Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    Anı Türünün Gelişimi

    FallenAngel
    FallenAngel
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 1738
    Kayıt Tarihi : 05/02/11
    Nereden : İstanbul
    Aktiflik :
    Anı Türünün Gelişimi Img_le10200 / 999200 / 999Anı Türünün Gelişimi Img_ri10


    Cüzdan
    Altın Altın: Sınırsız
    Para Para: Sınırsız

    Anı Türünün Gelişimi Empty Anı Türünün Gelişimi

    Mesaj tarafından FallenAngel C.tesi Nis. 09, 2011 1:59 pm

    Anı Türünün Gelişimi



    Eski Yunan edebiyatında Ksenophon’un (427-355) Anabasis adlı eseri anı türünün ilk örneği sayılır



    Anı türünün Avrupa�da gelişip yaygınlaşması 17 yüzyılda gerçekleşir Siyasetçi, sanatçı ve iş adamları anılarını yazmaya başlarlar



    Türk Edebiyatında Anı



    Orhun Yazıtları�nı (8 yüzyıl) anı türünün ilk örneği olarak kabul edebiliriz



    Moğol İmparatorluğu�nun kurucusu Babur Şah’ın (1480-1530) �Baburname� adlı eseri anı türünde yazılan ilk önemli eserlerdendir



    Tanzimat döneminden itibaren anı yazma geleneği devlet yönetiminde bulunmuş önemli kişiler arasında yaygınlaşmıştır Siyasî ve askerî olayların ağırlıklı olarak işlendiği bu tür anılarda daha çok siyasî çekişmeler, tarafların birbirilerini suçlamaları, görevden alınan veya sürgüne gönderilenlerin kırgınlıkları, sızlanmaları, suçlanan kişilerin kendilerini savunmaları, devlet yönetiminin nasıl işlediği ya da işlemediği; devlete, millete yapılan ihanetler gibi konulara yer verilmiştir



    Tanzimat döneminden itibaren edebiyat alanında varlık gösteren pek çok sanatçı ve yazar, özellikle olgunluk yaşlarında yazdıkları anılarında edebiyata nasıl başladıklarını, içinde yer aldıkları edebî topluluk ya da çevreleriyle olan ilişkilerini, dönemlerinin siyasî, sosyal, edebî, kültürel görünümüne ilişkin düşünce, gözlem ve izlenimlerini, eserleriyle ilgili açıklamalarını dile getirmişlerdir Bu anılar edebiyatçılara yönelik zengin birer kaynak niteliğindedir



    Ziya Paşa, Defter-i Amal adlı eserinde ağırlıklı olarak çocukluk anılarını anlatır Ziya Paşa bu eserini Jean Jacques Rousseau�nun �İtiraflar� adlı eserinden çok etkilendiği için yazmıştır



    Muallim Naci, Ömer’in Çocukluğu adlı eserinde sekiz yaşına kadar olan anılarını anlatır



    Halit Ziya Uşaklıgil, Kırk Yıl adlı eserinde çocukluk döneminden 1909 yılına kadar olan yaşamını anlatır Bu eser Abdülhamit devri sanat ve edebiyat anlayışını, yazarın İstanbul ve İzmir�deki sanat ve edebiyat çevrelerini yakından tanıtır Halit Ziya, Servet-i Fünun nesline yapılan eleştirilere yanıtlar verir Saray ve Ötesi adlı eserinde 1909-1916 yılları arasını anlatır Halit Ziya, çok yakından tanıdığı Sultan Mehmet Reşat�ı, dönemin önemli siyasetçilerini tanıtır Osmanlı�nın saray yaşamından, devrin siyasî ve sosyal olaylarından canlı kesitler sunar Bir Acı Hikâye adlı eseri, Halit Ziya Uşaklıgil�in genç yaşta intihar eden oğlu Halit Vedat�ın anısını yaşatmak amacıyla yazılmış acıklı bir öyküdür Eserde, özenle yetiştirilen bir oğlun yaşamı ve onun ölümüyle derinden sarsılan bir babanın acılarını buluruz



    Halide Edip Adıvar, Mor Salkımlı Ev adlı eserinde çocukluk ve gençlik dönemine ait anılarını anlatır Türk’ün Ateşle İmtihanı adlı serinde ise Millî Mücadele yıllarına ait anılarını anlatır

    Anı yazma geleneği, Tanzimat döneminde, kimi devlet adamlarında batıdaki meslektaşlarına olan özentiden başlamış ve giderek günümüze kadar gelmiştir



    Tanzimat öncesindeki şuara tezkireleri, menakıpname, siyer, vekayi’name, gazavatname, fetihname, sefaretname gibi eserler bilinen anlamıyla birer anı eseri olmasalar da bu türe özgü özellikleri taşırlar













    Anılar konuları itibariyle genellikle siyasî ve edebî olmak üzere iki kategoride değerlendirilmektedir Bunlar kesin sınırlandırmalar değildir Bir siyasî anı kitabında edebî anılar da olabilmektedir Kimi anı kitapları da toplum içinde belli özellikleriyle seçilmiş kişilerin portrelerinden oluşmaktadır Halit Fahri Ozansoy Edebiyatçılarımız Geçiyor (1939), Yahya Kemal Beyatlı Siyasî ve Edebî Portreler (1968); Yusuf Ziya Ortaç Portreler (1960); Hakkı Süha Sezgin Edebî Portreler’i (İstanbul 1997); Beşir Ayvazoğlu Defterimde 40 Suret (İstanbul 1996)… gibi

      Forum Saati Perş. Mayıs 09, 2024 12:42 am