Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    Atatürkü ağlatan olay

    FallenAngel
    FallenAngel
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 1738
    Kayıt Tarihi : 05/02/11
    Nereden : İstanbul
    Aktiflik :
    Atatürkü ağlatan olay Img_le10200 / 999200 / 999Atatürkü ağlatan olay Img_ri10


    Cüzdan
    Altın Altın: Sınırsız
    Para Para: Sınırsız

    Atatürkü ağlatan olay Empty Atatürkü ağlatan olay

    Mesaj tarafından FallenAngel Salı Mart 08, 2011 10:47 am

    “Ben İnsan Değil miyim?”

    Yıl 1922. 14 Ocak gece yarısı. Mustafa Kemal’in özel treni Eskişehir’e doğru gidiyor. Bu yolculuk bir kamuoyu yolculuğu olacak ve Gazi savaş sonrası Anadolu’sunda bazı şehirlerin nabzını yoklaya yoklaya İzmir’e gidip annesini görecek. Ve Latife’yi.

    Ama o gece çok sıkıntısı var Mustafa Kemal’in ve bir türlü uyku tutturamıyor.

    Ali Çavuş kompartımanın kapısı önünde sigara üstüne sigara içiyor. Kapıya dayanmış karanlığı seyreder ken bir yandan da kendi kendine mırıldanıp duruyor.

    “Bu işin bu kadar çabuk oluvereceğini hiç düşünmedim.

    İşte sonunda şifreli telgraf geldi. Zübeyde anamızı yitirdik. Peki ne duruyorum. İçeri girip onu uyandırmalıyım. Ama işe bak giremiyorum. Kıyamıyorum paşama. Nasıl derim ki: ‘Anamız öldü paşam!’ diyemem. Onun yüreği anası için atar. Hep söyler. Vatanı kurtarmakla anasını kurtarmak aynı anlama gelir onun için. Kapıyı açsam telgrafı uzatsam ‘Paşam sen sağ ol’ desem ‘Eyvah demez mi?’ ‘Koca vatanı kurtardım ama anamı kurtaramadım demez mi?"

    Ali Çavuş anlattığına göre birden yerinden sıçramış. İçeriden bir ses geliyor. Mustafa Kemal sesleniyor.

    Çavuş kompartıman kapısını açıp selam duruyor:

    “Emret Paşam”.

    Mustafa Kemal yatağa oturmuş soruyor telaş ile:

    “Ne demeye kapıda bekliyorsun sen?”

    “Uyku tutturamadım da Paşam”

    “Annemden bir haber var mı?”

    “Az önce bir telgraf geldi dediler şifreyi çözünce size sunacaklar.”

    “Boşuna kıvranma Ali benden de saklamaya çalışma. Ben haberi aldım.”

    Ali Çavuş bir şey yokmuş gibi durmaya çalışıyor ve merakla soruyor:

    “Ne olan ne haber aldın ki paşam? Hayır haber inşallah.”

    Mustafa Kemal usul usul anlatıyor.

    “Az önce dalmışım rüyamda yeşil bir ovada anamla el ele geziniyorduk. Hep olduğu gibi bana birşeyler anlatıyordu. Birden bir fırtına çıktı. Bir sel bastırdı anamızı aldı götürdü. Hiçbir şey yapamadım. Hiç hiç!..”

    Çavuşu bir titremedir almıştı. Derken.. Mustafa Kemal emri verdi:

    “Çocuk! Al getir şu telgrafı hemen!”

    Ali Çavuş kompartımandan çıkar çıkmaz çözümü getiren görevliyle karşılaştı.

    “Ver onu” dedi. “Paşamız bekliyor.”

    Kağıdı aldı içeri girdi selam durdu ve: “Sen sağol paşam” dedi.

    “Millet sağ olsun.”

    Gözünden iri bir damla göz yaşı akıvermişti. Çavuş “Ağlama paşam” diye yalvardı.

    “Neden? Ben insan değil miyim? Anam öldü. Ben buna ağlarım. Ama Anavatan kurtuldu. Bununla da te selli bulurum. Benim için ikisi bir.”

    İşte ben bunun için:

    ‘Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini’ diye cevap vermedim mi Namık Kemal’e? Birden Mustafa Kemal ile Ali Çavuş birbirlerine sarıldılar ve açık açık hıçkırıklarla içli içli ağlıyorlardı.

      Forum Saati Ptsi Mayıs 20, 2024 12:23 am