değerini bil. Onları hak etmeyenler için harcama.
    29- Sana bahşedilen zekâyı kullanmayarak tanrıya hakaret etme.
    30- Senin zekâna inanan insanları hayal kırıklığına uğratma.
    31- Kendini sev.
    32- Alkol alınca kontrolünü yitirenlerle asla tartışma.
    33- Dışarıdaki güneşe bakıp gülümse ve önünde koskocaman bir gelecek olduğunu unutma.
    34- Dostluğunla yetinmeyenler için hiçbir fedakârlık yapma.
    35- İnsanları kaybediyorsun diye ağlayıp sızlama, ama kazandığın insanların değerini bil.
    36- Aşkta bile mantığına küsme. Kalbin doğru yolu bulacak içgüdüye sahip değil.
    37- Kimseye taşıyabileceğinden fazla değer verip bununla övünmesine fırsat verme.
    38- Güvenmediğin kimseye aleyhine kullanılabilecek hiçbir koz verme.
    39- İstediğini almak için asla duygu sömürüsü yapma.
    40- Sana duyulan sevgiyi ve güveni istismar etme.

    HAYATIN RİSKİ !!

    Gülmek "SAFTIR" denme riskini göze almaktır.

    Ağlamak ise "DUYGUSAL" görünme riskini.

    Birine yakınlaşmak "KENDİNİ KAPTIRMA" riskini göze almaktır.

    Sevdiğini söylemek "SEVİLENİ YİTİRME" riskini.

    Duygularını açmak "KENDİNİ ORTAYA KOYMA" riskini göze almaktır.

    Düşüncelerini söylemek ise "DOKUZ KÖYDEN KOVULMA" riskini.

    Umutlanmak "HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRAMA" riskini göze almaktır.

    Sevmek ise "KARŞILIK GÖREMEME " riskini. Ama riskler alınmalıdır, çünkü hayatimizin en büyük riski hiç risk almamaktir.. Çünkü Yaşamak "ÖLME" riskini göze almaktır..

    SÜRPRİZ = HAYAT

    Sürpriz... Sürpriz aniden çıkıp gelmektir, bir bilinmezden; yada çekip gitmektir bir gece vakti, hiç bir şey söylemeden ve hiç bir rota belirlemeden.
    Sürpriz karanlık gecenin, karanlık bos odasının kırk mumluk ampule yenik düşmesidir. Yılların karanlığının, aydınlığa teslim olmasıdır.
    Sürpriz havai fişekleri seyrederken, bir tek yıldıza bile hasret kalmaktır.
    Sürpriz, "seni seviyorum" demektir. Güneş batarken, bakışların kalbi ısıtmasıdır. Sonbahar yapraklarının, sevgi damlacıklarıyla ıslanmasıdır.
    Sürpriz ağlayabilmektir; yada tebessüm edebilmek. Sürpriz ruhunu özgür bırakmaktır.
    Sürpriz hiç bir şeye hazırlıklı olamamaktır... Yada her şeye hazır olma halidir.
    Sürpriz kayıtsız şartsız var olana ve büyük olca itaat etmektir.
    Sürpriz yeni doğmuş bebeğin kokusudur, tenidir. Sürpriz o bebeğin kız olusudur.
    Sürpriz, bebeğin annesini sevmesidir, onu aramasıdır.
    Sürpriz yaslanmaktır. Zamanın yüzdeki çizgileri derinleştirmesidir.Sallanan koltukta, pencere önünde ebediyeti beklemektir.
    Sürpriz zamana meydan okuyamamaktır
    Sürpriz, mezara bir adim daha yanaşmaktır. Her nefeste bir adim daha atmaktır.
    Sürpriz yalnız kalmaktır. Sürpriz çoğalmaktır. Sürpriz beklemektir,
    Sürpriz bekletmektir. Sürpriz çiçek toplamaktır. Sürpriz ağaç dikmektir.
    Sürpriz güne merhaba demektir. Sürpriz günesin batisini seyretmektir.
    Sürpriz yıldızları saymaktır. Sürpriz her kayan yıldızda ayni dileği tutmaktır.
    Sürpriz... Sürpriz hayatin diğer adidir!...

    Hayat Kanunları

    Ters gitme olasılığı taşıyan bir şey ters gidecektir.

    İşler beklenenden daha uzun zaman alır.
    PUHU MODİFİKASYONU: Tamamlanma tarihi ile ilgili beklentilerin planlamada kazandığı ciddiyet arttıkça gecikmede büyür.

    Eğer bir şey birden fazla ters gitme olasılığı taşıyorsa size en fazla zararı dokunacak kombinasyon oluşur.
    PUHU: Eğer bir şey birden fazla ters gitme olasılığı taşıyorsa; size en fazla zararı dokunacak kombinasyonun bilincindeyseniz ve buna karşı tedbirlerinizi aldıysanız, bu tedbirler sizin için daha zararlı bir kombinasyonu gerçekleştirir.

    Eğer bir işte bir terslik olması için x sayıda farklı yol varsa ve siz işe başlamadan önce x sayıda tedbir aldıysanız x+1 terslik siz işi bitirmek üzere iken ortaya çıkar.

    Olaylar kendi haline bırakıldığında kötüden daha kötüye doğru gider.
    PUHU: Kötüden daha kötüye gidecek olaylara yapılan müdahale en kötüye ulaşma hızını arttırır.

    İşinizin tüm aşamalarını planlayıp birinci aşama ile işe başladığınızda, birinci aşamadan önce tamamlanmış olması gereken bir aşama ortaya çıkar.
    PUHU: Bu aşama hala plana entegre edilebilir gibi görünür. Bu entegrasyon yalnız tüm planı mahvetmekle kalmaz, ana hedeflerin iptalini de beraberinde getirir.

    Problemlere getirilen Çözümler yeni problemler yaratır.
    PUHU: Problemlere getirilen çözümler ilk problemlerden daha kötü problemler getirir.

    Hiç bir şey kimsenin bir daha bozamayacağı bir seviyeye dek mükemmelleştirilemez. Çünkü böyle bir seviye yoktur ve aptallar en basit şeyleri bozma konusunda son derece yaratıcıdırlar.
    PUHU: Bir şeyi hiç kimsenin bozamayacağı bir seviye ye dek mükemmelleştirmek için nedenli düşünürseniz aptalların da o işi bozmak için yaratıcılıkları o denli artar.

    Doğa hata ve eksikten yanadır.
    PUHU: Doğanın hata ve eksik yaratmak için sonsuz kaynağı vardır.

    Doğa olumsuz sonuçları korur ve müdahalesini olumsuz sonuç lehine yapar.
    PUHU: Doğa olumlu sonuçları engellemek için vardır.

    Her şey simultanet Sırasız-Düzensiz olarak ters gider.
    PUHU: Her şey size hangisinin daha fazla zararı dokunacağına bağlı olarak simültane veya peş peşe ters gider.

    CHRISHOLM MODİFİKASYONU: Bundan daha kötüsü olamaz dediğiniz andan itibaren işler daha kötüye gider.

    Durum iyiye gitmeye başladığında mutlaka unuttuğumuz veya gözden kaçırdığımız bir nokta vardır.

    Hiçbir şey kalıcılık kadar geçici değildir.

    İşinizi ne kadar iyi yaparsanız yapın, mutlaka sonuçlara modifikasyon getirecek bir amiriniz bulunacaktır.
    MATSH KANUNU: Berbat bir son, sonsuz bir berbatlıklar dizisinden daha iyidir.
    HOOK KANUNU: Aradığınız herhangi bir şeyi son baktığınız yerde bulursunuz.
    GYLME FORMÜLÜ: Başarının sırrı samimiyettir. Bunu taklit ettiğiniz anda başardınız demektir.
    LIERMAN KANUNU: Herkes yalan söyler, fakat bu önemli değildir çünkü kimse dinlemez.
    EVANS VE BJORN KANUNU: Kötü giden şey ne olursa olsun,bunun böyle olacağını bilen biri mutlaka vardır.
    GINSBERG TEOREMİ: Kazanamazsın, berabere kalamazsın, hatta oyunu terk edemezsin.
    O'TOOLE AKSİYOMU: Bir çocuk yeterli değildir. İki çocuk çok fazladır.
    MURPHY'NİN ÖĞRENCİLER İÇİN KANUNU: Bir öğretmen öğrencilerin öğretilen dersten başka yapacak işleri olmadığını varsayar.
    PUHU'NUN PARK YERİ BULMA KANUNU: Park etmek için hemen bulup beğenmediğiniz ve park etmediğiniz yerin park edilebilecek tek yer olduğunu fırsat kaçtıktan sonra park etmek için hemen bulup beğenmediğiniz halde park ettiğiniz yerin, park edilebilecek yerlerin en kötüsü olduğunu gideceğiniz binaya ulaştıktan sonra anlarsınız.
    JONES'UN TELEVİZYON KANUNU: Görülmeye değer tek program yayından kaldırılır.

    Tecrübe ihtiyacınız geçtikten sonra edinilir.

    Çekici, güzel ve sizden hoşlanabilecek bir kadınla tanışma olasılığınız;
    a- yanınızda karınız varken,
    b- yanınızda sizden daha yakışıklı bir arkadaşınız varken,
    c- yanınızda sizden daha zengin bir arkadaşınız varken artar.

    Şöhret geçebilir ama unutulmuşluk kalıcıdır.
    CANSIZLIĞIN HAREKETLİLİĞİ YASASI: Bütün cansız cisimler sadece ayaklarınıza dolaşmaya yetecek kadar hareket eder.
    MURPHY'NİN DÜNYA GÖRÜŞÜ: Ne olursa olsun gülümse, çünkü yarin bugünden kötü olacaktır.
    PUHU'NUN DÜNYA GÖRÜŞÜ: Ne olursa olsun ağlama, çünkü göz yaşlarına asıl yarın ihtiyacın olacaktır.
    STENDERUP KANUNU: Ne kadar geride kalırsanız, yetişmek için o kadar çok vaktiniz olur.
    CONNER KANUNU: Gizli kalması gereken belge fotokopi makinesinde unutulur.
    HELL KANUNU: Bir kütle suya batırıldığında telefon çalar.

    Zamanı gelmiş bir hata kadar kaçınılmaz hiçbir şey yoktur.

    Gerçek hiçbir problemin çözümü yoktur.

    MURPHY`NİN ALTIN KURALI: Altını bulan kuralı koyar.

    Herhangi bir cisim kendisine en çok zarar verecek biçimde yere düşecektir. Bu yasayı tamamlayıcı eklerle açıklayalım:
    a- üzerine yağ sürülmüş bir ekmek diliminin yağlı yüzünün üstüne düşme olasılığı alttaki halının değeri ile doğru orantılıdır,
    b- yere düşecek ilk, belki de tek parça en pahalı parça olacaktır,
    c- eşyalar yere her zaman dik açıyla düşerler,
    d- düşürülen her parça avadanlık,atölyenin en ulaşılmaz köşesine dek yuvarlanacaktır,
    e- ve siz onu ararken ayağınıza ilk çarpan şey de o alacaktır,
    f- tezgahtan düşen küçük parçaların bulunma olasılığı parçanın büyüklüğü ile doğru orantılı, sizin işi tamamlama süreniz ile ters orantılıdır.

    Herkese güven, sonra da kartları kes.

    İki yanlış ... sadece bir başlangıçtır.

    İlk denemede başarılı olamazsan, denediğini gösteren bütün kanıtları yok et.

    Politikada başarılı olmak için sık sık ilkelerinin üstüne çıkman gerekir.

    İstisnalar kuralı kanıtlar ... ve bütçeyi mahveder.

    Başarı daima yalnızken gelir, başarısızlık herkesin içinde.

    İstisnalar daima kaidelerden fazladır.

    Bir kişinin fikirlerini çalmaya intihal, bir çok kişinin fikirlerini çalmaya araştırma derler.

    Sen bir yanlış yapana kadar kimse seni dinlemiyordur.

    Tereddüt eden muhtemelen haklıdır.

    Siz birini işe aldıktan tam bir gün sonra ideal aday iş için başvurur.

    Bir şey çok gizliyse fotokopi makinesinin yanında unutulur.

    Bir çocuk yetmez, ama iki çocuk ta haddinden fazla çoktur.

    Yere düşürdüğünüz pazar çantası, daima içinde yumurta olan çantadır.

    Asla paranızın yeteceği şeyi istemezsiniz.

    Bir berbere asla tıraş olmam gerekir mi diye, bir satıcıya da fiyatlarınız nasıl diye sormayın.

    Araba kullanmayı öğreninceye kadar hakkıyla küfretmeyi asla öğrenemezsiniz.

    Aşk mektupları, iş anlaşmaları ve para alacağınız 3 hafta sonra gelirken,gereksiz mektuplar postaya verildiği gün gelir.

    Bir tarafınız ne kadar çok kaşınıyorsa elinizin ulaşacağı yerden o kadar uzaktadır.

    Hayat geriye doğru anlaşılabilir, ancak ileri doğru yaşanır.

    Ne tarafa gidersen git, rüzgara karşı ve yokuştur.

    Yeterice bilgi toplanırsa istatistiksel metotlarla her şey kanıtlanabilir.

    Hukuk hükmettikçe, kimsenin hayatı, özgürlüğü veya malı mülkü güvenlikte değildir.

    Gizli kusur asla gizli kalmaz.

    Hostes kahve servisini yapar yapmaz, uçak hava boşluğuna düşer.

    Her harekete karşı eşit ve zıt yönlü bir eleştiri bulunur.

    İşkembe çorbasını seven ve yasalara saygı duyan kimseler her ikisini de yapılırken izlememelidirler.

    Düşünmekten bıkılınca varılan yere sonuç derler.

    Sınava girmeden önce notlarına bakarsan en önemli yerlerin en okunaksız yerler olduğunu görürsün.

    En acemi balıkçı daima en büyük balığı yakalar.

    Kendileriyle poker oynadığın insanlar karşısında asla kartlarla sihirbazlık numaraları yapma.

    İhtiyaç duyduğun mal asla satışta değildir.

    Telefon sen daima diş kapının önünde anahtarlarla boğuşurken çalar.

    Murphy'nin orijinal yasaları:
    Hiç bir şey göründüğü kadar kolay değildir.Her şey tahmin ettiğinden daha uzun sürer.
    Ters gidebilecek her şey ters gider.Bir şey ters gidecekse, ters gider.
    Birkaç şeyin ters gitmesi olasılığı varsa, en fazla zarar verecek olan en önce ters gider.
    Bir şeylerin ters gitmesi mümkün değilse, gene de ters gider.
    Bir şeyin ters gidebileceği 4 durumu fark eder ve bunları önlerseniz,hazırlıksız olduğunuz 5. bir durum derhal ortaya çıkar.
    Kendi hallerine bırakılırsa, işler kötüden berbata doğru gider.
    Her şey yolundaysa bir şeyler kesinlikle gözünüzden kaçmıştır.
    Tabiat daima gizli kusurdan yanadır.
    Hiç bir şey aptallık geçirmez hale getirilemez, aptallık bir dahidir.


    Murphy'nin Araştırma yasası:Yeterli araştırma teorini destekler.

    ASLA BİRILERİNİN UMUDUNU KIRMA.BELKİ DE SAHİP OLDUKLARI TEK ŞEY ODUR.
    "KEŞKE" KELİMESİ YERİNE, "BİR DAHAKİ SEFERE" DEMEYİ DENE.
    YAŞLAN, AMA PASLANMA!
    BOL BOL TEBESSÜM ET, GÜLÜMSE.HEM MALİYETI SIFIRDIR, HEM DE DEĞERİNE PAHA BİÇİLMEZ...H.Jackson Brown

    ÖĞRENDİM Kİ...

    Öğrendim ki...Arkadaşlarımın değişebileceğini kabul edersem, arkadaş değiştirmek zorunda kalmam.
    Öğrendim ki...En sevdiğim kişi bile beni bir kez kırabilir, ama o her zaman affedilmeyi hak eder.
    Öğrendim ki...Gerçek dostluk ve gerçek aşk, araya mesafeler bile girse büyümeye devam eder.
    Öğrendim ki...Bir saniyede yaptığım birşey bana hayat boyu kırık bir kalp bırakabilir.
    Öğrendim ki...Olmak istediğim gibi biri olmak bazen hayat boyu sürebilir.
    Öğrendim ki...Sevdiklerimin yanından ayrılırken son sözlerim güzel şeyler olmalı, belki de bu onları son görüşümdür.
    Öğrendim ki...Yaptıklarımın sorumluluğu bana aittir, nasıl hissedersem hissedeyim.
    Öğrendim ki...Biz davranışımı kontrol etmezsem davranışlarım bizi kontrol etmeye başlar.
    Öğrendim ki...Bir ilişki ne kadar ateşli şekilde başlasa da, tutku gün geçtikce söner. Birbirine gerçekten bağlı olanlar, kalplerindeki sevgi asla sönmeyenlerdir.
    Öğrendim ki...Kahramanlar, doğru şeyi doğru zamanda ve sonuçlarını düşünmeden yapanlardır.
    Öğrendim ki...Adalet parayla sağlanmaz.
    Öğrendim ki...En iyi arkadaşlarım, birlikte hiçbirşey yapmadan da çok şey yaparak da iyi vakit geçirebildiğim kişilerdir.
    Öğrendim ki...Kızmaya hakkım var ama zalimce davranmaya hakkım yok.
    Öğrendim ki...Biri beni istediğim şekilde sevmiyorsa bu beni tüm kalbiyle sevmediği anlamına gelmez.
    Öğrendim ki...Olgun olmak kaç doğumgünü kutladığım değil, hayatta neler görüp geçirdiğime ve bunlardan neler öğrendiğime bağlıdır.
    Öğrendim ki...Bazen etraftımdakilerin beni affetmesi yetmez, benim de kendim affedebilmem gerekir.
    Öğrendim ki...Ben ne kadar acı çekiyor olsam da dünya dönmeye devam ediyor.
    Öğrendim ki...Yetişirken ailem ve çevrem beni etkiler, ama sonunda nasıl biri olduğum sadece bana bağlıdır.
    Öğrendim ki...İki insan kavga ediyorlarsa bu birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmez, iki insan hiç kavga etmiyorlarsa da birbirlerini sevdikleri anlamına gelmez.
    Öğrendim ki..Bazen bir sırrı öğrenmek için ısrarcı olmamak gerekir, öğrendiğimiz şey hayatımızı sonsuza kadar değiştirebilir.
    Öğrendim ki...İki insan aynı yöne bakıp apayrı şeyler görebilir.
    Öğrendim ki..Beni hiç tanımayan insanlar birkaç saniyede hayatımın akışını değiştirebilir.
    Öğrendim ki...Birini ne kadar çok seversem hayat onu benden o kadar erken alır.

    Ben Öğrendim Peki Ya Siz...

    İnsanlara kendimi zorla sevdiremeyeceğimi öğrendim.
    Yapabileceğin tek şey sevilebilecek biri olmak. Gerisi onlara kalmış...
    İnsanları ne kadar düşünürsen düşün, Onların seni o kadar düşünmediklerini öğrendim.
    Güven elde edebilmek için yılların gerektiğini,Ama yok etmek için saniyelerin bile yettiğini öğrendim.
    Önemli olanın hayatındaki eşyaların değil, Hayattaki kişilerin olduğunu öğrendim.
    İnsanın ancak 15 dakika çekici olabildiğini, Ondan sonra alışıldığı öğrendim.
    Kendimi karşılaştırmak için başkalarının en iyi yaptıklarını değil,
    Kendimin en iyi yaptıklarını kıstas almam gerektiğini öğrendim.
    İnsanlar için olayların değil, onların daha önemli olduklarını öğrendim.
    Her ne kadar ince kesersen kes, Kestiğinin her zaman iki yüzü olacağını öğrendim.
    Sevdiğin kişilere sevgi dolu sözler söylemen gerektiğini,Belki bu son defa son görüşün olabileceğini öğrendim.
    Her ne kadar onu çok düşünsen de, Yine de gidebileceğini öğrendim.
    Kahramanların, yapılması gerekenleri ne pahasına olursa olsun,Yapanlar olduğunu öğrendim.
    İnsanların seni hep hesapsız sevdiğini,Ama bunu nasıl göstereceklerini bilemediklerini öğrendim.
    Sinirlendiğimde gerçekten buna değse bile asla acımasız olmamam gerektiğini öğrendim.
    Gerçek dostluğun ve gerçek aşkın aramızda uzak mesafeler olsa bile büyüdüğünü öğrendim.
    Birisinin seni istediğin gibi sevmemesi,Onun seni tüm benliğiyle sevmediği anlamına gelmediğini öğrendim.
    Bir arkadaşın ne kadar iyi olursa olsun seni üzeceğini Ve senin yine de onu affetmen gerektiğini öğrendim.
    Bazen başkaları tarafından affedilmenin yetmediğini öğrendim.
    Kendini de affetmeyi öğrenmelisin.Kalbin ne kadar kırılmış olursa olsun, Dünyanın senin acılarından dolayı durmayacağını öğrendim.
    Geçmişimiz ve durumumuzun olduğumuz kişiliği etkilediğini,
    Ama olmamız gerekene karşı sorumlu olduğumuzu öğrendim.
    İki kişinin tartışmasının, birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmediğini öğrendim.
    Ve tartışmadıkları zaman da sevdikleri anlamına gelmediğini.
    Bazen kişiliğini eylemlerinin önüne koyman gerektiğini öğrendim.
    İki kişinin tamamen aynı olan bir şeye baktıklarında bile Farklı şeyler görebildiklerini öğrendim
    Hayatlarında her zaman dürüst bir şekilde daha ileriye gitmek isteyen kişilerin,
    Sonuçları önemsemediklerini öğrendim.
    Seni doğru dürüst tanımayan kişilerin, Hayatını birkaç saat içinde değiştirebileceklerini öğrendim.
    Verebileceğin bir şey kalmadığında bile bir arkadaşın ağladığında,
    Ona yardım edebilecek gücü bulabileceğini öğrendim.
    Yazmanın, konuşmak kadar duygusal gayret gerektirdiğini öğrendim.
    En fazla önemsediğim kişilerin, benden hep uzaklaştırıldıklarını öğrendim.
    İnsanları üzmeden ve duyarlı olarak kendi fikirlerini söylemenin Çok zor olduğunu öğrendim.
    Sevmeyi, Ve sevilmeyi öğrendim...

    ZENGİNSİNİZ AMA FARKINDA DEĞİLSİNİZ !!

    Yaşama küsme hakkınız yoktur.Neden böylesine mutsuzsunuz ?
    Nasıl bu denli karamsar olabiliyorsunuz ?
    Belki işinizden memnun değilsiniz, belki çevrenizden...Maaşınızı az buluyor, ya da kendinizi beğenmiyorsunuz...

    Oysa...Öylesine değerlisiniz ki.
    Örneğin gözleriniz...
    Gözlerinizi kaça satarsınız?
    1 trilyon?
    2 trilyon?
    5 trilyon?
    Satarsınız...İşte zenginsiniz...

    Ama...Bu servetle erişeceğiniz dünyayı görmedikten sonra, paranın bir değeri var mı?
    Ya da derdiniz para değil... Başarı ve saygınlık.

    Size gözlerinizin karşılığında bulunduğunuz şirketin genel müdürlüğünü verseler kabul eder misiniz?
    Cevabınız "Hayır" değil mi?

    O halde siz; aslında hem zengin, hem başarılısınız.Yeter ki, Allah'ın size verdiği bu değerlerin bilincinde olun. Bunları görebileceğiniz bir başarı için hayata geçiriniz.
    O halde....ASLA UMUTSUZLUK YOK !

    FIRSATI KAÇIRMA !!

    Tanrı'dan, beni alışkanlıklarımdan kurtarmasını diledim.Bana dedi ki ;
    "Olmaz ... Kurtuluşu bende değil, kendinde ara!..."

    Tanrı'dan, bana sabırlı olmayı bahşetmesini diledim.Bana dedi ki ;
    "Olmaz ... Sabır, büyük sıkıntılarla yanyana anılır, bahşedilmez,öğrenilir...

    Tanrı'dan, bana mutluluk vermesini diledim.Bana dedi ki ;
    "Olmaz ... Ben sana nimetler veririm; Mutlu olup-olmamak sana bağlı.

    Tanrı'dan, beni acılardan esirgemesini diledim.Bana dedi ki ;
    "Olmaz ... Acılar, seni dünyevi ilgilerinden çekip, bana daha fazla yakınlaştırır.

    Tanrı'dan, ruhumu geliştirip, büyütmesini diledim.Bana dedi ki ;
    "Olmaz ... Sen kendi kendine gelişmelisin.Ancak ben hatalarını budayıp,seni verimli kılacağım.

    Tanrı'dan, hayatımdan memnun olmak için birçok şey diledim.Bana dedi ki ;
    "Olmaz ... Ben sana hayat verdim, istersen herşeyden memnun olabilirsin.

    Tanrı'dan, onun beni sevdiği kadar, benim de başkalarını sevebilmem için yardım diledim.
    Bana dedi ki ; " sonunda gerçeği gördün."

    BUGÜN SENİN GÜNÜN. FIRSATI KAÇIRMA.

    MARANGOZ

    Yaşlı bir marangozun emeklilik çağı gelmişti. İşvereni olan müteahhide, çalıştığı konut yapım işinden ayrılmak ve eşi, büyüyen ailesi ile birlikte daha özgür bir yaşam sürmek tasarısından söz etti. Çekle aldığı ücretini elbette özleyecekti. Emekli olmak ihtiyacındaydı, ne var ki.

    Müteahhit iyi işçisinin ayrılmasına üzüldü. Ve ondan, kendine bir iyilik olarak, son bir ev daha yapmasını rica etti.

    Marangoz kabul etti ve işe girişti, ne var ki gönlünün yaptığı işte olmadığını görmek pek kolaydı. Baştan savma bir işçilik yaptı ve kalitesiz malzeme kullandı. Kendini adamış olduğu mesleğine böyle son vermek ne talihsizlikti!.. İşini bitirdiğinde, işveren, evi gözden geçirmek için geldi. Dış kapının anahtarını marangoza uzattı. "Bu ev senin" dedi, "sana benden hediye".

    Marangoz şoke oldu. Ne kadar utanmıştı! Keşke yaptığı evin kendi evi olduğunu bilseydi! O zaman onu böyle yapar mıydı!

    Bizim için de bu böyledir. Gün be gün kendi hayatımızı kurarız. Çoğu zaman da, yaptığımız işe elimizden gelenden daha azını koyarız. Sonra da, şoke oluruz; kendi kurduğumuz evde yaşayacağımızı anlarız. Eğer tekrar yapabilsek, çok daha farklı yaparız. Ne var ki, geriye dönemeyiz.

    Marangoz sizsiniz. Her gün bir çivi çakar, bir tahta koyar ya da bir duvar dikersiniz. "Hayat bir 'kendin yap' tasarımıdır" demiştir biri. Bugün yaptığınız davranış ve seçimler, yarın yaşayacağınız evi kurar. Öyle ise onu akıllıca kurun.

    Unutmayın...
    Paraya ihtiyacınız yokmuş gibi çalışın. Hiç incinmemişsiniz gibi sevin. Kimse izlemiyormuş gibi dans edin.

    ANLAR

    Eğer yeniden başlayabilseydim yaşamaya İkincisinde daha çok hata yapardım. Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım. Neşeli olurdum ilkinde olmadığım kadar.
    Çok az şeyi ciddiyetle yapardım. Temizlik sorun bile olmazdı asla.
    Daha çok riske girerdim.
    Seyahat ederdim daha fazla.
    Daha çok güneş doğuşu izler, daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim.
    Görmediğim birçok yere giderdim.
    Dondurma yerdim doyasıya, daha az bezelye.
    Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine.
    Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardan olurdum. Farkında mısınız bilmem yaşam budur zaten.
    Anlar, sadece anlar. Siz de "an" ı yaşayın.
    Hiçbir yere, yanına: termometre, su, şemsiye ve paraşüt almadan gitmeyen insanlardandım ben.
    Yeniden başlayabilseydim,ilkbaharda pabucumu fırlatır, atardım.
    Ve sonbahar bitene dek yürürdüm çıplak ayakla. Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır, çocuklarla oynardım,bir şansım daha olsaydı eğer...... Ama işte, 85'imdeyim ve biliyorum.... Ölüyorum....

    ÇEVRENİZDEKİ İNSANLARA BAKMAK GELİYORMU HİÇ AKLINIZA?

    Bakın...
    Çok ama çok değişik suratlar, ifadeler göreceksiniz. Bunların arasından birilerini seçin kendinize;
    konuşmak, arkadaş olmak, beraber çalışmak veya herhangi bir vakti paylaşmak istediklerinizi...
    Kim onlar? Nasıl görünenler, tercih ettikleriniz?

    Mutlu olmak bir tercih.
    Mutlu görünenler aptal değil... Mutlu görünenler umursamaz, vurdumduymaz değil...
    Üstelik mutlu görünenler de etten kemikten yaratılmıştır; başları, dişleri ağrıyor...
    Öksürüyor, hapşırıyor... Batıyor, çıkıyor, taksit ödüyor.
    Onlar da kira veriyor, onlar da maaşını yetiştirmeye çalışıyor, okula çocuk gönderiyor, yağmura yakalanıyor, ıslanıyor, üşüyor, acıkıyor, susuyor. Mutlu görünenler de vergi ödüyor...

    Mutlu görünenler de öleceğini biliyor...
    Mutlu olmayı seçenleri, problemlerin mutlu ettiğini zannetmek saçma olur, değil mi?
    Mutlu olmayı seçen insanlar, yaşamak zorunda kaldıkları sıkıntıların arasında da tavırlarını kontrol edebilmeyi bilen...Mutlu olmanın yolunu bulan insanlar. Bilen insanlar.

    Yolunu kime sorarsın yabancı bir mahallede; küfreder gibi bakan birine mi, boğazına atlayacak gibi duran birine mi?
    Suratlardaki tebessümler, pencerelerdeki çiçekler gibi...
    Mutlu insanlar, tercih edilen insanlar; mutlu olmayı tercih ettikleri için...
    Mutlu insanlar yarınları olan insanlar: Çünkü onlar yarınlara gülen insanlar...
    Mutlu insanlar sevmeyi bilen insanlar.
    İnsanları seven insanlar... Çocukları, çiçekleri seven insanlar. Çevresini ve kendisini seven insanlar.
    Mutlu insanlar temiz giyinen, temiz yiyen, temiz düşünen insanlar.

    Nasıl bir insanla çalışmak istersin? Nasıl bir insanla konuşmak istersin? Nasıl bir insanla hayatını paylaşmak istersin?
    Bunca asık suratlı, karamsar kalabalığa mutlu olmayı seçen bir kişi daha katılsın ister misin?

    Mutlu olmayı tercih et.
    O zaman "Mutlu olmayı tercih etmiş olan" diğer insanlar gelip bulacak seni. Denemeye değer!

    BAŞARI İÇİN YEDİ RUHSAL KURAL

    1. Saf Güç Kuralı
    Bizlerin asıl hali saf bilinçliliktir; bu da saf güç demektir. Saf bilinçlilik ruhsal özümüzdür, sonsuz ve sınırsızdır, saf coşkudur, saf bilgidir, sonsuz sessizliktir, kusursuz dengedir, yenilmezliktir, basitliktir, mutluluktur.

    "Saf Güç" Kuralının uygulanması:
    1. Sessiz olmak için her gün zaman ayırın. Günde iki defa meditasyon yapın.
    2. Doğayla başbaşa kalabilmek ve her varlığın içindeki zekâya şahit olmak için her gün zaman ayırın.
    3. Yargılamayın. Güne "Bugün hiçbir şeyi yargılamayacağım." sözüyle başlayın.

    2. Verme Kuralı
    Evren dinamik alışveriş ile var olmaktadır. Vermek ve almak evrendeki enerji akışının değişik görünüşleridir. Aramakta olduğumuz şeyi vermeye istekli olmakla, evrenin bereketinin yaşamımıza yansımasını sağlarız. Coşku istiyorsanız başkalarına coşku verin; sevgi istiyorsanız sevgi vermeyi öğrenin; ilgi ve takdir istiyorsanız ilgi ve takdir göstermeyi öğrenin; maddi zenginlik istiyorsanız başkalarının zengin olmaları için yardımcı olun.

    "Verme" Kuralının uygulanması:
    1. Nereye gidersem, kime rastlarsam onlara bir hediye vereceğim. Bu hediye hoş bir söz, bir çiçek veya dua olabilir.
    2. Bugün yaşamın bana vereceği bütün hediyeleri şükranla alacağım. Doğanın hediyelerini alacağım; bunlar, güneş ışını ve kuş sesleri� Başkalarından gelecek madde, para, kompliman veya dua şeklindeki hediyeleri almak için açık olacağım.
    3. İnsanlara her rastlayışımda onlara mutluluk ve coşku dileyeceğim.

    3. "Karma" veya Etki ve Tepki Kuralı
    Her hareket bize aynen geri dönen bir enerji gücü yaratır�. Ne ekersek onu biçeriz. Başkalarına mutluluk ve başarı getiren hareketlerde bulunduğumuz zaman, "karma"mızın meyvası da mutluluk ve başarı olacaktır.

    "Karma" Kuralının Uygulanması:
    1. Bugün yaptığım bütün seçimlerin şahidi olacağım. Gelecekteki herhangi bir ana hazırlık yapmanın en iyi yolunun şimdiki anın tam bilincinde olmak olduğunu bileceğim.
    2. Her seçim yaptığımda kendime şu iki soruyu soracağım: "Yapmakta olduğum bu seçimin sonuçları neler olacaktır?" ve "Bu seçim bana ve bu seçimden etkilenen diğer insanlara doyum ve mutluluk getirecek midir?"
    3. Yapmış olduğum seçim bana rahatlık veriyorsa, o seçimi tamamen teslim olarak uygularım. Yapmış olduğum seçim bana rahatlık vermiyorsa, hareketimin sonuçlarını içgörümle görürüm. Bu yolgösteri kendim ve çevremdeki bütün insanlar için kendiliğinden doğru seçimler yapmamı sağlayacaktır.

    4. En Az Çaba Kuralı
    Doğanın "zekâsı" işlevlerini en az çabayla yerine getirir� Kaygısızca, uyum içinde ve sevgiyle. Otlar büyümeye çalışmazlar, sadece büyürler. Balıklar yüzmeye çalışmazlar, sadece yüzerler. Hareketleriniz sevgi tarafından yönlendirildiğinde en az çaba harcanır; çünkü doğa, yaşamını sevgi enerjisiyle sürdürür. Egoya önem vermek çok fazla enerji tüketir.

    "En Az Çaba" Kuralının Uygulanması:
    1. "Kabul etme"yi uygulayacağım. Bugün, insanları, durumu, şartları ve olayları olduğu gibi kabul edeceğim. Bu anın olması gerektiği gibi olduğunu biliyorum, çünkü bütün evren olması gerektiği gibi.
    2. İçinde bulunduğum durumun sorumluluğunu kabul edeceğim. Sorumluluk almanın, içinde bulunduğum durum için hiç kimseyi ve hiçbir şeyi suçlamamak olduğunu biliyorum.
    3. Görüşlerimi savunmak alışkanlığından vazgeçeceğim. Başkalarını benim görüşlerimi kabul için ikna etmeye çalışmayacağım. Bütün görüşlere açık olacağım ve hiçbir görüşe kaskatı bağlı olmayacağım.

    5. Niyet ve Arzu Kuralı
    Saf güç alanında niyet ve arzu sonsuz düzenleme gücüne sahiptir. Dikkat, enerji verir, niyet dönüştürür. Dikkatinizi neye yoğunlaştırırsanız, onun, yaşamınızda daha önemli bir yeri olacaktır. Diğer ruhsal başarı kurallarına uymak kaydıyla, dikkatinizi üzerinde yoğunlaştırdığınız şeye ilginiz, niyet edilen sonucun alınması için sonsuz uzay-zaman olayları yaratır. Bunun gerçekleşmesi için, niyetiniz insanlığın iyiliğini gözetmelidir.

    "Niyet ve Arzu" Kuralının Uygulanması:
    1. Arzularımın listesini yapacağım. Bu listeyi her zaman yanımda taşıyacağım. Sessizlik ve meditasyona geçmeden önce bu listeye bakacağım. Gece uyumadan önce bu listeye bakacağım. Sabah uyandığımda bu listeye yine bakacağım.
    2. Olayların istediğim gibi gelişmediği zamanlarda, bunun için bir sebep bulunduğuna ve kozmik planın düşünebildiğimden çok daha büyük olduğuna inanarak, arzularımın listesini serbest bırakıp onu yaradana teslim edeceğim.
    3. Bütün hareketlerimde, şimdiki anın farkındalığının gerekliliğini kendime hatırlatacağım. Engellerin dikkatimi dağıtmalarına izin vermeyeceğim. Şimdiki zamanı olduğu gibi kabul edeceğim ve geleceği, el üstünde tuttuğum niyetlerim ve arzularımla gerçekleştireceğim.

    6. "Ayrı Olmak" Kuralı
    Belirsizliğin hikmeti "ayrı olmak"tır. Belirsizliğin hikmeti, geçmişten, geçmişte yaşanan şartlanmadan ve bilinenden kurtulmakta yatar. Bilinmeyene ve saf güç alanına doğru yönelmekteki istekliliğimizle, evrene güzel hareketlerini yaptıran yaratıcı zekâya kendimizi teslim ederiz. Fiziksel evrende herhangi bir şeyi elde etmek için, o şeye olan bağımlılığınızdan vazgeçmeniz gerekir. Bu, arzunuzu gerçekleştirmek için gerekli olan niyetten vazgeçmeniz gerektiği anlamına gelmez. Niyetinizden vazgeçmiyorsunuz; arzunuzdan da vazgeçmiyorsunuz. Sonuca bağımlılıktan vazgeçiyorsunuz. Ayrı olmak kuralı, evrimin oluşmasını hızlandırır. Bu kuralı anladığınızda, kendinizi çözümü zorlamaya mecbur hissetmezsiniz. Sorunun çözümünü zorlarsanız sadece yeni sorunların oluşmasına sebep olursunuz. Halbuki, dikkatinizi belirsizliğin üzerinde yoğunlaştırır ve -kaosun içinden çözümün çıkmasını beklerken- belirsizliği yaşarsanız, ortaya harika ve heyecan verici şeyler çıkar.

    "Ayrı Olmak" Kuralının Uygulanması:
    1. Bugün, kendime ve çevremdekilere oldukları gibi olmaları özgürlüğünü tanıyacağım.
    2. Belirsizliği kabullenme arzumdan dolayı, sorunların, kaosun ve karışıklığın çözümü kendiliğinden oluşacaktır. Belirsizliğin özgürlüğe giden yol olmasından dolayı, belirsizlik ne kadar fazla olursa kendimi o kadar güvende hissedeceğim. Belirsizliğin hikmetiyle güvene kavuşacağım.
    3. "Tüm olasılıklar alanı"na girerek, sonsuz seçime açık olduğumda yaşayabileceğim heyecanı öngöreceğim. Tüm olasılıklar alanına girdiğimde yaşamın tüm macera, gizem ve büyüsünü yaşayacağım.

    7. "Dharma" veya "Yaşamın Amacı" Kuralı
    Herkesin yaşamda bir amacı ve başkalarına verecek özel bir hediyesi veya yeteneği vardır. Bu özel yeteneği başkalarına hizmetle birleştirdiğimizde, kendi ruhumuzun coşkusunu ve sevincini yaşarız. Bu da bütün amaçların esas ve nihai amacıdır.

    "Dharma" veya "Yaşamın Amacı" Kuralının Uygulanması:
    1. Ruhumun derinliklerinde oluşmakta olan Tanrı'yı sevgiyle besleyeceğim. Dikkatimi hem bedenimi hem de aklımı hareketlendiren ruha yönlendireceğim.
    2. Özel yeteneklerimin bir listesini yapacağım. Özel yeteneklerimi ifade ettiğimde ve onları insanlığın hizmetinde kullandığımda zamanın nasıl geçtiğinin farkında olmadan hem kendi hayatımda hem de başkalarının hayatlarında bolluk yaratacağım.
    3. Her gün, kendime, "Nasıl hizmet edebilirim?" ve "Nasıl yardım edebilirim?" diye soracağım. Bu soruların cevapları insanlara sevgiyle yardım ve hizmet etmemi sağlayacaktır.

    EN BÜYÜK BAŞARI, KENDİN OLMAKTIR.

    Hani bazı şeyler gözümüzün önünde şekil değiştirir ya, işte öyle bir şey okuyaaksınız. Ama bu şekil değişikliğinin ille de fiziksel olması gerekmiyor. Ruh halindeki hızlı değişimler de bizi aynı fizikî değişimlerde olduğu kadar şaşırtabiliyor. Bunu gözlemlemek kolay ama burkuyor insanın içini.

    Bir arkadaşımız iki haftadır yoğun bir motivasyon içindeydi. Her sabah işe geliyor ve üşenmeyip yakın çevresine günaydın demek için odalarımızı dolaşıyor, bizi mutlu etmek amacıyle minik armağanlar getiriyordu. Davranış biçimi ruhumuzun okşarken, fiziksel olarak da her zamankinden daha sevimli göründüğü için göz zevkimizi de tatmin ediyordu. Her zaman alıştığımız spor giyim tarzının daha farklı ve oldukça hoş giyiniyordu. Gözlerinin içi gülüyor ve hepimizi etkisi altına alan negatif enerjiden bizi sıyırmak uğraşıyordu. Sanki ufak çaplı bir misyon üstlenmiş gibiydi.

    Bizler ise ona gülümsemeye çalışırken bile " Ama.." diye başlayan olumsuz cümleleri sarfediyorduk. Nasıl böyle pozitif olabildiğine için için sinirlenmiyor da değildik. O ise bize "Ne derseniz deyin beni aşağıya çekemezsiniz" diyerek gülümsüyordu. Olan biten yaşanan tüm tatsızlıkları, ülkemizin ekonomik sıkıntılarını, bunun birey olarak hepimize yansımasını, terördü, savaştı mavaştı, hepsini o da biliyordu. Yani kavanoz içinde yaşamadığı gibi aldırış etmeyen biri de değildi. Baktık onu ikna edemiyoruz, başladık dedikoduya; "Seni böyle motive eden kesinlikle aşk olmalı, insan ancak aşık olunca böyle çiçeğe böceğe kafasını takar" dedik.

    Güldü ve "Evet!" dedi, " Evet aşık oldum!.
    "Kime ?" sorduk.
    Ağzını doldura doldura ve gayet kendinden emin bir sesle "Kendime!" dedi.

    Ne kadar haklıydı. Yaşadığımız kişisel ve toplumsal tüm problemler kendimizi görmeyi ve hissetmeyi unutturuyor. Bir çarka kaptırıp gidiyoruz. Kendimizden tat almayı unutuyoruz. Oysa bunun için ne çok sebebimiz var. Mutlaka her şeyin dört dörtlük olması gerekmiyor.
    Sağlıklı mıyız?
    Elimiz iş tutuyor mu?
    Fikir üretebiliyor ve uygulayabiliyor muyuz?
    Dostlarımız var mı doya doya sohbet edecek?
    Can dostlarımız ve ailemiz var mı hayatı paylaşacağımız? Kaybettiğimiz yakınlarımızın yerine oturtmaya çalıştığımız, doğuştan değil, sonradan kendi seçtiğimiz akrabalarımız var mı?
    Renklerimiz yok mu üzerimizde taşıyarak güzelleşebileceğimiz, hayallerimizi süsleyebileceğimiz?
    Çiçekleri yok mu bize ait olmasa da doğa da olan ve kopartmadan koklayabileceğimiz?

    Varsın zorluklar olagelsin. Sınavdır belki de, gelir geçer. Geçmese de alıştırır, bizim zorluklarımız olur.Yeter ki kendimizle barışık olalım. Yeter ki aynalara her ne olursa olsun gülümseyebilelim. Varsın derinlere inemeyen sığ insanlar bize deli desin.

    Çok akıllı olup bunalmaktansa, deli olup hayatı şakayla karışık yaşayarak yol alalım. İyilikler kadar sıkıntılar, zorluklar, kayıplar da insanlar için. Tünelin en karanlık noktası aydınlığa en yakın olan anıdır. Yeter ki zor zamanları kendimize ve çevremize küsmeden geçirelim. Olabildiğince mutlu ve pozitif olalım.

    Negatif olmak çevreye çok çabuk bulaşıyor. Söz konusu arkadaşım etraftan gelen negatif enerjiye iki hafta dayanabildi. Dün odama gelip "Bana enerji ver, kendimi düşük hissediyorum." dedi.

    Buyrun bakalım.Kendine aşkı mı bitti? Hayır, sadece pozitifi bize o kadar çok verdi ki, kendi enerjisini düşürdü. Oysa bizler almayı bilseydik, ondan yayılan bizden yayılanla birleşecek ve daha büyüyecekti. Yani paylaştıkça çoğalacaktı.

    Öyleyse etrafımıza hemen gülümseyelim. Belki de ilk başta sahte gibi olacak ama sonra içten geldiğini göreceğiz. Kendimize aşkımızı hiç kaybetmeyelim ve bu aşk oldukça herşeyin üstesinden geleceğimizi unutmayalım. Kendimizi şımartmayı ihmal etmeyelim. Küçücük şeylerle bile olsa: Bir kahve, bir kadeh şarap, bir kurabiye, bir film, bir kıyafet, bir kitap, bir dost paylaşımı, bir kucaklaşma, ne şekilde olursa olsun kendimizi ödüllendirmektir.

    Steve Goodier şöyle söylüyor: "Başarıların ne olursa olsun, en büyük başarın mümkün olabildiğince kendin olmaktır. Dünyayla uyum içinde olabilmek için kendin ol. Bu meydan okuyan bir iştir. Ve bunu senin kadar kimse yapamaz...

    DOKUZ DÜŞÜNCE AŞAMASI

    Eğitimli insanların dokuz düşüncesi vardır:
    1. Baktıklarında berrak görmeyi düşünürler,
    2. Dinlediklerinde, iyi duymayı düşünürler,
    3. Görünüşleri bakımından sıcak olmayı düşünürler,
    4. Davranışlarında saygılı olmayı düşünürler,
    5. Konuşmalarında doğru olmayı düşünürler,
    6. İşlerinde ciddi olmayı düşünürler,
    7. Kuşkuya düştüklerinde soruları nasıl soracaklarını düşünürler,
    8. Öfkelendiklerinde sorunları düşünürler,
    9. Kazancı gördüklerinde adaleti düşünürler...

    Konfüçyüs

    EĞER...?

    Eğer, herkes kendini kaybedip seni suçladığı zaman, sen soğukkanlılığını koruyabilirsen;

    Eğer, herkes senden kuşkulandığında sen kendine güvenip tüm şüpheleri hoşgörüyle karşılayabilirsen;

    Eğer, sabırla bekleyebilir ve beklemekten yorulmazsan ya da iftiraya uğradığında yalana yalanla karşılık vermezsen ve kin tutana kin duymazsan;

    Eğer, düşlere kapılmadan düş kurabilir; düşünebildiğin halde düşüncelerin kölesi olmazsan ve aynı zamanda ne çok uysal olup ne de çok akıllıca bir tavırla konuşmazsan;

    Eğer, ne kazandım diye sevinir, ne yıkıldım diye yerinir, ikisini de karşılayıp yüzleşebilirsen; ömür verdiğin şeylerin yıkılışını seyredebilir ve yılmadan onu yine kurmaya çalışırsan;

    Eğer, iş işten geçtikten sonra da yüreğini ve bedenini bütün direncinle seferber edip herkesin vazgeçtiği noktada sen amacına yönelebilirsen;

    Eğer, herkesle birlikte olur da, erdemli kalabilirsen ya da krallarla dolaştığın bir durumda, gururlanıp benliğini ve dostlarını unutmazsan;

    Eğer, ne sevgili dostların ne de düşmanların seni incitmezse ve kimseyi hem küçümsemez, hem de kimseye bağımlı olmamayı başarabilirsen;

    Eğer, her günün her saatini, her dakikanın her saniyesini iç rahatlığıyla yaşayabilirsen, bütün dünya senin olur yavrum ve o zaman artık "ADAM" olduğunu düşünebilirsin.

    Rudyard Kipling (1865-1937)

    HAYAT NEDİR VE NE DEĞİLDİR?

    Hayat skor tabelası tutmak değildir.
    Kaç arkadaşınız olduğu ya da kaçının sizi arkadaş kabul ettiği değildir.
    Bu hafta sonu için planlarınızın olması değildir.
    Hafta sonunda yalnız olmanız da değildir.
    Şu sıralar sevgiliniz olması değildir.
    Geçmişte sevgiliniz olması ya da hayatınıza kaç sevgili girdiği de değildir.
    Bugüne kadar hiç sevgilinizin olmaması da değildir.
    Sizi kimin öptüğü değildir.
    Aileniz ya da onların serveti değildir.
    Hangi okula gittiğiniz değildir.
    Ne kadar güzel ya da ne kadar çirkin olduğunuz değildir, giydikleriniz, ayakkabılarınız değildir.
    Ne çesit müzik dinlediğiniz değildir.
    Okul notlarınız değildir.
    Ne kadar akıllı olduğunuz değildir.
    Herkesin size verdiği akıl notu hiç değildir.
    Hayat standart testlerle tanımlanan kişiliğiniz de değildir.
    Hayat bir kağıda dökülmüş hayat hikâyeniz ve bu hayat hikâyesini kimin kabul ettiği de değildir.

    Ama hayat;
    Kimi sevdiğiniz, kimi incittiğinizdir. Kimi mutlu, kimi mutsuz ettiğinizdir.
    Sizin olanları koruyabilme ya da mahvedebilmenizdir. Dostluklarınızdır.
    Neyi söylediğiniz ve neyi kastettiğinizdir.
    Hangi önemli hüküm ve kararları verdiğiniz ve de niçin verdiğinizdir.
    İçinizde sevgiyi taşımak, büyütmek ve dağıtmaktır.
    Ama en önemlisi, yalnız başına asla gerçekleştiremeyeceğiniz bir şeyi yapmak, hayatınızı, başka insanların kalbine dokundurabilmektir.

    Başkalarının kalplerini etkileyecek yolu ancak siz seçersiniz.Hayat bu seçimlerdir zaten. Hayat silgi kullanmadan resim çizme sanatıdır. Unutmayın; Hayata kendimizden ne katarsak, hayattan da onu alırız.

    HAYATIN EN GÜZEL YANLARI:
    =======================
    -iLK ASK. ASIK OLMAK.
    -iLK ÖPÜSME.
    -YÜZ KASLARINIZ AGRIYANA DEK GÜLMEK.
    -SICAK BiR DUS.
    -ÖZEL BiR BAKIS.
    -MAiL ALMAK.
    -MANZARALI BiR YOLDA ARABA KULLANMAK.
    -RADYODA EN SEVDiGiNiZ KiSiNiN SARKISININ ÇALMASI..
    -YATAGINIZA UZANIP YAĞMURUN SESiNi DiNLEMEK.
    -KURUTMA MAKiNESiNDEN YENi ÇIKMIS SICAK BiR HAVLU..
    -SATIN ALMAK iSTEDiĞiNiZ KAZAGIN %50 iNDiRiME GiRDiGiNi GÖRMEK.
    -UZAKTAKi BiR ARKADAŞINIZLA TELEFONDA KONUSMAK.
    -KÖPÜK BANYOSU.
    -KIKIR KIKIR GÜLMEK.
    -GÜZEL BiR SOHBET.
    -KUMSAL.
    -GECEN KIS GiYDiGiNiZ MONTUN CEBiNDEN ON MiLYON ÇIKMASI.
    -KENDiNiZE GÜLMEK.
    -GECE YARISI SAATLERCE TELEFONDA KONUSMAK.
    -SU FISKiYELERiNiN ARASINDA KOSMAK.
    -DURUP DURURKEN GÜLMEK.
    -YANINIZDA SiZE GÜZEL OLDUĞUNUZU SÖYLEYEN BiRiNiN OLMASI.
    -HAKKINIZDA GÜZEL SÖZLER SÖYLENDiGiNE KULAK MiSAFiRi OLMAK.
    -UYANIP DAHA UYUYACAK BiRKAÇ SAATiNiZ OLDUĞUNU FARKETMEK.
    -YENi ARKADASLAR EDiNMEK.
    -ESKi ARKADASLARINIZLA ZAMAN GEÇiRMEK.
    -YAVRU BiR KÖPEKLE OYNAMAK.
    -ODA ARKADAŞINIZLA GECE YARISI SOHBETLERi.
    -GÜZEL DÜSLER.
    -ARKADASLARINIZLA ARABA YOLCULUGU YAPMAK.
    -SEVGiLiNiZLE YORGANA SARILIP iYi BiR FiLM SEYRETMEK.
    -ÇOK GÜZEL BiR KONSERE GiTMEK.
    -ÇEKiCi BiR YABANCIYLA BAKIŞMAK.
    -ÇiKOLATALI KURABiYE YAPMAK.
    -SEVDiGiN iNSANA SIKICA SARILMAK.
    -iSTEDiĞi ARMAĞANI AÇAN KiSiNiN YÜZÜNDEKi iFADEYi GÖRMEK.
    -GÜNESiN DOGUSUNU SEYRETMEK...
    ----------------------------------------------------------
    .. VE BIR SÖZ: -"ALDIĞIN HER NEFESi FIRSAT BiL, OT DEGiLSiN YENiDEN BiTMEZSiN."

    HUZURLU YAŞAYABİLMEK İÇİN ÖNERİLER

    Ufak şeyleri dert etmeyin.Kusursuz olamayacağınızı kabullenin.
    Rahat ve ılımlı insanların çok başarılı olamayacakları düşüncesini bir yana bırakın.
    Olumlu ve olumsuz düşünce kartopunun çığ gibi büyüme etkisini göz önüne alın.
    Sevgi kapasitenizi geliştirin.
    Unutmayın: Öldüğünüz zaman yapılacak işler listeniz hâlâ dolu olacaktır.
    Kimsenin sözünü kesmeyin, cümlesini siz bitirmeyin.
    Birisine bir iyilik yapın ve kimseye bundan bahsetmeyin.
    Bırakın ilgiyi başkaları toplasın.
    İçinde bulunduğunuz ânı yaşamayı öğrenin.

    Sizden başka herkesin bilgili olduğunu düşünün.
    Sabır geliştirme egzersizleri yapın.
    Sevgi elini önce siz uzatın.
    Kendinize sorun: Bir yıl sonra bunun bir önemi olacak mı?
    Gerçeği kabul edin: Hayat âdil değildir.
    Arada sırada canınızın sıkılması yararlıdır: Bırakın canınız sıkılsın.
    Strese dayanma gücünüzü azaltın.
    Haftada bir kez yürekten gelen bir mektup yazın.
    Şunu sıkça tekrar edin: Hayat �acil bir durum� değildir.
    Her gün bir dakikanızı, minnettar olduğunuz birini düşünmek için harcayın.
    Her gün kendinize biraz sessiz zaman ayırın.
    Tanımadığınız insanların gözlerine bakın ve gülümseyerek merhaba deyin.

    Yaşamınızdaki insanları minik çocuklar ve yüz yaşında ihtiyarlar olarak düşünün.
    Önce karşınızdaki kişiyi anlamayı hedefleyin.
    Daha iyi bir dinleyici olun.
    Eleştirme isteğinizi bastırın.
    Unutmayın: İnsanı edindiği huylar oluşturur.
    Bilmemenin verdiği rahatlığı duyun.
    İpin ucunu biraz bırakın.
    Bir bitki yetiştirin.
    Yoga (ya da jimnastiğe) başlayın.
    Erken kalkmaya alışın.
    En inatla savunduğunuz beş iddianızı sıralayın ve bu konularda yumuşamaya çalışın.
    Konuşmadan önce derin bir soluk alın.
    Suçluluğu değil masumiyeti görmeye çalışın.
    Kendi görüşlerinizden tamamen farklı makale ve kitaplar okuyun ve bir şeyler öğrenmeye çalışın.
    Zihninizi sessizleştirin.
    Birisi size topu atarsa, bunu tutmak zorunda değilsiniz.
    Öfkeniz kabarmaya başladığı zaman ona kadar sayın.
    Bugününüzü son gününüzmüş gibi yaşayın. Öyle olabilir.
    İç dünyanız için zaman ayırın.
    Olağan şeylerdeki olağanüstülüğü arayın.
    Hayatı olduğu gibi kabul edin.
    Yüreğinizin sezgisine güvenin.
    Bırakın çoğu zaman başkaları haklı olsun.
    Kendi cenazenize katıldığınızı farz edin.
    Önce karşınızdaki kişiyi anlamayı hedefleyin.
    Ruh durumunuzu dikkate alın: Moralinizin bozuk olduğu zamanlar sizi yanıltmasın.
    Hayat bir sınavdır. Altı üstü bir sınav.
    Herkesin onayını alamayacağınızı unutmayın. Övgü ve yergi aynı şeydir.
    Rasgele iyilikler yapın.
    Bir davranışın ardındakini görmeye çalışın.
    Gönlü bol olmayı haklı olmaya yeğleyin.
    Bugün üç kişiye onları ne çok sevdiğinizi söyleyin.
    Herkesin farklı olabileceği gerçeğini anlayın ve saygı gösterin.
    Kendinize bir kamusal yardım konusu seçin.
    Sınırlarınızı öne sürmeyin, yoksa sınırlı olursunuz.
    Gördüğünüz her şeyde tanrının parmak izi vardır.
    Başkalarının fikirlerinde biraz olsun doğruluk payı arayın.
    Bardağın (ve başka her şeyin de) kırılmış olduğunu varsayın: Her şeyin bir başlangıcı ve bir sonu vardır.
    Bu ifadeyi iyi anlayın: Nereye giderseniz siz oradasınız.
    Kendinizi iyi hissettiğiniz zaman şükredin, kötü hissettiğiniz zaman ılımlı olun.
    Postayla evlat edinin. Bir vakıf yoluyla bir çocuğa yardım edin
    Aynı anda birkaç şey yapmaya kalkmayın.
    Fırtınanın Gözünde (karmaşanın ortasındaki sükûnet noktasında) bulunmaya çalışın.
    Sahip olmak istediğiniz şeyleri değil, elde etmiş olduklarınızı düşünün.
    Dostlarınızdan ve ailenizden bir şeyler öğrenmeye açık olun.
    Bulunduğunuz konumdan mutlu olmaya bakın.
    Hizmet vermeyi yaşamınızın değişmez bir parçası haline getirin.
    Başkalarını suçlamayı bırakın.
    Yardım etmeye çalışırken önceliğinizi küçük şeylere verin.
    Unutmayın: Bundan yüz yıl sonra dünyada bambaşka insanlar olacak.
    Sorunlarınıza olan bakışınızı değiştirin.
    Bir tartışmaya girecek olursanız, kendi görüşünüzü savunmadan önce karşı tarafın savını anlamaya çalışın.
    "Anlamlı başarı"nın tanımını bir kez daha yapın.
    Duygularınıza kulak verin; size bir şey söylemeye çalışıyorlar.
    Yaşamınızı sevgiyle doldurun.
    Kendi düşüncelerinizin gücünü bilin.
    "Daha fazlası daha iyidir" diye düşünmekten vazgeçin.

      Forum Saati Cuma Kas. 15, 2024 7:23 pm