Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    Kalbimiz ve Damarlarımız

    FallenAngel
    FallenAngel
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 1738
    Kayıt Tarihi : 05/02/11
    Nereden : İstanbul
    Aktiflik :
    Kalbimiz ve Damarlarımız  Img_le10200 / 999200 / 999Kalbimiz ve Damarlarımız  Img_ri10


    Cüzdan
    Altın Altın: Sınırsız
    Para Para: Sınırsız

    Kalbimiz ve Damarlarımız  Empty Kalbimiz ve Damarlarımız

    Mesaj tarafından FallenAngel Çarş. Mart 09, 2011 8:19 pm

    Milyarlarca hücrelerden yaratılmış bir organizmada madde alışverişini sağlayacak bir dolaşım sisteminin zahiriliği açıkça meydandadır. Bu gayeye yetmeyecek derecede bir dolaşım sistemi düşünülse bile, her bakımdan o organizmanın canlılık vazifelerinin ne kadar aksayacağı gayet barizdir. Değişik sebeplerle dolaşımın yavaşlaması düşünüldüğünde yavaşlama nispetinde hacminin de artması gerekir. Daha ileri bir düşünce ile teorik olarak kanın dolaşmadan, sadece hücreler arasında bulunması halindeki bir canlının düşünülmesi bile.bu sıvının hacminin evvelkisine göre pek fazla olması gerekliliğini ortaya koyar. Bu halde organizmada geçerli olan maddeden tasarruf prensibi ileri derecede bozulacak, süngerler gibi hareketsiz fakat iri canlı tipleri meydana çıkacaktır.

    Görüldüğü üzere Yaradan, kâinatın her zerresinde gözettiği hikmeti, insan üzerinde en mükemmel şekilde tecelli ettirmiştir. Kâinatta bir canlının her bir sistem ve organı muhakkak çok fonksiyonludur. Dolaşım sistemi bu anlayış içinde yalnız bir madde alış verişi vazifesi görmez, aynı zamanda birbirlerinden oldukça uzakta yer almış olan organların birbirleriyle sıkı irtibatlarını da temin eder. Bu yönden düşünülürse dolaşım sistemi, sinir sistemi gibi, organların işleyişinde düzenleyici vazifesi görmektedir. Hormonla ilgili sistem de aynı gayeye yardım eden ikinci bir sistem olup, bu da yine salgılarını kana vermek suretiyle tesir etme imkânını bulmuş olur. Kalbin içinde odacıkları ayıran kapaklar vardır. Bu kapaklarla kalbin bir odacığı olan karıncığı arasında irtibat sağlayan ?chorda? denen iplikçikler mimari bir şaheserdir. ?Chorda?lar (iplikçikler) kapaklara tutunacakları zaman yaygınlaşırlar. Böylece ?chorda?lar arasında ve karıncık tarafında adeta kemere benzeyen yaylar meydana gelmiş bulunur. Bu iplikçikler yardımı ile kapaklar, kalbin kasılması esnasında kulakçık tarafına itilmeden deliği kapatabilirler. Azami tasarruf prensibi kendini kalb kapaklarında da göstermektedir. Kapakların esas yapısını sağlam bağ örgüsü meydana getirmiş ve bunun üzeri de ?endocard? denen kalbin bir iç tabakası ile örtülüdür. Kapakların kulakçığa bakan yüzleri, kulakçıktan karıncığa geçen kanın devamlı sürtünme tesiri ile karşılaştığı için daha kalın, sağlam ve düzdür. Bu yüzdeki ?endocard? altında bolca elastik lifler ve arasında da serpilmiş olarak düz kas lifleri bulunur. Böylece bu yüzün karşılaşacağı sürtünme etkisi anatomik yapıların fonksiyona uygun şekle sahip olması ile karşılanmıştır. Aynı sebeple karıncık-damarlar arası kapaklar da sağlam yapıya sahiptir. Kapakların yapısındaki materyal sadece ağızlarında bulundukları delikleri kapayacak kadar olmayıp daha fazla materyalden yapılmıştır. Böylece deliklerin biraz genişlemesi halinde bu kapakların delikleri yine rahatça kapatabilmesi sağlanmıştır. Aksi halde bir kapak yetmezliği kolayca kendini gösterebilirdi. Azam tasarruf prensibi, kalbin adale tabaka kalınlığı üzerinde de kendini gösteriyor. Kulakçıkların göreceği iş, mekanik bakımdan fazla bir kas gücünü gerektirmediğinden bunun duvarlarındaki adale katı, az gelişmiştir ve bunun neticesi olarak kulakçıkların duvarları da incedir. Karıncıkların, bilhassa sol karıncığın karşılaşacağı direnç çok fazla olduğundan bunların duvarlarındaki adale tabakası da çok kalındır. Kalbin çalışma prensibini anlamak için konik biçimde lastikten bir model tasarlayalım. Bunu yan yüzlerinden dairevi şekilde sıkarak daraltalım. O zaman koninin boyu artar, aynı hal kalb için de böyledir. Bu mekanik kudretle kasılma haline gelen kalb, karıncıklardaki kanı aorta ve akciğere giden damara atar. Yani, bir emme basma tulumba gibi iş görmektedir. Kalbin üzerinde ?perikart? denen bir örtü vardır. Bu yapı kalbin daha randımanlı çalışmasını Sağlar. Perikardın dıştaki fibroz adalesi sağlam, kalınca bir yapı olup, çevreye gönderdiği uzantılarla komşu yapılara perikardın tutunmasını sağlamıştır. Bu tabaka bolca kollagen liflerden yapılmış ve arasında da elastik lifler bulunur. Gevşek durumda iken kollagen lifler ondülasyonlar meydana getirirler. Gerilme esnasında bu ondülasyonlar düzelir ve böylece perikart esneme kabiliyetine sahip olur. Bu elastikiyet fıbroz gömleğin içerisindeki elastik liflerle arttırılmıştır. Fakat bu elastikiyet ancak perikart kesesine hacimce % 35 bir anma sağlayacak kadardır. Bundan sonrası için perikart direnç gösterir. Böylece kal- bin genişlemelerinde perikart bir frenleyici etki yapar. Görüldüğü üzere ilahi bir sevkle herşey daha randımanlı çalışma yolunda elbirliği ediyor. Atardamarlarla vücuda dağılan kanın örgülerle bolca karşılaşabilmesi ve alaka kurması için kılcal damarlar gayet uygun bir vasıtadır. Kılcal damarların duvarları da ince olduğundan duvarlarından kolayca madde alışverişi imkânı doğar. Kanın kılcal damarlara yayılması ile bu satıh çok fazla artar. Organizmadaki bütün damarların kanla dolmaları düşünülse vücutta bulunan kan, bu ihtiyacı karşılamaktan çok uzak kalır. Gerçekte de bütün damarların kanla dolmasına hiç lüzum yoktur. Bu sebeple vücuttaki damarlar, bilhassa küçük damarlar, ihtiyaç ve zarurete uygun şekilde kan geçişini ayarlarlar. Fakat öyle organlar vardır ki, onların kan ihtiyacı değişme göstermez, bunlara giden kan miktarı üzerinde değişiklik yapılamaz ve bu sebeple bunların atar ve toplardamarlarında böyle bir çap değişikliği yapmak üzere düzenleyici sisteme rastlanmaz, mesela; beyin atar ve toplardamarları böyledir. Bunun dışında diğer damarlar, daima kan taşıdıkları organların en az seviyede kan ihtiyacını karşılayacak kadar kan geçmesini sağlayacak durumda kalmalarını, damar duvarlarındaki özel düzenleyiciler yardımıyla ayarlar. Mesela; sindirim sisteminin veya deri damarlarının bulundurdukları kan miktarı fazlaca değişiklik gösterir. Organizma, fazlaca kana ihtiyaç göstermiyorsa o zaman kan, dalak, deri, karaciğer gibi organlarda depo edilir. Bu organlar, yapılarının özelliği sebebiyle fazlaca kan depo edebilirler. Bu bakımdan en önemli kan depolarından birisi dalaktır. Dalak gereğinde kanın bir kısmını depo edebilir ve zaruri zamanlarda bu kan tekrar dolaşıma atılır. Herhangi bir organ, o anda fazla kana ihtiyaç gösteriyorsa o organa kan getiren damarlar genişler. Sindirim sistemi, faaliyeti sırasında da fazlaca kan çektiğinden özellikle bolca yemek yiyen bir insanın enerjik bir zihin çalışması güçleşir. Sakin bir halde bulunan antrenmansız bir kişinin birden bire süratle faaliyete geçmesi (mesela; hızla yol yürümesi, kürek çekmesi v.s.) dalak bölgesinde bir ağrı duymasına sebep olur. Bu ağrı dalağın kasılmasındandır. Zira kasılarak dolaşıma kan vermesi gerekir. Damarlar, derinlerdeki kemiklerin yakınlarında giderler. Bu, kol ve bacağa ait ise bükülen taraflarında bulunur. Böylece eklemin hareketleri esnasında gerilme, bükülme tesirlerinden daha az zarar gördükleri gibi, çarpma etkisine karşı da korunmuş olurlar. Adalelerin etkilerinden korunabilmeleri için damarlar fascialara dayalı olarak ve etrafları bağ örgüsü ile sarılı olmak üzere değişik yönlerde tutunmuş durumdadırlar. Gerilme ve çekilme tesirlerinden daha emin bulunabilmeleri için de eklemler çevresinde, kaslar arasındaki boşluklardan geçerken etrafları yağ dokusu ile sarılmıştır. Damarların dış katını meydana getiren tabakadaki kollagen ve elastik lifler onun gerilmelere karşı direnç kazanmasını sağlamıştır. Bütün bunlar bize gösteriyor ki, insan vücudu gelişigüzel bir yapı değildir. Bu kadar ince plan ve hesaplar, bazılarının dediği gibi zaruretler karşısında oluvermiş şeylere benzemiyor. Bilakis, henüz görebildiğimiz kadarıyla herşeyin yerli yerinde ve hikmetli oluşu, fiil failsiz olmaz esasına göre bize bunların yapıcısını, yaratanı düşünmeye zorlamaktadır.

      Forum Saati Ptsi Mayıs 20, 2024 12:52 am