Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    Tıkanma ..........

    FallenAngel
    FallenAngel
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 1738
    Kayıt Tarihi : 05/02/11
    Nereden : İstanbul
    Aktiflik :
    Tıkanma .......... Img_le10200 / 999200 / 999Tıkanma .......... Img_ri10


    Cüzdan
    Altın Altın: Sınırsız
    Para Para: Sınırsız

    Tıkanma .......... Empty Tıkanma ..........

    Mesaj tarafından FallenAngel Çarş. Mart 09, 2011 4:05 pm

    Tıkanabilen, tıkanması mümkün olan, tabiatında tıkanabilme ihtimaline geçit veren her varlık gibi toplum da tıkanır.

    İnsan vücuduna ilave edilen taze kanın, insan ülkesinin aslı sakini kanın tabiatıyla uyuşmayıp, pıhtılaşma yaparak onu önü alınmaz bir ölüme sürüklediği gibi cemiyete de enjekte edilen suni aşılamalar tutmadığı, bünyesiyle uyuşmadığı takdirde, artık toplumu da sıhhate yahut ölüme götüren bir düello beklemektedir. Bitkiler susar, acıkır. Hayvanlar da öyle. Can ve ruh taşıyan her varlık: dıştan belli etse de, etmese de, açığa vursa da vurmasa da, kendi iç bünyesinde müspet menfi bir tasfiye ameliyesi içerisindedir. İnsanın, vücudundaki artık maddeleri ıtrahı nasıl zaruretse, bu mecburiyet geniş anlamda toplum için de söz konusudur. Çünkü toplum da susar, acıkır.. İnsan ruhundaki ukdeleri çözmek nasıl zorsa, daha da kompleks olan cemiyet bünyesindeki düğümleri açmak daha zor- dur. Fakat imkânsız değil. Bunun için merkezden çevreye doğru bir fetih hareketi gereklidir. Kanser, insan vücudundaki anarşist hücrelerin illegal teşkilatlarla ihtilale hazırlanıp birliğini kurduğu anda istilaya kalkışarak sonunda ?Ya devlet başa ya kuzgun leşe? deyip kendi ecelini veya sinsice yol bulup girdiği insan vücudunun ecelini davet etmesidir. Eskiden bu anarşist hücre bölgeleri dağlanarak, imha edilerek tesirsiz hale getirilirdi. Şimdiyse fiziki usuller tatbik edilerek aynı netice sağlanmaya çalışılıyor. Bütün mal ve hizmet üreten teşkilat ve işletmelerin; bir dönem sonu muhasebesi, bir bilânçosu, bir kar-zarar tablosu çıkarılır. Toplumlar da zaman zaman bu tür muhasebe ve nıurakabeleri ister istemez yaparlar. Sosyal psikoloji ve psikiyatri, toplumların tıkanmasını inanç buhranı ve günah psikolojisi ile izah ederler. Şimdilerde bu görüş müşahhas numunelerle oldukça geçerlilik kazanmaktadır. İnsan ruhundaki ısıran duygular, kemiren şüpheler, geçmiş elemi ve gelecek endişesi hep toplumun ve insanın bohem, serazat, septik ve nihilist bir hayat sürmesinin neticesidir. Bu bohem ve serazat hayat tarzı giderek sıkıntıyı kesifleştirmekte ve tıkanma meydana getirmektedir. Bu tıkanıklık bazen iptila, bazen intihar ve çoğu kere anarşik olarak kanalize olmakta ve kendini göstermektedir; gerek fen, gerekse cemiyet bünyesinde... İnsanların ruhlarında uçurumlar meydana gelmişse, depremlere ve erozyonlara maruz kalmışsa insan ruhunu ve cemiyetini de bu müthiş ve acı değişmelerden ayrı düşünemez başka türlü mütalaa edemezsiniz. Birikim yapan her kapalı havza gibi cemiyet ve insan yahut insan ve cemiyet de bir gün fışkırır, bir yerden patlar. İçten içe seyreden volkan konilerinin teneffüs ettikleri gibi insanın en büyük insan sayılan cemiyetin de zaman zaman büyük soluklara, teneffüse ihtiyacı vardır. Zamanında alınmazsa bu soluk, ölmek de vardır kaderde ama nasıl bir ölüm? Zamansız mı, ani mi, yoksa mukadder ve tabii mi? Derinliklerinde biriken cüruf ve gazları kusan volkanlar gibi insan da, cemiyet de bünyesindeki muzahrafları atmak, püskürtmek ister. Soluk alıp teneffüs edemezse, habire tıkanırsa ne olur? Ya topyekûn cüruf kesilir, ya muzahraflarını atar yahut toptan infilak eder ve ölür. İşte Sodom ve Gomora, Ad ve Semud cemiyetleri. İbn-i Haldun cemiyet ve milletleri de doğma, büyüme, olgunlaşma, ihtiyarlama ve nihayet ölme nokta-i nazarından ağaçlara benzetir. Her nebat gibi cemiyet de ihtiyarlık çağında tohum yapmaya yönelir. Ben ölürsem tohumlarım yeniden filizlensinler diye.. Osmanlı İmparatorluğu irtihal ederken Macaristan, Bulgaristan, Malta, Rodos, Kırım, Yugoslavya, Polonya, Litvanya, Fas, Tunus, Cezayir, Libya, Mısır, Suriye, Arnavutluk, Katar, Bahreyn gibi irili ufaklı birçok tohum bıraktı. Bunların kimileri çürüdü, birkaçı da cılız birer ağaç olmaktan öteye gidemediler. İçlerinden Türkiye?dir ki, tekrar Koca Çınar olma istidadını göstermektedir. Ama mantarlardan kurtulup içinde bulunduğu bu çetin kışı atlatabilirse... Ağaçlar belirli zamanlarda budanırlar. Budama ameliyesi esnasında birçok dallar kesilir ve ağaç birde bakarsınız ki cascavlak kalmış. Göz estetiğine uygun düşmese de, hatta bir zaman meyveden mahrumiyet pahasına da olsa ağacın sıhhati için budama mutlaka yapılır. Bu arada organizma parazitlerden temizlenir. Kangrenin çaresi de kesip atmaktır. Vücudun çekeceği acı ve ızdırabı, bir de kaybedeceği uzuvları, hücreleri hesaba katarak ameliyattan vazgeçmek, ölüme buyur? demektir. Açıktır ki, diri ölüden hayırlıdır. Ölü, bütün imkân ve fırsatlardan mahrumdur. Cemiyetin bünyesine musallat olan bu aslına, bu sara nöbetleri müzminleşip onu ölüme sürüklemeden, gerçekte acıyan fakat acımadan, cesaretle ameliyatını yapacak, şifa bahsi olan elindeki neşteri ile bir cerrah bekleniyor. Organizmaya soluk aldırmayan urları kesip atacak bir operatör.. Binbir çeşit habis urların hücumuna uğrayarak sara nöbetleriyle can çekişme durumuna gelen insanı ve cemiyeti diriltici nefesiyle sıhhate kavuşturacak bir tabip bekleniyor. Gemisini kurtaran Kaptan.. Zor günlerin adamı. Yer yer arızalar gösteren uzviyeti ayıklayacak, revizyona tabi tutacak bir hazık tabip! İhtimal ki cemiyet kendi kendini yeniler. Belki de iş başında olan ?Tabip?in gelişen hadiseler, vazifesini daha da kolaylaştıracak, tıkanma izale edilecektir.

      Forum Saati Ptsi Mayıs 20, 2024 1:07 am