Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    Selman-ı Farisi (R.A)

    FallenAngel
    FallenAngel
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 1738
    Kayıt Tarihi : 05/02/11
    Nereden : İstanbul
    Aktiflik :
    Selman-ı Farisi (R.A) Img_le10200 / 999200 / 999Selman-ı Farisi (R.A) Img_ri10


    Cüzdan
    Altın Altın: Sınırsız
    Para Para: Sınırsız

    Selman-ı Farisi (R.A) Empty Selman-ı Farisi (R.A)

    Mesaj tarafından FallenAngel Salı Şub. 15, 2011 5:16 pm

    Selman-i Farisi hazretleri, esbabi kiramin büyüklerinden ve meshurlarindandir. Silsilet-üz Zeheb diye bilinen "Altun silsilenin" (Büyük veliler silsilesinin) ikinci halkasidir. Aslen Iranli olup, isfehan yakininda bir köyde dogup, büyüdü. Gençliginde Mecusi iken, Hiristiyan rahipleriyle tanisip, Mecusiligi terk etti. Kiliseye girip hiristiyan oldu. Çok ilim ögrenip âlim oldu. Sonra da uzun yillar degisik yerlerde kaldi.

    Nihayet Medine'ye gelip Peygamber efendimiz (aleyhisselam) hicret edince maksadina kavusup müslüman oldu ve Ehl-i beytten sayildi.

    Müslüman olmadan önce, ismi Mabeh idi. Müslüman olunca, Peygamberimiz O'na Selman ismini verdi, Iran'li oldugu için de Farisi denildiginden ismi Selman-i Farisi olarak meshur oldu. Nesebi ise; Mabeh bin Buzahsah bin Mursilan bin Behbudah bin Firüz'dur. Lakabi Selman-ül Hayr, künyesi ise Ebü Abdullah'tir.

    Ebü'l-Ferec buyurdu ki: Abdullah ibn-i Abbas'in yaninda idim. Bana Selman-i Farisi'nin bir gün hayatini söyle anlatti:

    Selman dedi ki: "Ben Faris (Iran)'in, Isfahan sehrinin Cey köyündenim. Babam köyün en zengini olup, arazimiz ve malimiz çoktu. Ben babamin tek çocugu idim. Beni herkesten çok severdi. Bunun için beni kiz gibi yetistirdi. Evden çikmama izin vermezdi. Babam Mecusi (atesperest) oldugu için Mecusiligi de bana evde tam bir sekilde ögretti. Evde devamli bir ates yanar biz ona tapar secde ederdik. Babamin mali ve mülkü çok oldugu için beni bir ara disariya çikardi ve dedi ki: "Yavrum ben öldügüm zaman bu mallarin sahibi sen olacaksin, onun için git mallarini ve arazilerini tani".

    Ben de "peki" deyip bahçelerimizi dolastim. Bir gün tarlalara bakmaya gittigimde bir Hiristiyan kilisesine rastladim. Onlarin seslerini isittim, gidip baktim ki, içerde ibadet ediyorlar. Ben daha önce öyle bir sey görmedigim için çok hayret ettim. Zira bizlerin ibadeti bir miktar ates yakar ve ona secde ederdik. Fakat onlar görünmeyen bir Allah'a ibadet ediyorlardi ve kendi kendime dedim ki, bunlarin dini haktir ve bizimki batildir. Onun için aksama kadar onlari seyrettim. Tarlalarimiza gitmedim, aksam oldu. Onlara dedim ki: "Bu dinin asli nerededir?" Bana, "Bu dinin asli Sam'dadir" dediler, "Peki dedim. Ben de Sam'a gitsem beni de bu dine kabul ederler mi?" "Evet kabul ederler" dediler. "Sizlerden yakinda Sam'a gidecek kimseler var midir?" diye sordum "Bir müddet sonra bir kervanimiz Sam'a gidecektir." Diye cevap verdiler (Isfahan’daki bu Hiristiyanlar, Isfahan’a Sam'dan gelmislerdi ve sayilari da az idi.)

    Selman-i Farisi (r.a) hazretleri ölüm dösegine yattigi vakit agladi. Sebebini soranlara "Dünyadan ayrildigim için aglamiyorum.

    Ancak Resul-i Ekrem (s.a.v) Efendimiz; "Dünyadan ayrilirken sermayeniz bir yolcunun yol azigindan fazla olmasin" buyurmustu, iste buna agliyorum" dedi. Halbuki öldügü vakit biraktigi malin kiymeti on dirhem civarinda idi.


    Bir gün yaninda misafiri oldugu halde Medayinden çikip bir yere gidiyorlardi. Yolda karinlari acikti, yiyecek bir seyleri de yoktu. Orada geyikler vardi ve süvari atiyla dahi onlara yetisemezdi. Kuslar vardi. Fakat avcilar onlari vuramazlardi. Zira uzaktan hemen kaçarlardi. Selman-i Farisi (r.a) hazretleri bir geyik ile bir kusu yanina çagirdi, ikisi de yanlarina geldi. Onlara "Bu kimse benim misafirimdir. Sizi ona ikram etmek istiyorum" buyurdu. Geyik ve kus hiç itiraz etmediler. Onlari kesip yediler. O zat bu ise çok hayret etti ve "Ey efendim, geyik ve kusu çagirdiniz hiç kaçmadan yaniniza geldiler, ben buna hayret ettim" dedi. Hz. Selman (r.a) buyurdu ki "Bunda hayret edilecek bir sey yok. Bir kimse Allahü teâlâ'ya itaat eder ve O'na hiç günah islemezse, her sey ona itaat eder."

    "Allahü teâlâ mü'minin hastaligini ona kefaret yapar ve günahlarinin affina sebeb olur. Fasikin hastaligi ise, sahibi tarafindan baglanan devenin hali gibidir. Daha sonra salindiginda niçin baglandigini ve neden salindigini bilmez."


    Selman-i Farisi (r.a) hazretlerinin, Peygamber (s.a.v)´imizden rivayet ettigi hadis-i seriflerden bazilari sunlardir:

    "Insanlar ilim ögrenip, ameli terk ettikleri, dil ile sevisip kalbten düsmanlik besledikleri ve sila-i rahmi (akraba ziyaretini) terk ettikleri zaman, Allah onlara lanet eder, kulaklarini sagir (hakikati dinlemez), gözlerini kör (dogruyu göremez) eder."

    "Allahü teâlâ'nin yüz rahmeti vardir. Bunlardan yalniz birini dünyaya indirdi. insan ve cin, kus ve bütün hayvanlar, bu bir rahmetin tesiriyle birbirine acir ve birbirlerine merhamet ederler. Diger doksandokuz rahmeti Ahirete birakti. Onlar ile de kullarina merhamet edecektir."

    "Muhakkak ki sizin Rabbiniz haya ve kerem sahibidir. Kullari, ellerini kaldirip kendisinden birsey istedikleri zaman, onlari bos çevirmekten haya eder."

    Hz. Selman (r.a); "Resul-i Ekrem (s.a.v), bizde olmayan seyi misafir için almak suretiyle külfete girmememizi ve mevcut ile yetinmemizi bizlere emretmistir" demistir.

    "Dünya malindan nasibiniz, yolcunun azigi gibi olsun"

    "Maliyla Allahü teâlâ'ya itaat eden ve malinin zekatini veren mal sahibi, kiyamet günü serveti ile beraber gelir.

    (Sirat köprüsünden geçerken) her ne zaman Sirat önüne dikilirse, mali, "geç, geç zira sen Allahü teâlânin bende olan hakkini ödedin" der. Sonra da malindaki Allahü teâlânin hakkini ödemeyen gelir. Mali yaninda Sirat köprüsü önüne çikinca, mal, "Yazik sana, neden Allahü teâlânin bende olan hakkini ödemedin?" diye onunla alay eder durur. Ta ki adam "Vay bana, ben ne yaptim" deyinceye kadar. Sirati geçip Cennete kavusamaz"

    "Misafir için külfete girmeyin; misafir buna üzülür. Kim ki misafiri küstürürse, Allahü teâlâyi küstürmüs olur. Allahü teâlâyi küstürene de Allahü teâlâ bugz eder."

    "Dünyada iyilik isleyenler, ahirette yaptiklari iyiliklere kavusurlar."

    Sahabeler hayatından tablolar kitabından derleme..

      Forum Saati Ptsi Mayıs 20, 2024 8:02 am