Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    Trombosit ve Vazifeleri

    FallenAngel
    FallenAngel
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 1738
    Kayıt Tarihi : 05/02/11
    Nereden : İstanbul
    Aktiflik :
    Trombosit ve Vazifeleri  Img_le10200 / 999200 / 999Trombosit ve Vazifeleri  Img_ri10


    Cüzdan
    Altın Altın: Sınırsız
    Para Para: Sınırsız

    Trombosit ve Vazifeleri  Empty Trombosit ve Vazifeleri

    Mesaj tarafından FallenAngel Çarş. Mart 09, 2011 8:17 pm

    Kanın içinde bulunan üç ana hücreden birisi de trombositlerdir. Kan plaketleri adı da verilen bu hücrelerin kanın diğer iki hücresi olan alyuvarlar ve akyuvarlara göre çok küçük hacimli olmalarına rağmen, gördüğü işler çok mühimdir. Bu vazifeler arasında birincisi, belki de en mühimi kanamanın durdurulması işinde almış oldukları vazifedir. Kanamanın durdurulması (hemostaz) yanında damar yatağında pıhtı oluşması (tromboz) vazifesi de yine trombositlerle sağlanır ve ehemmiyetli bir vazifedir.

    Trombositler, kemik iliğinde bulunan megakoryosit adı verilen hücreler tarafından yapılırlar. Her bir megakoryositten yüzlerce ve hatta binlerce trombosit meydana gelir. Olayın en ilgi çekici yönü de burasıdır. Başka ilgi çeken yönleri de vardır. Kan hücreleri olarak bildiğiniz alyuvar, akyuvar ve plâketlerin hepsinin bir tür ana hücreden meydana geldiği tıp kitaplarınca bildirilmektedir. Bu ana hücre nasıl oluyor da 3 ayrı kan hücresinin na hücrelerini oluşturmaktadır? Burada her bir hücrenin oluşması için bazı uyancı (stimüle edici) maddelerden bahsedilmektedir. Fakat bu görüş nazariye olmaktan öteye geçememiştir. Keza alyuvar ve akyuvarların her bir ana hücresi olgunlaşma devrini geçirip birer olgun akyuvar ve alyuvar oluştuğu halde, trombositlerin ana hücresi megakoryoblasttan bir tek megakoryosit oluşmakta, fakat bir tek megakoryositten ise binlerce trombosit meydana gelmektedir. Yine alyuvara oksijen taşıma görevi verilirken, akyuvarlara mikroplarla savaşma vazifesi tevdi edilmişken bu küçücük hücreler ise kanayan bir damarın kanının durdurulması ve pıhtı tıkacı oluşumunda ilk olarak vazife almaktadırlar. Kanda dolaşan trombositler çeşitli metodlarla yapılan sayımlarda 150.000- 400.000 mm3 olarak bulunurlar. Burada da dikkate değer bir durum vardır. Yukarda da bahsedildiği gibi herbir megakoryositten binlerce trombosit oluşur. Herbir alyuvar ana hücresinden ise tek alyuvar meydana gelir. Trombosit kanda alyuvarlarla kıyaslanırsa alyuvarların 1 /30-1/10 u kadardır. Bu tezat nedendir? Eğer trombosit yukarda verilen sayıdan fazla olsa idi kolaylıkla çeşitli yerlerde damar tıkanıklıkları meydana gelecekti ve insanın yaşaması mümkün olmayacaktı. Aksine trombosit sayısında azalmalar da insan hayatını tehdit eden öldürücü kanamalara sebep olabilirdi. Öyle bir sistem ki azı da, çoğu da zarardır ve trombositler belirli bir denge içinde tutulurlar. Trombositlerin ana vazifeleri kanamanın durdurulması ve pıhtı teşekkülüdür. Keza bir damarın yaralanması ve zedelenmesi durumlarında yaralı damarın büzülmesi işleminde de vazife alırlar. Trombositler ?çok aktif farmakolojik kan paketleri olarak tarif edilmişlerdir. Bu kimyevi terkiplerin bazıları trombosit sathında bulunurlar. Küçücük olan bu kan hücreleri pekçok maddeleri ihtiva ederler. Vazokostruktör adı verilen maddeyi salgılarlar ve zedelenen damarın büzülmesinde vazife alırlar. Yine serotonin maddesi de kanda trombositlere taşınır. Pıhtılaşma mekanizmasının işlemeye başladığı durumlarda seruma verilirler. Yine trombositler histamin, epinefrin, norepinefrin bağlayabilirler. Trombosit bünyesinde bulunan ve kanamanın durdurulması işleminde aktif (faal) vazife alan ?trombosit faktörleri?de vardır. * Trombositlerin muhtevası sadece bundan ibaret de değildir. Bazı trombosit yapılan koagülan aktivite gösterebilir. Trombosit granülomeri lipid fosforlar ihtiva ederler. Keza kan pıhtısının büzülebilmesi için bu vazifeyi üstlenen trombositlere ihtiyaç vardır. Trombositlerin hemastaz ve pıhtılaşmadaki rolleri önemli olarak dikkati çeker. Diğer bir özellik trombosit adhezivitesi (birbirlerine yapışması)dır. Küçük bir damar yaralandığı zaman trombositler birbirlerine ve hasar yerinin uç noktasına yapışırlar ve lezyonu (zedelenen yeri) örten bir trombosit plağı teşekkül eder. Trombosit tıkacı oluşu, kanamanın durdurulması olayında anahtar vazifesini yapar. Bu tıkaç oluşmazsa kanama durmaz veya çok uzun süre sonra durur. Başlangıçta bu tıkaç kan geçişine müsaade eder, fakat kısa zamanda geçirmez olur ve kanama durur. Bu olayda her iş zamanında ve mükemmel bir sistem içinde işler. Bu küçücük trombositlerin birçok maddelerle techiz edilerek vazife başına gönderilmeleri, onların vazifelerini tam ve noksansız yapması bu işleri düzenleyen sırlı elin varlığını her zaman olduğu gibi bizlere daima hatırlatmaktadır.. ___________________ * TF 1 ( Trombosit faktör bir) protrombini trombine çevirir. TF2, trombinin tesiri altında, fibrinojeni fibrine çeviren bir madde olarak tarif edilebilir. TFB, saf protrombini trombine çevirir. TF4 ün ise heparinin etkisini nötralize etme özelliği vardır. Bunun dışında diğer bazı faktörlerin de plazma atmosferinde bulunduğu bildirilmiştir.



      Forum Saati Ptsi Mayıs 20, 2024 1:47 am