Anasayfa
tarafından Toplum kan kaybediyor. Damarlarından habire kan akıyor ve nerede duracağı belli olmayan bir tren gibi, kumandasız, idaresiz, ulu orta yol alıyor, ne gideceği yeri ne de duracağı istasyonu bilmemenin endişe ve tedirginliğini ve rota tespit edemeyişinin çaresizliğini yaşıyor.
Duyarlı bir organizma oluşu itibariyle kan kaybına maruz kalırken; bir yandan da içtimai hayat gemisinde; fikren mefluç kaptanların idaresinde gün gün çağlayana, şelaleye doğru yol almanın asabiyetini, yüksek tansiyonunu dışa aksettiriyor. Dipsiz bir uçuruma, zifiri karanlık bir tünele doğru süratle seyretmenin dehşetini duyuyor ve şimdilerde gözleri fal taşı gibi açılmaya durmaktadır. Bir girdaba, bir cereyana kapılmanın telaşıyla da tuhaf bir şaşkınlık içerisindedir. Veyahut psikopatlaştırılmış bir ruh haleti içinde kendi kendini imhaya yönelmekte, kan damarlarını jiletlemekte ve de ölümünü temaşa gibi girift bir deneme psikolojisini, acayib bir merak buhranını yaşamakta, canhıraş feryatlarla, amansız çığlıklarla ihtilaçlar içersinde kıvranmaktadır. İnsanlık, bir kâbusu; katmer katmer, katmanlaştırdığı bir kâbusu teşhir etmektedir. Egonun doymak bilmez iştahasının doludizgin ve başıboş bırakılmasının netice verdiği bir karabasanı sahnelemekte, sergilemektedir. Çılgın, cezbeli, sefil taharrüşlüğün cinnet seslerini, kulakların zarlarını zorlayan tonda işittirmektedir toplum. Hem de bu irriabilitenin, ferdi ve cemiyeti bitmeye, mahva sürüklediğini bile bile... Mefluç kaptanların malul ve marazlara tutulmuş tabipleri de damarlarından kan boşanan organizmaya; serum olsun diye; kâh zift, kâh alkol gibi hayatiyeti temin etmekten uzak, ölümü hızlandıracak mayileri kokteyl yapıp telafi sadedinde zerk etmektedirler. Hayat sefinesi, dünya gemisi Titanik?i çok geride bırakmıştır. Firavun gözü dönmüşlüğü içersinde, bazen konkre, bazen donmuş bir ızdırabı hercü merc olmuş bir şuurla yaşayan, insanlık seviyesinin çok aşağılarına doğru ölçüsüz bir süratle düşen, hayvandan daha aşağı insan suretindeki canilere ibret ve dehşetle bakıp; âlemlerin Rabbinden af dileyen, tarziye veren, insanlığın düşüşü karşısında utancından kahrolan masumlar da vardır, arz küresi gemisinde. Bu afif simalar, hemcinslerinin cinayetlerini protesto etmekte, onlara ve yaptıkları şenaatlere karşı yer yer aktif, zaman zaman pasif mukavemette bulunmaktadırlar. Bu muzır, haşarat derecesine inmiş canavar ruhluların kemiyet noktasındaki ekseriyetlerine rağmen; faziletli ve melek misal, insanlık ufuklarında gergef işleyen afiflerin hukukunu elbette ki Kâinatın Sahibi koruyacaktır. Onları helak etmeyecektir. Hayfa ki; günümüzün ve gemimizin müfekkir beyinleri böylesine kaoslu, dehşetli içtimai? bünye analizi yapmak mecburiyetindedir. Gemideki pest curcunaya rağmen itidalini kaybetmeyen uyanık istidatların fiili, kalbi ye seccadelerde gözyaşı olarak tezahür eden duaları, feza denizindeki bütün gemilerin ve dünya gemisinin sahibinin merhamet nazarının tecellisine vesile olabilecektir. Mutlak Adalet Sahibi Zat; masumların hukukunu iade edecek ve nezih dileklerini kabul edecektir inancındayız. Büyük toplumların, büyük buhran ve badirelerden kurtuluşunu, mevsim değişmelerinin vukuuna yakın saatlerde, insanlık ufkunda kılavuzluk olsun diye güneş gibi doğdurulan Büyük Muzdaripler gerçekleştirir. Dipdiri bir beyin gücü kadrosu; sarhoşlar güruhunun ve marazlı tabiplerinin yerlerini alacaklardır. Zamanın, hadiselerinin arasında itina ne bohçalanmış nadide şahsiyetler arz-ı endam etmeye durdular. İlahi irade, tecelli edeceğine dair ufkumuza, kalbimize, duygularımıza, aklımıza ve hadsimize haber yolluyor. Bizleri derleyip topluyor. İşiten kulaklara haber var. Kadirşinas gözlere cevher. Bir şehrayin şenliği içersinde kaptan köşküne sefer var. Sevginin, şefkatin, merhamet ve adaletin tuğlarını, sancaklarını taşıyan tabipler, sertabibin nezaret ve kılavuzluğunda bıçaksız ameliyatlarını yapacaklardır. Süprüntüler gemiden atılacaktır. Bünye ölümle burun buruna gelmeyecek noktada, boşalan kirli kan yerine taze kan sevk edilecektir. ?Orta Toplum? arz küresinin semasına çekilen her çeşitten put, egosantrizm, insana tapınış flamalarını yırtarak ifrat ve tefrit inhiraflarını dengeleyecek, Tevhit Sancağını dikecektir.
Duyarlı bir organizma oluşu itibariyle kan kaybına maruz kalırken; bir yandan da içtimai hayat gemisinde; fikren mefluç kaptanların idaresinde gün gün çağlayana, şelaleye doğru yol almanın asabiyetini, yüksek tansiyonunu dışa aksettiriyor. Dipsiz bir uçuruma, zifiri karanlık bir tünele doğru süratle seyretmenin dehşetini duyuyor ve şimdilerde gözleri fal taşı gibi açılmaya durmaktadır. Bir girdaba, bir cereyana kapılmanın telaşıyla da tuhaf bir şaşkınlık içerisindedir. Veyahut psikopatlaştırılmış bir ruh haleti içinde kendi kendini imhaya yönelmekte, kan damarlarını jiletlemekte ve de ölümünü temaşa gibi girift bir deneme psikolojisini, acayib bir merak buhranını yaşamakta, canhıraş feryatlarla, amansız çığlıklarla ihtilaçlar içersinde kıvranmaktadır. İnsanlık, bir kâbusu; katmer katmer, katmanlaştırdığı bir kâbusu teşhir etmektedir. Egonun doymak bilmez iştahasının doludizgin ve başıboş bırakılmasının netice verdiği bir karabasanı sahnelemekte, sergilemektedir. Çılgın, cezbeli, sefil taharrüşlüğün cinnet seslerini, kulakların zarlarını zorlayan tonda işittirmektedir toplum. Hem de bu irriabilitenin, ferdi ve cemiyeti bitmeye, mahva sürüklediğini bile bile... Mefluç kaptanların malul ve marazlara tutulmuş tabipleri de damarlarından kan boşanan organizmaya; serum olsun diye; kâh zift, kâh alkol gibi hayatiyeti temin etmekten uzak, ölümü hızlandıracak mayileri kokteyl yapıp telafi sadedinde zerk etmektedirler. Hayat sefinesi, dünya gemisi Titanik?i çok geride bırakmıştır. Firavun gözü dönmüşlüğü içersinde, bazen konkre, bazen donmuş bir ızdırabı hercü merc olmuş bir şuurla yaşayan, insanlık seviyesinin çok aşağılarına doğru ölçüsüz bir süratle düşen, hayvandan daha aşağı insan suretindeki canilere ibret ve dehşetle bakıp; âlemlerin Rabbinden af dileyen, tarziye veren, insanlığın düşüşü karşısında utancından kahrolan masumlar da vardır, arz küresi gemisinde. Bu afif simalar, hemcinslerinin cinayetlerini protesto etmekte, onlara ve yaptıkları şenaatlere karşı yer yer aktif, zaman zaman pasif mukavemette bulunmaktadırlar. Bu muzır, haşarat derecesine inmiş canavar ruhluların kemiyet noktasındaki ekseriyetlerine rağmen; faziletli ve melek misal, insanlık ufuklarında gergef işleyen afiflerin hukukunu elbette ki Kâinatın Sahibi koruyacaktır. Onları helak etmeyecektir. Hayfa ki; günümüzün ve gemimizin müfekkir beyinleri böylesine kaoslu, dehşetli içtimai? bünye analizi yapmak mecburiyetindedir. Gemideki pest curcunaya rağmen itidalini kaybetmeyen uyanık istidatların fiili, kalbi ye seccadelerde gözyaşı olarak tezahür eden duaları, feza denizindeki bütün gemilerin ve dünya gemisinin sahibinin merhamet nazarının tecellisine vesile olabilecektir. Mutlak Adalet Sahibi Zat; masumların hukukunu iade edecek ve nezih dileklerini kabul edecektir inancındayız. Büyük toplumların, büyük buhran ve badirelerden kurtuluşunu, mevsim değişmelerinin vukuuna yakın saatlerde, insanlık ufkunda kılavuzluk olsun diye güneş gibi doğdurulan Büyük Muzdaripler gerçekleştirir. Dipdiri bir beyin gücü kadrosu; sarhoşlar güruhunun ve marazlı tabiplerinin yerlerini alacaklardır. Zamanın, hadiselerinin arasında itina ne bohçalanmış nadide şahsiyetler arz-ı endam etmeye durdular. İlahi irade, tecelli edeceğine dair ufkumuza, kalbimize, duygularımıza, aklımıza ve hadsimize haber yolluyor. Bizleri derleyip topluyor. İşiten kulaklara haber var. Kadirşinas gözlere cevher. Bir şehrayin şenliği içersinde kaptan köşküne sefer var. Sevginin, şefkatin, merhamet ve adaletin tuğlarını, sancaklarını taşıyan tabipler, sertabibin nezaret ve kılavuzluğunda bıçaksız ameliyatlarını yapacaklardır. Süprüntüler gemiden atılacaktır. Bünye ölümle burun buruna gelmeyecek noktada, boşalan kirli kan yerine taze kan sevk edilecektir. ?Orta Toplum? arz küresinin semasına çekilen her çeşitten put, egosantrizm, insana tapınış flamalarını yırtarak ifrat ve tefrit inhiraflarını dengeleyecek, Tevhit Sancağını dikecektir.
