Kalpten atardamarlar vasıtasıyla doÂkulara kadar gelen kan, burada oksijen ve besin maddelerini bırakır. Karbondioksit ve diğer metabolizma artığı mahsulleri dokuÂlardan alıp kalbe kadar getiren sistem ise toplardamar sistemidir. Bu sisteme, bir diğer deyişle, venöz dolaşım sistemi de denir.
Toplardamarların çeperleri atardaÂmarlara nisbeten çok daha incedir. Bu hal toplardamarların çapı artıkça daha da beÂlirgin hale gelmektedir. Bunun böyle olÂmasının bir hikmeti olmalıdır. Gerçekten ayakta duran bir şahıs incelendiğinde, ayaÂğa en yakın bölgede hidrostatik basıncın en yüksek olduğu ve dolayısı ile bu bölÂgedeki (ven)lerin çeperlerinin de kalın olÂması gerektiği sonucuna varılır. Ayrıca ekstremiteler (kol ve bacaklardın adale tabakası içerisinde bulunan toplardamarlarda kasılma pasif olarak daha çok adale faaliyeti esnasındaki masaj (sıvazlama) hareketlerine bağlıdır, buradaki adale tabakası da deri alÂtındaki sathi venlere nazaran çok incedir. Bu yüzden sathî venlerde kasılma gücü yükÂsektir. Herhangi bîr (uyarıcıyla) derhal genişleyip, daralabilirler. Bacakta bulunan venalarda basınç, aşağı kısımlarda fazla olmak üzere, yüksek olmakla beraber, kalbe gelindiğinde sıfıra ve hatta sıfırın altına (negatif) inmektedir. Bu hâl kalbin gücüne bağlıdır. Güçlü ve sağÂlam bir kalb ayakların en uç noktasındaki kanı dahi yukarıya çekebilecek bir emme sistemi ile donatılmıştır. Ayrıca venöz dolaÂşım içinde bulunan kan akımı yer çekimine ters yönde hareket halinde bulunduğundan kalbin emme fonksiyonuna ilâveten toplarÂdamar sistemi içinde de özel sistemleri geÂrektirmektedir. Atardamar sistemine konulmayan böyle bir sistemin venöz sisteme konması işini ayarlayan kimdir? Venöz sistemde kanın geri kaçmasını önleyen ve açıklığı yukarı bakan kapaklar vardır. Bu kapakçıklar sadece tek yönde açılmaktadırlar ve bu yön de kanın kalbe doğru akışını sağlayacak şekilde yaratılÂmıştır. Derin venlerde, sathî olanlara nazaran daha fazla sayıda kapakçık vardır. Bir ven kapakçığı vazife görür halde iken 3 atmosferlik basınca karşı koyabilir. Bu yüzden venöz dolaşımdaki görevleri çok önemlidir. Venlerin hastalandığı durumÂlarda bu kapakçıklar çalışamaz hale gelebilir, kalbe dönen kan akımı azalır ve insan hayatını tehdit eden hastalıklara yol açabilir. İnsanların büyük bir çoğunluğunÂda bu hastalıklar görülmediğine göre, bu sistemlerin hassas bir ölçü ile yapıldığı açıktır. Toplardamar sistemine tesir eden fakÂtörler vardır. Kılcal damarlar ile kalbin sağ kulakçığı arasındaki basınç farkı bunlarÂdan birisidir. Bir başka faktör solunum haÂreketleridir. Şöyle ki: Nefes alma ile dış tazyike karşı göğüs çeperi genişler ve göÂğüs içi basıncı düşer, nefes verildiğinde ise bu durumun tersi olur; bu durumda ise kalÂbe yakın toplardamar sisteminde emme-basma tulumba mekanizmasına benzer bir çalışma ortaya çıkar ve venöz kan akımı artar. Diğer bir faktör sözü edilen kapakÂçıklardır. Ayrıca vücutta bulunan kan hacmi de tesirli bir faktör olarak görülmekteÂdir, kan hacmi arttıkça venöz dönüş de arÂtar. Venomotor faaliyet denen hâl (kasÂların sinirsel uyanlarla kasılıp gevşemesi deÂnen durum) venöz dolaşıma tesirli olmakÂtadır. Bundan başka venöz dolaşıma tesir eden bir diğer faktör de adale faaliyetidir. Görüldüğü üzere bir sistemin çatışması sadece bir faktörün tesir ve emrine verilmeÂmiş; en az altı-yedi sisteme bu vazifeyi yeriÂne getirmelerinde görev verilmiştir. Toplardamarların anlaşılabilen vazifeÂlerine gelince; en çok bilinen vazifelerinÂden birisi kan naklinin sağlanmasıdır. BüÂyük toplardamarlar umumiyetle atardamarÂlar ve sinirler ile paralel seyrederler ve yine ekstrem itelerin fleksiyon(kıvrılma)yüzlerinde bulunup seyretmelerine (ki bu şekilde dıştan gelecek darbelere daha az maruz kaÂlırlar ve kan zayiatına sebebiyet verilmez) mukabil, orta ve küçük çaptaki venaların kan toplama vazifelerine binâen ekstrem itelerin herhangi bir kısmında ve o bölgeye kaÂnı getiren atardamarların sayısının 2-3 katı sayıda ve bazen yaygın ağ yapmış bir tarzÂda bulunmalarda mühimdir. Venaların kan nakil vazifelerinde çok mühim rol alan bir mekanizma da yukarda zikredilen adaleven pompalarıdır. Bu hal hususiyle ekstrem itelerdeki derin venlerde (baldır velileri) çok barizdir. Bu bölgede derin ve sathî venler ile bunların arasını birleştiren venlerle müÂcehhezdir. Bunları çepeçevre saran sert, sıÂkı bir bağ dokusu tabakası vardır. Bu vaziÂyette adaleler kasıldığı zaman bağ dokusu tabakası ve adale içi basıncı 250 mm Hg?ye kadar çıkar ve ven içindeki kan süratle ve güçlü bir tarzda yukarıya pompalanır. Bu şekilde bacak adale-ven pompası baldır kasÂlarından kanın % 50?sini yukarıya doğru sevk ederek ikinci bir kalb gibi çalışarak doÂlaşım sistemine enerji kazandırır. Ayrıca bu sayede doku sıvısı ayarlanır. Venaların kanı depo etme vazifeleri de vardır. Vücudun toplam kan hacminin takriben % 50? i düşük basınçlı sistemler deÂnen venler, sağ kalb, akciğer damarları ve sol kulakçıkta toplanmıştır. Bu kanın 1/3?e yakın kısmı derin venalar içinde, 2/3?ü ise diğer sistemlerde bulunurlar. Büyük venlerin duvarları ince ve basıncı düşük olduğu için kan hacminde çok büyük değişmelere rağmen vena içi basıncında çok az değişÂme meydana gelir. Bu sayede kan kayıplarında veya kana ihtiyacın arttığı hallerde damar içi stok kan kullanılır. Bütün bunlar olmasa bile venaların vücuttaki geometrik dağılımı sayesinde yine kalbe gelen kanın sabit miktar ve basınçlarda kalması temiÂnat altına alınmıştır. Venaların bir diğer vazifesi de vücut sıcaklığının ayarlanmasıyla alâkalı bulunmaktadır. Sıcak havada sathî venalardan ısı kaybı artmakta, tersine soğuk havada ise mezkûr haricî damarlar büzülerek vücutÂtan ısı kaybedilmesinin önüne geçilir ve işte bu mekanizmalar sayesinde insanların hem kutuplarda ve hem de ekvatorda yaşamaları mümkün olabilmiştir. İnsan vücudunun neresini incelersek inceleyelim, her birisinin mükemmel bir ölÂçü ile ele alındığını ve en ince teferruatın dahi ihmal edilmediğini görmekteyiz. Venöz dolaşım sistemi de bu mükemmellikÂlerden bir tanesidir. Bildiklerimize ilâveÂten, bu sistemde, bilmediklerimizin sayısı bir hayli çoktur. Tıp ilmi ilerledikçe biliÂnenler artacaktır. Bize düşen vazife ise, bunca nimetlerle bizi donatan Yaratıcıya el açıp şükretmek olacaktır.
Toplardamarların çeperleri atardaÂmarlara nisbeten çok daha incedir. Bu hal toplardamarların çapı artıkça daha da beÂlirgin hale gelmektedir. Bunun böyle olÂmasının bir hikmeti olmalıdır. Gerçekten ayakta duran bir şahıs incelendiğinde, ayaÂğa en yakın bölgede hidrostatik basıncın en yüksek olduğu ve dolayısı ile bu bölÂgedeki (ven)lerin çeperlerinin de kalın olÂması gerektiği sonucuna varılır. Ayrıca ekstremiteler (kol ve bacaklardın adale tabakası içerisinde bulunan toplardamarlarda kasılma pasif olarak daha çok adale faaliyeti esnasındaki masaj (sıvazlama) hareketlerine bağlıdır, buradaki adale tabakası da deri alÂtındaki sathi venlere nazaran çok incedir. Bu yüzden sathî venlerde kasılma gücü yükÂsektir. Herhangi bîr (uyarıcıyla) derhal genişleyip, daralabilirler. Bacakta bulunan venalarda basınç, aşağı kısımlarda fazla olmak üzere, yüksek olmakla beraber, kalbe gelindiğinde sıfıra ve hatta sıfırın altına (negatif) inmektedir. Bu hâl kalbin gücüne bağlıdır. Güçlü ve sağÂlam bir kalb ayakların en uç noktasındaki kanı dahi yukarıya çekebilecek bir emme sistemi ile donatılmıştır. Ayrıca venöz dolaÂşım içinde bulunan kan akımı yer çekimine ters yönde hareket halinde bulunduğundan kalbin emme fonksiyonuna ilâveten toplarÂdamar sistemi içinde de özel sistemleri geÂrektirmektedir. Atardamar sistemine konulmayan böyle bir sistemin venöz sisteme konması işini ayarlayan kimdir? Venöz sistemde kanın geri kaçmasını önleyen ve açıklığı yukarı bakan kapaklar vardır. Bu kapakçıklar sadece tek yönde açılmaktadırlar ve bu yön de kanın kalbe doğru akışını sağlayacak şekilde yaratılÂmıştır. Derin venlerde, sathî olanlara nazaran daha fazla sayıda kapakçık vardır. Bir ven kapakçığı vazife görür halde iken 3 atmosferlik basınca karşı koyabilir. Bu yüzden venöz dolaşımdaki görevleri çok önemlidir. Venlerin hastalandığı durumÂlarda bu kapakçıklar çalışamaz hale gelebilir, kalbe dönen kan akımı azalır ve insan hayatını tehdit eden hastalıklara yol açabilir. İnsanların büyük bir çoğunluğunÂda bu hastalıklar görülmediğine göre, bu sistemlerin hassas bir ölçü ile yapıldığı açıktır. Toplardamar sistemine tesir eden fakÂtörler vardır. Kılcal damarlar ile kalbin sağ kulakçığı arasındaki basınç farkı bunlarÂdan birisidir. Bir başka faktör solunum haÂreketleridir. Şöyle ki: Nefes alma ile dış tazyike karşı göğüs çeperi genişler ve göÂğüs içi basıncı düşer, nefes verildiğinde ise bu durumun tersi olur; bu durumda ise kalÂbe yakın toplardamar sisteminde emme-basma tulumba mekanizmasına benzer bir çalışma ortaya çıkar ve venöz kan akımı artar. Diğer bir faktör sözü edilen kapakÂçıklardır. Ayrıca vücutta bulunan kan hacmi de tesirli bir faktör olarak görülmekteÂdir, kan hacmi arttıkça venöz dönüş de arÂtar. Venomotor faaliyet denen hâl (kasÂların sinirsel uyanlarla kasılıp gevşemesi deÂnen durum) venöz dolaşıma tesirli olmakÂtadır. Bundan başka venöz dolaşıma tesir eden bir diğer faktör de adale faaliyetidir. Görüldüğü üzere bir sistemin çatışması sadece bir faktörün tesir ve emrine verilmeÂmiş; en az altı-yedi sisteme bu vazifeyi yeriÂne getirmelerinde görev verilmiştir. Toplardamarların anlaşılabilen vazifeÂlerine gelince; en çok bilinen vazifelerinÂden birisi kan naklinin sağlanmasıdır. BüÂyük toplardamarlar umumiyetle atardamarÂlar ve sinirler ile paralel seyrederler ve yine ekstrem itelerin fleksiyon(kıvrılma)yüzlerinde bulunup seyretmelerine (ki bu şekilde dıştan gelecek darbelere daha az maruz kaÂlırlar ve kan zayiatına sebebiyet verilmez) mukabil, orta ve küçük çaptaki venaların kan toplama vazifelerine binâen ekstrem itelerin herhangi bir kısmında ve o bölgeye kaÂnı getiren atardamarların sayısının 2-3 katı sayıda ve bazen yaygın ağ yapmış bir tarzÂda bulunmalarda mühimdir. Venaların kan nakil vazifelerinde çok mühim rol alan bir mekanizma da yukarda zikredilen adaleven pompalarıdır. Bu hal hususiyle ekstrem itelerdeki derin venlerde (baldır velileri) çok barizdir. Bu bölgede derin ve sathî venler ile bunların arasını birleştiren venlerle müÂcehhezdir. Bunları çepeçevre saran sert, sıÂkı bir bağ dokusu tabakası vardır. Bu vaziÂyette adaleler kasıldığı zaman bağ dokusu tabakası ve adale içi basıncı 250 mm Hg?ye kadar çıkar ve ven içindeki kan süratle ve güçlü bir tarzda yukarıya pompalanır. Bu şekilde bacak adale-ven pompası baldır kasÂlarından kanın % 50?sini yukarıya doğru sevk ederek ikinci bir kalb gibi çalışarak doÂlaşım sistemine enerji kazandırır. Ayrıca bu sayede doku sıvısı ayarlanır. Venaların kanı depo etme vazifeleri de vardır. Vücudun toplam kan hacminin takriben % 50? i düşük basınçlı sistemler deÂnen venler, sağ kalb, akciğer damarları ve sol kulakçıkta toplanmıştır. Bu kanın 1/3?e yakın kısmı derin venalar içinde, 2/3?ü ise diğer sistemlerde bulunurlar. Büyük venlerin duvarları ince ve basıncı düşük olduğu için kan hacminde çok büyük değişmelere rağmen vena içi basıncında çok az değişÂme meydana gelir. Bu sayede kan kayıplarında veya kana ihtiyacın arttığı hallerde damar içi stok kan kullanılır. Bütün bunlar olmasa bile venaların vücuttaki geometrik dağılımı sayesinde yine kalbe gelen kanın sabit miktar ve basınçlarda kalması temiÂnat altına alınmıştır. Venaların bir diğer vazifesi de vücut sıcaklığının ayarlanmasıyla alâkalı bulunmaktadır. Sıcak havada sathî venalardan ısı kaybı artmakta, tersine soğuk havada ise mezkûr haricî damarlar büzülerek vücutÂtan ısı kaybedilmesinin önüne geçilir ve işte bu mekanizmalar sayesinde insanların hem kutuplarda ve hem de ekvatorda yaşamaları mümkün olabilmiştir. İnsan vücudunun neresini incelersek inceleyelim, her birisinin mükemmel bir ölÂçü ile ele alındığını ve en ince teferruatın dahi ihmal edilmediğini görmekteyiz. Venöz dolaşım sistemi de bu mükemmellikÂlerden bir tanesidir. Bildiklerimize ilâveÂten, bu sistemde, bilmediklerimizin sayısı bir hayli çoktur. Tıp ilmi ilerledikçe biliÂnenler artacaktır. Bize düşen vazife ise, bunca nimetlerle bizi donatan Yaratıcıya el açıp şükretmek olacaktır.