Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    Dişler ........

    FallenAngel
    FallenAngel
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 1738
    Kayıt Tarihi : 05/02/11
    Nereden : İstanbul
    Aktiflik :
    Dişler ........ Img_le10200 / 999200 / 999Dişler ........ Img_ri10


    Cüzdan
    Altın Altın: Sınırsız
    Para Para: Sınırsız

    Dişler ........ Empty Dişler ........

    Mesaj tarafından FallenAngel Çarş. Mart 09, 2011 8:20 pm


    Çoğumuz dişlerin kıymetini iş işten geçip başlı başına bir problem olan yemek yiyememe ve çiğnenmeden yutulan yiye­ceklerin mide ve bağırsaklarda verdiği rahatsızlıklardan sonra anlıyoruz. Korkunç çehre görünümü ve konuşmada çekilen güç­lük problemi, insanı çok dereceli denkleme dönüş türemektedir.

    Dişlerin kıymetini idrak ettiğimiz yıllardan, başa kadar geçen zamanı gözümü­zün önüne getirelim. Tonlarca yiyecek, içe­cek hep ağzımızdan dişlerin vizesi sayesin­de geçmiştir. Mideye giden her cevizin va­lizi yoklanmış, her fındığa pasaport sorul­muş, parola alınmadan hiçbir gıda boğaz­dan geçirtilmemiştir. Sıcak - soğuk, katı-sıvı denilmeden her şeye dayanılmış, mik­roplara, sigaraya, pipoya, tırnak yemeye, ip çözmeye ve kırmaya oradan da bir gün­lük ihtiyaçlarımıza, şikâyet edilmeden sa­bırla tahammül edilmiştir. Acaba bütün bu hizmetlere karşı biz ne yapabildik. Bizden sadece kendisini fırçalamamızı isteyen dişlerimize ne gibi hiz­met götürebildik. Güzel görünmek için gün­de bir kaç kere saçlarımızı tarar çeşit çe­şit şampuanlarla besleriz. Ayakkabılarımızı her gün fırçalar birkaç günde bir boya­rız. Bazen elimize süreceğimiz bir kremin markası üzerinde günlerce tartışırız da; bizim için hayatı ehemmiyet arzeden dişÂ­lerimizi fırçalamak kimimizin bir haftada, kimimizin bir ayda aklına gelen bir iş olur. Ne olur sonunda? Ya o can alıcı tornayı ağzımızda hissederiz ya da paslı bir kerpe­tenle zavallı dişlerimizi kurban ederiz. Bu kötü âkıbete uğramamak, dişlerimizi ko­rumak istiyorsak önce onların mâhiyetini bilmemiz gerekir. Her şeyden evvel dişler, zannedildiği gibi sabit organlar değildir. Onlar altı şekilde hareket edebilen ve de­vamlı aksiyon isteyen uzuvlarımızdır. Mesela; sadece yarım çeneyle yemek yersek diğer çenedeki dişlerin hemen tartar (tortu) dediğimiz taşlarla kaplandığını görürüz. Eğer bir dişin karşısındaki dişi çe­kersek kullanılmayan o diş egzersiz yaptı­ğı arkadaşını kaybettiği için ölüme terke­dilmiş demektir. Binaenaleyh; bu keyfiyetlerini bildi­ğimiz dişler için yapılacak en güzel yardım onları bol bol fırçalamak, girinti çıkıntılarındaki artıkları iyice temizlemek, diş et­lerine de yeterli masajı yapmaktır. Böyle­ce hem dokulara gerekli kan gitmiş, hem de dişleri daha iyi kavramış olurlar. Bu kıymetli organlarımız için yapabi­leceğimiz ikinci vazife; ağrı sinyalini alır almaz hekime gitmektir. Zira çürüğü er­ken tedavi edilmiş bir dişten, ömrümüzün sonuna kadar garanti belgesi almışız de­mektir. Bir de ağız içindeki her türlü yara, şişlik, kızarıklık durumlarında, yine hekim tavsiyesine göre ilaçlar almalı, diş etini bizzat, dişleri de dolayısıyla alâkadar eden bu va­kaları anında iyileştirmeliyiz. Takdir edil­melidir ki, lavaboya her tükürüşümüzde 750 milyon mikrobu birden atıyoruz. Böy­le hareket etmekle vücudumuzun bu mik­roplara karşı meydana getirdiği müdafaa settine yardım etmiş oluruz. Eğer anne-baba isek, yukarıdaki tedbir ve tedavileri çocuğumuza öğretmek ve tatbik etmekten başka dikkat edeceğimiz birkaç husus da­ha vardır. a) Yeni doğmuşsa uzun müddet an­ne sütüne devam etmek, gerek memenin anatomik yapısı, gerekse sütün muhteviyatı, ağız, damak ve dişler için çok elverişlidir. b) Yatarken sağına döndürmek, dizle­rini karnına yaklaştırmak. Kan dolaşımı en iyi böyle sağlanır, organlar rahat eder, kal­be baskı azalır, ve ağız kapalı kalır. Eğer ağzı açık yatarsa çok kötü ortodantik (çe­nede çarpıklık ve anormallik) problemler karşımıza çıkacaktır. Ayrıca ağız kuruya­cağından damak çatlamaları ve enfexionel hastalıklar oluşacaktır. c) Ağız memesi, parmak emme ve tırnak yeme alışkanlıklarına meydan verme­mek. d) Çocuk büyüyünce, fırçalamayı önemli bir itiyat haline getirmesini temin etmek. Ağız temizliğinde fırçaların cinsi ve fırçalama tekniği de mühimdir. Her şeyden evvel naylon fırça hakikî kıl fırçaya tercih edilmelidir. Zira naylon fırçalar hem tut­maz, bakteri üretmez, istenilen boy ve şe­kilde elde edilir. Ucuz ve deforme olmadığı gibi yuvarlak hareketlerle diş aralarını iyi temizler. Kıl fırçalar ise çabuk deforme olur: Elde etmesi zor, kullanımı zararlıdır. Rutubeti muhafaza eder ve ortasındaki kanallarla bakterilerin üremesine vasat hazır­larlar. Ağız ve diş temizliğinde kullanacağı­mız bir fırça çeşidi de MİSVAK?lardır. Özelliği ve sair fırçalardan üstünlüğü der­gimizin 3. sayısında anlatıldığı için ayrıca üzerinde durmayacağım. Hakkındaki araştırmalar, yeni buluşlar ve tatminkâr laboratuar neticelerini ileri­deki bir yazıya havale ederek; temizlik ve bol sıhhatler temenni ederim.

      Forum Saati Ptsi Mayıs 20, 2024 12:54 am